Dilin lal olduğu yerde kağıdın kaleme ya olmasıdır diye  tanımladığım eşsiz bucaksız derinlikte rüzgarların dans ettiği tek adres  olan şiir

Dilin lal olduğu yerde kağıdın kaleme ya olmasıdır diye  tanımladığım eşsiz bucaksız derinlikte rüzgarların dans ettiği tek adres  olan şiir…
Ruhun kendini dinleme ve dinlendirme durağı olan şiir de  önemli  olan  faktörlerden en başta geleni her kelimeye  hatta ve hatta harfe  düşünce ve dil gücüyle doğru elbiseyi giydirip korkusuzca yazılanları kağıttan öteye geçmişe geleceğe ve ana uçurabilmektir,unutmayalım harflerin kanatları vardır onları gün yüzüne çıkarabilmek gönlün işi ve gerçek şairlerin harcıdır.Şekil havuzunda kendini kaybeden o mucizevi harf yumağı kelimeler,şiirin vazgeçilmez senfonisidir.Kelime lügatımız ne kadar kalabalık çığlıklar atıyorsa düş heybemizden buna  eş değer olarak şiirimiz gücü kendini duyurur ve kanatlanıverir kağıttan öte dünyalara.Şunu da eklemek gerekir ki kelimelere gizemlilik şerbetini ne kadar aşılamayı başarabilirseniz o kadar huzuru güç olarak hissedersiniz ruhunuzda…Ruhunuzdan huzura yelken açtınız şiir tadında her gün bakın görün kaleminiz yeni doğmuş bebek saflığında etrafa ışık saçacaktır.Ve şiirin vazgeçilmez en can alıcı noktası olan yaşanmışlık faktörüne gelecek olursak ,yaşanmışlık  şiire içtenlik hediye eder ve özgünlük örtüsüyle sarar kalemi.Fakat  şair açısından baktığımızda bu durumun şiire haz yaşatma derecesi yaşanmışlığın mutluluğun ve acının seviyesine göre yükselir yada tamamen dibe vurur ;hayalde kalan hayalet korkunçluğunda düşler misali…Şair  içtenlik kokusunu kağıtta yüzdürdüğü cümlelerde ilmek ilmek dokur mutluluğu da hüznü de  gönül ucuna dokunmuş kalem ucuyla.Yazarken tekrar tekrar yaşar yaşanmışlığın şiirdeki kötü cilvesi olan hüznü bir kez da kalbinin yorgun damarlarında.Oysa ne kadar yazarsa yazsın kötü anılarının yazgısını   değiştirecek kalemi eline alamadıktan sonra.Mürekkep usulca hüznü fısıldarken kalemin kulağına gözyaşları vurur ansızın kağıda.Yaşanmışlık faktörüne bir de olumlu bakmak gerekirse bilir misiniz bilmem ama kağıtla konuşan delilerin sığındığı şiir dolu evler vardır ,işte şair bu evlere girme çabası sonucu doğru anahtarı bulabilirse eğer beyninde yolculuklara çıkar ,kendi iç sesiyle sosyalleşir ve dışa aktarım gücünü sağlamlaştırır.Ve son olarak büyük üstat Necip Fazılında dediği gibi ‘’Şiir hakikati arama işidir’’buradan yola çıkarak diyebilirim ki mutlak hakikat insanın içindedir.Her mısrada şair mutlak hakikate yaklaşır ,kendi içindeki bencil kimliğinden uzaklaşıp hakikatle yakınlaşır...