Türkiye Cumhuriyeti sıradan bir ülke değildir. Türkiye çok başka ve özel bir misyonu olan bir devlettir. Türkiye'nin kişileri ve olayları da aşan ilahi bir misyonu var. Her ne olursa olsun bu Misyon bir gün tecelli edecektir. Türkiye sıradan bir ülke değildir. Kendi içinde büyük manevi sırlar barındırmaktadır. Zamanı geldiğinde bu manevi güç devreye girecektir... 

Yaşanan bazı şeyler insanımızı ümitsizliğe düşürse de inancımızı ve umudumuzu her daim diri tutmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sadece 1923’de kurulmuş bir devlet değildir. Türkiye kendi içinde 2200 yıllık kadim devlet anlayışına ve mirasına sahip büyük bir devlettir. Bu bağlamda da Küresel güç odaklarının da planlarını her daim bozabilecek kuvvet ve kudrete muktedirdir. Dolayısı ile Türkiye üzerine kurulan şer odaklarının şer planlarını bozabilecek manevi bir kuvvete de sahiptir. Bu kuvvet öyle bir kuvvettir ki içinde; 40 kişiyle Çin sarayını basan Kürşad’ın korkusuzluğunu, Mete Han’ın yiğitliğini, Sultan Alparslan’ın adanmışlığını, Ertuğrul Gazi’nin umudunu, Osman Bey’in rüyasını, I. Murad’ın şehadetini, Fatih Sultan Mehmed Han’ın inancını, Yavuz Sultan Selim’in gücünü, Sultan II. Abdülhamid Han’ın zekasını ve Mustafa Kemal Atatürk’ün mücadelesini barındırmaktadır. 

İşte bu anlayış ve tarihi bütünlük içinde Türk Devleti bölgede istediği konuma gelecektir. Dost düşman bilsin ki; Türkiye Cumhuriyeti Pentegondan veya Tel-Aviv’den yönetilen bir ülke değildir. Türkiye Cumhuriyeti Ankara’dan yönetilir ve 2200 yıllık bir devlet tecrübesine sahiptir. Bazıları hala Türkiye’nin 1923’de kurulmuş bir ülke olduğunu sanıyor. Oysa Tarihi bir bütünlük ve miras gereği, Türkiye 2200 yıllık bir geleneğe sahip büyük bir Devlettir. Mete Han’ın yaktığı bu kutlu ışığı hala göremeyen karanlık odaklar ve körler var. Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kuruluş yılına baksınlar ve oradaki M.Ö 209 yazısını görüp titremeye başlasınlar. Bu bütünlüğü hiçbir zaman unutmamak lazımdır. Genç nesillere de bu bütünlüğü ve şanlı geçmişimizi şu bu demeden en iyi şekilde anlatmalıyız. 

Unutmamak lazımdır ki: Her yüzyıl da bir güçler dengesi değişir. Türk Devleti’nin kadim Teşkilatı olan ‘’Heyet’’ önümüzdeki 100 yıl için son sözünü daha söylemedi! Heyet'in varlığı demek: Balkanlar demek, Kafkaslar demek, Ortadoğu demek, Türkistan Coğrafyası demek, Afrika demek, en önemlisi Dünya'nın kalbi Anadolu demektir... Bu tarihi bütünlük ve bilinç içinde hareket edildiğinde, Türkiye’nin derin gücü daha iyi anlaşılabilir. 2200 yıllık kadim devlet geleneğimiz bu noktada gayet önem taşımaktadır. Türkiye geçmişin gücü ve bugünün stratejisi ile küllerinden yeniden doğmaya hazırdır. Avrasya’nın merkez ülkesi ve parlayan yıldızı Türkiye olacaktır. 

Ve son söz: ‘’Gelecek yüzyılda İslam’ın Hilali ve Türk’ün yıldızının parlama zamanı olacaktır. Bunu hep birlikte göreceğiz İnşaAllah.’’