Öyle bir zaman düşünün ki bir peygamber kavmine bir olaydan bahsediyor. Bahsettiği olay ise kendisinden asırlar önce gerçekleşmiş. 

Ve bu olayı anlatan peygamberin zamanında bile en hızlı hareket edebilen vasıta sadece develer ve atlar. 

Ama olay bu peygamberin anlattığı dönemden çok çok önce gerçekleşmiş bir olay. 

Olayı anlatan son peygamber Hazreti Muhammed s.a.v efendimiz. 

Olayın kahramanı ise başka bir peygamber olan hazreti Süleyman!

Hazreti Süleyman bugün ki Filistin, Kudüs topraklarında, Yemen’de ise dillere destan güzelliği, dillere destan ihtişamı ile kraliçe Belkıs var. 

Kraliçe Belkıs’ın tahtı iki bin beş yüz kilometre uzaklıktan Yemen’den Filistin’e getirilecekti. 

Emretmişti kral Süleyman. Ancak bir sorun vardı, tahtın hemen gelmesini istiyordu ve o günün şartlarına göre tahtın o iki bin beş yüz kilometre uzaklıktan gelmesi en erken 3 ay sürebilirdi. 

Çünkü o dönemin en hızlı araçları at ve develerdi. 

Günümüzde dahi bu mümkün değil. 

Zira bugün aynı işlemi yapmak isteseniz yani Yemen’den kalkan bir uçağa bu tahtı yükleseniz Filistin’e ulaşması saatler alacaktı. 

Ancak ayetlerde beyan edilen ise hazreti Süleyman tahtından kalkmadan o tahtın getirilmiş olmasıydı ki tekrar ifade ediyorum günümüzde dahi şuan için mümkün değil. 

Ayette aslında bize göre vurgulanan en önemli yer tahtın gelmesi gibi gözükse de taht aslında burada ki ana figürdür. Ana konu ise tahtı getiren kişinin bir ilim sahibi olmasıdır. 

Zira tahtın gelmesini sağlayacak olan ancak ilmi olmayan bir kimsenin teşebbüsü engellenmiş bunun yerine ilim sahibi birinin getirmesine izin verilmiştir. 

Bu da bize hem Allah’ın ilme ne kadar önem verdiğini gösterirken hem de aynı zamanda ilim ile neler yapılabileceğinin açık bir göstergesidir. 

Bunu da anlamlandırmak ancak günümüzü teknolojik ve bilimsel gelişmelerine bakarak olur ki asırlar önce gerçekleşen ve o dönem asla mümkün gözükmeyen bir olayın vuku bulması bize bugün kuantum fikrinin gelişmesi ile mümkün olabilir düşüncesini hâkim kılmıştır. 

Zira yakın geçmişte bilim kurgu filmlerinde görmüş olduğumuz ışınlanma, artık günümüzde mikro boyutta mümkün olabilmiş ve bunun için birçok deney yapılmıştır. 

Ancak asırlar önce ışınlanma olayını Allah apaçık bir şekilde bir peygamberi vesile ederek bizlere göstermiştir. 

Hani ayette diyor ya, “öyleyse düşünüp öğüt almaz mısınız?” (Mü’minün Suresi 85) diye işte bize düşen ise düşünüp öğüt almaktır.