Feray Açıkgöz, Türkiye’nin en başarılı kadın dublörlerinden biri olmanın yanı sıra, sporcu kimliği ve cesaretiyle de ilham veren bir isim. Fenerbahçe’ye olan tutkusuyla dikkat çeken Açıkgöz ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.


Türkiye’nin en tanınmış kadın dublörlerinden birisiniz. Aynı zamanda yakın korumasınız. Bu gerçekten ne kadar güçlü bir kadın olduğunuzu kanıtlar nitelikte ancak kısaca kendinizden bahsetmenizi isterim. 

1982 Zonguldak doğumluyum. Trakya Üniversitesi Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu mezunuyum. Yaklaşık 20 yıldır antrenörlük ve son 9 yıldır dublörlük yapıyorum. Türkiye’de kadın olmak zor, teraziyi dengelemek bizim görevimiz. Kadının terazisinin güç kefesi bugünlerde hep eksik. Bizim gibi kadınlar, tüm kadınlar adına bu kefeyi doldurmaya çalışıyor. Kadın adına sinirlendiğim kabul edemediğim ne kadar olay varsa teker teker yüzüme çarpıldığı bir zamanda metroda bir tacize uğradım. Şiddete ne kadar karşı olsam da kadın olarak bazen bizler de başvurabiliyoruz. Yakın koruma olma fikrim bir genel başkanın o zor zamanlarımda bana destek olmasıyla başladı. Vefa borcu!

Sporun kariyerinizdeki yerinin büyük olduğu aşikar. Özellikle fiziksel dayanıklılık ve kondisyon gerektiren sahnelerde sporun etkisini nasıl hissediyorsunuz?

Bu işte teknik çok önemli fakat fiziksel güç, kondisyon, kuvvette devamlılık yoksa zor. Ben 10 yaşından beri sporun içindeyim. Spor geçmişimin avantajını dublörlükte iyi kullanıyorum.

I M G 6178

Hem dublörlük hem de antrenörlük yapıyorsunuz. Bu iki alan birbirini nasıl tamamlıyor?

Başarılı bir sporcuydum, akademik kariyer ve eğitimlerim sonucunda iyi bir antrenör oldum. Eğer burada bir başarı varsa bu iki alanda da profesyonel oluşumdur. Bazen, günler 24 saat değilde keşke 36 saat falan olsa diyorum. Uykusuz kaldığım günler çok oluyor.

I M G 6182

Fenerbahçeli olduğunuzu biliyoruz. Hem dişi kurt hem de dişi kanaryasınız. Takımı ne zamandan beri takip ediyorsunuz? Fenerbahçe’nin hayatınızdaki yerini nasıl tarif edersiniz?

Çocuk yaşlarımda mahallede Ayten ablamız vardı, en yakın arkadaşımın annesiydi. Fenerbahçe’nin maçı kaybettiği bir gün mutfak camında gözlerinden yaş geldiğini görmüştüm. Oysa bir topun peşinde koşan koca koca adamların oynadığı oyunun bir kadını neden ağlattığını merak etmiştim. Her yenilgide hep o an aklıma gelir. Bir kadının bir futbol takımını bu kadar sevmesi, çocuk yaşımda beni çok etkilemişti. Tüm aile fertlerinin Galatasaraylı olmasına rağmen o gün bu gündür Fenerbahçeliyim.

Fenerbahçe’nin bu sezonki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Takıma Mourinho gibi hem kariyeri hem de karakteri ile Fenerbahçe’yi uçuracak diye düşündüğüm bir hoca gelince herkes gibi benim de beklentim çok fazlaydı. Fakat geçen seneye göre geriye giden bir performans söz konusu. Bence kadro çok iyi, özellikle Tadic ve Dzeko. Nedense takımda bir coşku eksikliği var. İnanıyorum ki bu coşkuyu yakalarsak gerisi gelecek ve Mayıs’ta çok özlediğimiz şampiyonluk kutlamalarını yapacağız.

I M G 6176

Biraz enteresan bir soru soracağım. Eğer bir Fenerbahçe futbolcusuna dublörlük yapacak olsaydınız, bu kim olurdu?

Fenerbahçe ile tanıştığım dönemlerde Rıdvan çok popüler ve başarılı bir futbolcuydu. Ama hep sakatlandığını duyardım. Sanırım onun dublörü olmak isterdim.

Ümit Özdağ ile çalışmak size nasıl bir deneyim kattı? Onun liderlik anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ümit bey, Atatürk’ün ortaya koyduğu kuruluş değerlerinden taviz vermeyen, bu kuruluşa sahip çıkan, vatanını ve milletini seven, cesur bir genel başkan. Bana çok şey kattı. Çok bilgili ve disiplinli. Her şeyden önce metrodaki taciz olayından sonra beni arayıp soran tek genel başkan. O yüzden vefa borcumu ödemek için, devletin tüm sınavlarını geçerek yakın koruma eğitimleri aldım. Hala eğitimlerim devam ediyor ve gönüllü olarak “hocam bende sizi korumak istiyorum” dedim. Bana bu deneyimi yaşattığı için buradan sizin aracılığınızla tekrar kendisine teşekkür etmek isterim. Şimdi ise zafer partisinde sosyal politikalarda gönüllü olarak çalışıyorum. Yaşam hakkı konusunda verdiğimiz mücadelede içim çok rahat. Yaşam hakkı hayvanların hakkı, çocukların hakkı, kadınların hakkı ve ağaçların hakkını konu alır. Hayatımın sonu kadar bu hassas konularda kadın olarak elimden geleni yapacağım.

Sporcu olmayı düşünen genç kadınlara veya dublörlük kariyerine adım atmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Kadınların her türlü şiddete maaruz kaldığı şu dönemde self defence, kickboks, thai boks gibi savunma sporlarına mutlaka başlamarını öneririm. Fakat burada da disiplin çok önemli. Dublörlük zor meslek. En az 3-4 branşta çok iyi olmalılar. Sürekli kendilerini geliştirmeleri gerek. Bu işin Türkiye’de bir okulu yok. Fakat çok yakında çalıştığım ekip, aksiyon akademisi açıyor. Bu işte, en profesyonel ekiplerden eğitimler almaları çok önemli. Sakatlık riskleri çok yüksek. Bu yüzden önlem alınmayan bir sahnede asla kahramanlık yapmasınlar.

I M G 6181

En son en çok istediğiniz şey neydi?

Şu marka çantayı alayım ya da şu araba benim olsun gibi isteklerim hiç olmadı. Ama son zamanlarda çok istediğim iki şey var. Uzun süren bir sakatlık sürecim oldu. Hala ağrılarım devam ediyor, tam iyileşmiş değilim. Sanırım bu aralar en çok istediğim şey; eski sağlığıma ve performansıma kavuşmak, bir de gönüllü yer aldığım partinin iktidarda yer alması ve ülkenin geleceğinde söz sahibi olması. Ama benim umudum var çünkü, sayın Ümit Özdağ’ı seven ve anlayan çok genç var arkasında. Umudum gençlerde.

Hayatta mesleklerinizle ilgili keşkeleriniz ve iyi ki dediğiniz anlar hangileri?

Kendi hallerinde mütevazı bir hayat yaşayan bir ailenin tek çocuğuyum. Topuklu ayakkabılarımı ve takım elbisemi giyip masabaşında sakin bir meslek yapmamı istediler hep. İyi ki mutlu ve başarılı olduğum bu iki mesleği seçmişim. Şimdi topuklu ayakkabılarımı ve elbisemi de giyip sette aksiyomu da yapabiliriyorum. Herkes mutlu. Keşkelerim olmadı hiç.