İkinci Cihan Savaşı’ndan bu yana iki kutuplu dünyada çözüm bekleyen anlaşmazlıklara Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da çare bulunama

İkinci Cihan Savaşı’ndan bu yana iki kutuplu dünyada çözüm bekleyen anlaşmazlıklara Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da çare bulunamadı. Bulunacağa da benzemiyor. Zira artık giderek küçülen coğrafyada, dünyanın bir ucunda ortaya çıkan sorunlar, artık sadece komşu ülkeleri değil en uzak diyarları da ilgilendirir hale geldi.
Ayrıca tahrip gücü çok yüksek silahların ortaya çıkması ile de öne çıkan bölgesel savaşlarla düşük yoğunluklu çatışmaların da önü alınamaz oldu.
Hal böyle olunca mevcut sorunlar artık kördüğüm haline gelmekte ve anarşi ve terör için yeni hassas alanlarda ortaya çıkmaktadır. Ve doğal olarak sosyal, ekonomik, etnik, kültürel, din ve mezhep kavgaları da bu hassas alanları yaygınlaştırmaktadır.
Bilindiği gibi iki kutuplu dünyada terör, batı ve doğu blokları için adeta gövde gösterisi alanı olarak kullanılageldi. İki taraf da çatışmaktan kaçınarak alabildiğine bölgesel güçlerin arkasında oldular.
Tabii terör hiç bitmedi, devam etti.
Tek kutuplu dünyada da terörün önlenmesi yerine terörün yine yoğun olarak kullanılmasına devam edildi.
Ve terör yine hiç bitmedi, devam ediyor.
Ayrıca terör, doğduğu coğrafyanın gelişmişlik düzeyine göre de farklı mahiyetler arz etmektedir. Mesela İspanya’daki, İngiltere’deki ayrılıkçı örgütler, PKK veya IŞİD kadar dünyanın ilgisini çekmemektedir. Veya başka ülkeler PKK ve IŞİD’i destekledikleri gibi İspanya ve İngiltere’deki ayrılıkçı örgütleri desteklememektedirler.
Doğal olarak da Asya ve Afrika’da geri kalmış coğrafyalarda terörün şiddeti çok yüksek hissedilmektedir.
Suriye’de 5 yıldır süren iş savaşı dünyanın irili ufaklı birçok ülkesinin beklentileri oranında destekledikleri herkesin malumu. Bu süre içinde ne ABD, ne Rusya, ne BM ve AB bu iç savaştan en çok zarar gören başta Türkiye ve diğer komşu ülkelerle, hiç işbirliğine yanaşmadı.
Son defa Mısır’da bir Rus yolcu uçağının düşürülmesi ve Fransa’da Paris katliamının ardından Viyana’da, Suriye’deki iç savaşın sonlandırılması için 17 ülke, BM, AB ve Arap Birliği temsilcilerinin katılımı ile kararlar alındığı açıklandı. Buna göre yılbaşında Suriye’de bir seçim hükümeti kurulması, 6 ay içinde yönetimle muhalifler arasında ateşin kesilmesi ve bir anayasa hazırlanması, bilahare 18 ay sonra da seçime gidilmesi kararlaştırıldı. Hemen ardından G20 Zirvesi’nde de terörle mücadeleye yönelik 9 maddelik bir bildiri yayınlandı. Daha sonra da Suriye’ye bir kara harekatı düşünülmediği, Esad’ın geleceği ve diğer hususlarda muhtelif açıklamalar da yapıldı.
Bu son gelişmeler Suriye konusunda ABD ile Rusya’nın anlaşmış bir görüntü vermeleri, acaba bir ezberin bozulması anlamında mıdır?
Bekleyip göreceğiz.