Bugünkü yazıma iki ayrı haberle başlamak istiyorum. 

İlk haberimiz Afyonkarahisar'dan.

Afyonkarahisar'da esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan Cevdet Uysal ve Zeliha Uysal çifti bir kuyuda cansız şekilde bulundu. Müge Anlı'nın programına katılıp ablası ve eniştesini arayan kardeşin eşi, ifadesinde "Ablasını ve eniştesini mal davası yüzünden kocam öldürdü. Diğer kardeşi ile birlikte cesetleri taşıdılar" itirafını yaptı. 

İkinci haberimiz ise Iğdır'dan. 

Iğdır'a miras paylaşımı için giden İ.T (55), tartışma yaşadığı kardeşini namaz kıldığı sırada başından vurarak öldürdü. 

Son zamanlarda gerek medyada gerek çevremizde yaşanan ve giderek de artan aile içi şiddet ve cinayetler neden bu kadar arttı diye düşünmeden edemiyoruz. Oysa ki: "aile kavramı" en küçük sosyal birim olan örfi adet, sevgi, saygı ve hukuk kurallarına göre kurulmuş olan temel ve kutsal kurumudur.

Bu kavram, herkesin hemfikir olduğu bir konudur. Her zaman aile denilince et ve tırnak gelir akla, yani ayrılmaz bir bütündür.  Ancak günümüzde her ne kadar et ve tırnak ikilisinin önemi bilinse de kimilerinde dünyevilik hırsı kan bağından, kardeşlikten daha ağır basıyor. 

Zengini fakiri, okumuşu okumamışı, kadını erkeği hasılı tüm insanlık, insan olma bilincinden ırak bir yaşamın kucağında buldu kendini. Böylesi nefislere hoş geliyordu elbet. İçinde ukba olan bir canlının dünyayı mekân tutmasının başkaca bir izahı olabilir mi? Şatafatlı yaşam hayali, aza kanaat etmemenin canına okudu. Şükür yerini nankörlüğe bıraktı.  

Şimdi gelelim asıl meseleye!

Meşhur bir atasözümüz vardır: ölüm hak, miras helal. 

Evet ebeveynlerimiz yemedi içmedi biriktirdi. Tarla, arsa, ev, araba, nakit, eşya vs miraslar anna baba hayattayken kardeşler arasında kardeşe içten bir duygu hakimken vefat sonrasında iş mal paylaşımına gelince aç kurtlardan farksız bir ortam oluşuveriyor. 

Kavga yapılmadan miras paylaşımı yok denecek kadar azdır. Bazı kardeşler arasında benzer kavgalar yıllar boyu sürer. Kız çocukları miras paylaşımında çoğu zaman yok sayılır. Büyükler mezara girmeden başlayan kavgalar, torunlara miras olarak bırakılır. 

Zekanın olduğu yerde daha medeni insanların olması gerekirken, kardeş kardeşe düşüyor, aileleri feci şekilde bölüyor, yaşlı anne babalar sıkboğaz ediliyor. Kardeşlik duygusunu bir kenara iterek baba ve annelerini kendi menfaatleri doğrultusunda yanıltarak diğer kardeşlerin haklarını kendilerine geçmesini sağlayabiliyorlar. 

Bir babada evlat ayırımı yaparak tüm mirasını, bir tek evladına bırakırken diğerlerine hiçbir şey bırakmayabiliyor. İşte bu kez "hakkımı kimseye yedirtmem" şeklindeki davranışlarıyla birbirini boğazlayan, daha ileri gidip öldüren kardeşler sorunu çözeceklerini zannederek en büyük yanılgıya uğrayıp, insanlık onurunun olduğunu düşünmeden ,ilkel öfkeleriyle güç odaklarını, çıkarlarını korumak için zorunlu kavgaların, cinayetlerin ortasında buluveriyorlar kendilerini. Kardeşini herkesten kıskanan koruyan bir anda can düşmanı olup oracıkta öldürüveriyor. Düşmanın içeride olması çok acı. 

Bu şeklide manevi değerlerin kaybolmasıyla, sonuçta yürekler dağlanmakta yuvalar yıkılmakta, insanlığımızı utandıran sahneler meydana gelmektedir. Adaletin sürgün edildiği her yerde acıya maruz kalmak maalesef ki kaçınılmazdır. 

Peki değer mi? Gidenler ne götürdü ki, siz bir avuç toprak için kan döküyorsunuz. 

Türkiye'de kaç tane töre cinayeti, kan davası cinayeti, kaç tarla miras anlaşmazlığı sonucu ailelerin yıkılmasının davasının açıldığını biliyor musunuz? Kestirmek çok zor.

Bu gidişler, hiçte iyiye alamet değil. Öldürünce olay kapanıyor mu? Bu kez farklı bir boyutta ilerliyor adalet. Tüm aile birbirine giriyor. Kim kimin için yanacak. 

Sonuç: Ateş aynı ailelerin içine düşüyor. Ve mal mülk kimseye yar olmuyor. 

Kefenin cebi yok, para için hem dünyanı hem de ahiretini yakmaya değmez. Ucunda trilyonlar olsa bir anneyi, bir babayı bir kardeşi kaybetmeye değmez.  

Bir yerde okuduğum ve aklımda kalan kısa bir hikaye ile yazımı sonlandırıyorum.

Adem ile Havva'yı kandırdığı için cezalandırılan iblis de onlarla birlikte cennetten kovulmuş, yeryüzünde yaşamaya başlamışlar. İnsanlar doğuyor, yeryüzünde medeniyetler kuruyorlarmış, Günlerden bir gün İblis hoplayıp zıplıyor neşeyle şarkı söylüyormuş.

Onu böyle keyifli gören melekler dayanamayıp sormuşlar eski hocaları iblise;

Hayırdır, nedendir bu sevincin? Diye.

Verdiği yanıt hayret ettirmiş gökteki meleklere.

Para icat edildi, ondandır bu neşem, size ne!

Melekler ikinci kez sormuşlar İblise:

Olsun bunda ne var ki, bizde bilelim hele?

İblis bunun üzerine,

Müritlerim çoğalacak diye.