Ne yazık ki, hiçbir zaman içimizde ki hainler ve hainlerin iş birlikçileri bitmedi ve bitmeyecek. Türkiye son yıllarda yürüttüğü dış politika ve başarılı istihbari operasyonlar ile büyük başarılara imza atıyor. 

Hal böyle olunca da başta ABD ve Avrupa ülkeleri başka stratejiler geliştiriyor çünkü destekleyip korudukları ve imar ettikleri, finanse ettikleri PKK terör örgütünün yok oluşunu izlemek zorunda kalıyorlar. 

Bu da haliyle konvansiyonel anlamda bir etkileri kalmayınca bir iftira çalışmasına itiyor onları ve “TSK, kimyasal silah kullanıyor” iftirasını atmakta çekinmiyorlar. 

Hatırlayın daha çok yakın bir zamanda “Türkiye Işid’e yardım ediyor” diye de iftiralar atmışlardı ancak gelinen süreçte gördük ki ABD’nin göbeğinde ki bir firma aleni olarak Işid’e yardımlar yapmış. 

Peki, sizin aklınıza yatıyor mu o fabrika Işid’e yardımları yaparken ABD istihbarat örgütü CIA bundan habersiz miydi? Yoksa onların kontrolünde mi yapıldı herşey? Onların kontrolünde olduğunun en büyük ispati, verilen para cezası ile olayın kapatılmaya çalışılmasıdır. 

Türkiye’de de maalesef bir şahsın Türk Hekimlerin namını kullanarak yaptığı açıklamalar yine batılı Türk ve Türkiye düşmanları ile aynı minvaldeydi. Yetmedi yine bir üniversitenin ödül töreninde bir zat çıkıp bu durumu eleştirdi ve hep yaptıkları özgürlükten dem vurdu. 

Yine benzer şekilde onları destekleyen bazı sitelerde yönetici sıfatında olduğunu iddia eden başka bir şahsın “TSK, kimyasal silah üretiyor ve kullanıyor inkar etmeyin!” söylemine şahit oldum. 

Ne kadar üzücü! 

Kendi vatanımızı müdaafa eden bir kuruma böylesi bir iftiranın atılması ne denli üzücü! 

O TSK dediğiniz ordu ki, Irak harekatı sırasında ülkeye girdiğinde yakıp, yıkıp tecavüz eden ABD ordusu veya başka askeri kuvvetler gibi yapmayıp, günlerce, haftalarca hendekler kazıp,  doğal dokuya zarar vermeden milim milim ilerlemeyi tercih etti. 

Oysa elbette ki Türk ordusu da diğer benzer ordular gibi hiçbir şey dinlemeden dümdüz yakıp yıkarak ilerleyebilirdi. O harekatın bu kadar uzun sürmesinin de sebebi budur. 

Türk ordusunun Kimyasal Silah kullandığı iddiası aslında yeni değil, her seferinde uluslararası platformda yankı bulamasa da PKK taraftarı ne kadar şahıs var ise zaman zaman “TSK, kimyasal silah kullanıyor” iddiasında bulunur. 

Yani konuyu takip edenler bilir bunu sürekli bunu tekrarlarlar. Şimdi burada olayı farklılaştıran iki tane durum var. Bunlardan bir tanesi bu Fincancı isimli kadının asıl derdinin kimyasal silah değil asıl içinde ki öfkenin Türk Silahlı Kuvvetlerine, şanlı Türk ordusuna olan düşmanlığının dışa vurumudur. 

İkincisi ise o şahıs bu iddiasını bir rapora dayandırıyor. IPPNW isimli bir kuruluşun raporu. 12 Ekim 2022 tarihli raporun başlığı şöyle: “Türkiye Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ni İhlal Ediyor Mu?”

Hazırlayanlardan birisi IPPNW’nun İsviçre Başkanı Dr. Joseph Savary, diğeri IPPNW’nun Almanya bilimsel danışma kurulu üyesi Dr. Jan van Aken. Aken’in bilinen bir başka özelliği de var: Saddam Hüseyin döneminde Irak’ta kimyasal ve biyolojik silahları araştıran BM kuruluşu UNMOVIC’in eski biyolojik silah denetçisi olması.

Peki, kim bunlar? 

Bunlar kim biliyor musunuz, “Irak’ta kimyasal silah var” yalanı ile ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin yolunu açıp daha sonra da “aa pardon yokmuş” diyenlerdir. 

O nedenle, düşman belli, sataşan belli, savaşan belli!

Ve sonuçta belli! 

“Bana bir video izlettiler orada gördüm kimyasal silah kullandıklarını” demek yerine Türk ordusunun girdiği ve sonra imar ederek çıktığı yerlere bir zahmet oturma organınızı yerinden kaldırarak gidip bakın da insanlık görün!