On bir çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak Silifke'de dünyaya gelen Doğan Cüceloğlu, mühendislikten vazgeçip İstanbul Üniversitesi'nde Psikoloji okuduktan sonra, Amerika'da doktorasını yapmıştır. On altı yıl Kaliforniya Üniversitesi'nde görev yapan Cüceloğlu, sayısız makaleye imza atmış ve birçok kitap yazmıştır, ne yazık ki 16 Şubat 2021 günü, 83 yaşında aramızdan ayrılmıştır.

Öncelikle kendisini sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Keşke daha çok kitap yazmaya ömrü izin verseydi ve bizler daha çok kitabını okuma fırsatı bulabilseydik.

En iyi kitaplar listemde, sıralamada ilk onun içindedir “Var Mısın?”. Ama iş yerinde odamızda ama evimizde kütüphanemizin başucu kitapları kısmında yani her an elimizin altında olması gereken, ara ara mutlaka okumamız gereken ve ele aldığı konularla ilgili ihtiyaçlarımız varsa, bunlarla ilgili bizlere yol gösteren kadim bir eserdir bana göre.

Her yaştan bireyin okuyunca kendisini yeniden bulacağı, kendisini keşfedeceği bu eserde, hayatın anlamını, kendimizi etkili şekilde geliştirmenin doğru yollarını, ileride hedeflediğimiz yere gelebilmemiz için yapmamız gerekenleri, umutsuzluğa düştüğümüz anlarda ihtiyacımız olanı, kendi özümüzü keşfetmeyi, gözlemleyen bilincimizi geliştirmeyi, iyilik yapmanın ve şükretmenin manevi huzurunu, zihin kontrolünü, en önemlisi de iyi bir toplum için, iyi bir hayat için, iyi bir doğa ve evren için ben değil biz düşüncesinin farkındalığını kazanmayı öğreniyoruz.

Kitapta çok bahsedilen bir konu var: Denetim odaklı korku kültürü ve gelişim odaklı değerler kültürü. Dış tanıklığa önem veren “denetim odaklı korku kültürü” adından da anlaşılacağı gibi korku temellidir. İç tanıklığa önem veren “gelişim odaklı değerler kültürü” ise önce vicdan der. Ve burada önemli olan da korku temeliyle değil, vicdan üzerine kurulmuş bir ahlak yaratmaktır.

Bahsedilen ve farkındalık yaratılmaya çalışılan bir başka ana konu ise etki alanı ve ilgi alanı. Zamanımızın çoğunu ilgi alanımızdan çok etki alanımıza ayırmalıyız. Sadece haber dinleyip, konuşup, şikâyet ederek hiçbir yere varamayız. Kendimiz için de toplum için de olumsuzluklar olabilir, her şey her zaman iyi gitmeyebilir. Peki sadece bunları dile getirmek yeterli mi? Çözüm için harekete geçmeye ne dersin?

Kitabın ilgi çekici kısımlarından biri de Kızılderili Don Juan’ın insanı dört türe ayırdığı bölüm. Birinci sıraya “Ordinary people” ismini veriyor yani sıradan insanlar. Bu türün dış koşullara göre ya küfrettiğini ya da şükrettiğini belirtiyor. İkinci sıraya “Hunters” ismini veriyor, yani avcılar. Bu türün kendi hayatının anlamının avcısı olduğunu açıklıyor. Bu kısımdaki insanların seçici olduğunu ve şu insanla oturulur, şu kitap okunur, şu dizi izlenir gibi tercihleri olduklarını örneklendiriyor. Üçüncü sıraya “Warriors” ismini veriyor yani savaşçılar. Bu tür insanlar için de gönlünün muradını yaşamanın peşinde olduklarını açıklıyor. Yani insanların hakkını vererek yaşadığı, kafayı sonuca takmadığıdır. Bu insan türü için her şeyin bir değerinin olduğu ve bu insanların biz bilincine sahip oldukları dile getiriliyor. Dördüncü insan türüne “Man of knowledge” ismini veriyor, yani arif insanlar. Bu insanların bilge kişiler olduğu ve kutup yıldızı gibi yön belirlemede referans oldukları söyleniyor. Çok faydalı ve ilgi çekici bir bölüm olduğunu, okuyunca epey not alacağınızı düşünüyorum.

“Bilgelik, hiçbir kötü tarafı olmayan bir insan olmak değil, kötü taraflarının olduğunu bilen ve bunu yönetebilen insan olmaktır.” diyor kitap. Evet çok doğru, çünkü farkındalık sahibi bilge bir kişi, kendisini keşfetmiş ve kötü yanlarını teşhis etmiş olmalıdır. Bu huylarından arınarak erdemli, ahlaklı ve empati sahibi bir kişiye dönüşmelidir. Diğer insanlara kılavuzluk edebilmelidir, akıl hocalığı yapabilmelidir. Kendi gözünde ve diğerlerinin gözünde güvenilir biri olmalıdır.

Jim Rohn “İnsan en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır.” der. Kitapta farkındalık yaratılan bir kısım da burası olmuş. Yaşam coşkusu olmayan toksik insanlar, sadece kendi fikirlerini doğru kabul edenler, empati yeteneğinden yoksun olanlar, insanlara üst perdeden bakanlar, her şeyi ben bilirim diyen insanlar, ahlakı bozuk olanlar bu beş kişiniz lütfen olmasın. Entelektüel, dürüst, ahlaklı, naif insanlar ortalamanızı oluştursun kıymetli okurlar.

Şimdi sizlere, kitabı okurken ajandama işlediğim üç başlık için Doğan Cüceloğlu’nun verdiği şifreleri aktaracağım. Bu şifreler üç yüz sayfalık kitaptan sadece bir sayfa. Kitabın kıymetini siz düşünün. Bu kitap bir entelektüelin başucu kitabıdır. Herkese tavsiyemdir.

“Bir Kenara Kaldırmamız Gereken Beş Alışkanlık”

1-      Başkalarını kırmamak için kolayca söz vermek.

2-      Kişinin sadece davranışına bakıp, davranışının arkasındaki niyeti hesaba katmamak.

3-      Öfkenin tutsağı olarak hemen karar verip, tepkide bulunmak.

4-      Keyif alınan bir alanda gelişim için hiç değilse haftada bir zaman ayırmamak.

5-      Duyguların söylediklerini dinlememek.

“Bir İnsanın Kendisini Geliştirmesi İçin Atması Gereken Beş Adım”

1-      Kendi güçlü yönlerini keşfet.

2-      Değişen ortam ve koşullarda kendin olma bilincini bırakma.

3-      Gelecekte kim olmak istediğine karar ver ve bu hedefi şimdi burada, yaşarken bilincinde canlı tut.

4-      Gelişim yolculuğunu tesadüflere bırakma; her gün uygulayacağın bir strateji geliştir ve uygula.

5-      Yaşamında kendin olarak ne kadar varsın ve temel duyguların neler? Bunu her gün gözlemle ve not alarak takip et.

“İyi Bir Gelecek İçin Beş Kural”

1-      Geleceğin ile ilgili bir fikrin olsun. Nasıl bir gelecek hayal ediyorsun?

2-      İleri seviyede İngilizce konuşabilmek.

3-      Kariyerinle ilgili alanda takdir ettiğin ve örnek aldığın kimselerle ilişki kurmak.

4-      Zaman yönetimi.

5-      Tasarruf etmeyi ve bilinçli harcamayı, bütçe yapmayı öğren.

Ben kitabı bitirdikten sonra hem kendim için hem de toplum olarak gelişerek değişebilmek için kendime şu notları aldım. Ve bu altı madde artık her zaman uygulama alanımda.

1-      Denetim odaklı korku kültürü değil, gelişim odaklı değerler kültürüne bağlı; yani korku temeli üzerine kurulmuş değil, vicdan temeli üzerine kurulmuş bir ahlak duygusuna sahip bireyler yetiştirmek.

2-      Gelecekte istediğimiz bir amaç, bir vizyon uğruna şimdi elde edebileceğimiz rahatlık ve hazdan vazgeçebilmek. Zamanımızı ilgi alanımızdan çok, etki alanımızla geçirmek.

3-      Gözlemleyen bilincimizi geliştirmemiz için her gün kendimize on beş dakika ayırıp, o gün içinde yaşadığımız duyguları gözden geçirebilmek.

4-      Mindfulness yani farkındalık. Ancak empati ile beraber farkındalık.

5-      Kıyaslamayı başkaları ile değil, kendimiz ile yapmak. On yıl önceki sen, beş yıl önceki sen, geçen yılki sen, altı ay önceki sen, geçen ayki sen, bir hafta önceki sen, dünkü sen.

6-      Her şeyden, her konudan, her türden çok okumak, araştırmak, sorgulamak, merak etmek, sonunda doğru veriye ulaşmak ve o doğru veri sayesinde doğru bilgiye ulaşmak.

Çok okuyun, kitapla ve sevgiyle kalın…