Merhaba Yasemin Hanım. Kısa bir süre önce bir kozmetik markası kurdunuz. Kozmetik sektörüne girme kararınız nasıl oluştu?

Kozmetik aslında her zaman ilgi duyduğum bir alandı. Hassas bir cilde sahip olduğum için, yıllardır cildime uygun içerikleri araştırıp özel ürünler kullanıyordum. Özellikle yurtdışındaki eczanelerden ürünler alırdım, çünkü içeriklerine güvenebileceğim ürünleri bulmak her zaman kolay değildi. Bir noktadan sonra, neden kendi ihtiyaçlarımdan yola çıkarak herkesin güvenle kullanabileceği ürünler üretmeyeyim diye düşünmeye başladım. Markamız işte bu hayalden doğdu. Uzun zamandır aklımdaydı; sadece doğru zamanı bekliyordu. Şimdi ise, içerik kalitesi yüksek, gerçekten işe yarayan ürünler üretmenin gururunu yaşıyorum.

 

Gayrimenkul sektöründe de güçlü bir kariyeriniz var. Halen devam ediyor musunuz?

Gayrimenkul sektörü benim için çok önemli bir deneyimdi. On yıl boyunca sıfırdan başlayıp, kendi firmamı kuracak noktaya geldim. Bugün firma hâlâ aktif, ama ben şu anda sektörün içinde birebir yer almıyorum. Kozmetik markası ile başka bir hayalimi gerçekleştiriyorum. Yine de tamamen kopmuş değilim; doğru zamanda, doğru bir fırsat çıkarsa, sektöre yeniden dönmeyi her zaman isterim. Çünkü o yolculuk bana çok şey kattı.

 

Bir kadın girişimci olarak ayakta kalmakta zorlandığınız anlar oldu mu?

Tabii ki oldu. Özellikle bizim coğrafyada, kadınların iş dünyasında var olma mücadelesi her zaman daha zorlu. Bazen sadece kadın olduğum için kendimi daha fazla kanıtlamam gerektiğini hissettim. Ama hiçbir zaman yılmadım. Babam, daha çocukken bana bir kadının kendi ayakları üzerinde durabilmesinin ne kadar kıymetli olduğunu öğretti. Hep çalışmamı, üretmemi ve mücadeleden asla korkmamam gerektiğini anlattı. Bugün neyi başardıysam, o yıllarda babamın içime ektiği güç sayesinde başardım. Benim için başarı, sadece bir hedefe ulaşmak değildi; her düşüşten sonra yeniden ayağa kalkmaktı. Ne kadar zorlandım, ne kadar yoruldum bilmiyorum… Ama bildiğim tek şey var: Vazgeçmedim.

Her defasında kendime inandım ve yoluma devam ettim.

 

Marka isminin özel bir hikayesi var mı?

Hep net ve güçlü bir isim arıyordum. Bir gün arabada giderken, isim bir anda aklıma geldi. O an hissettim: doğru isim buydu. Hemen arkadaşımı aradım ve vakit kaybetmeden patentini aldık. Böylece bu marka bizim oldu.

 

İş dünyasında başarıya ulaşmanın sizce temel adımları nelerdir?

Öncelikle insanın kendine ve yapacağı işe tam anlamıyla inanması gerekiyor. Zihninizde en küçük bir şüphe veya korku varsa, bu sizi daha yolun başında geriye çeker. Hırslı olmak elbette önemli; ancak hırsın sizi yönetmesine değil, sizin hırsınızı yönetmenize ihtiyaç var. Yol boyunca mutlaka zorluklarla karşılaşacak, zaman zaman yalnız kalacaksınız. Ama asla vazgeçmemelisiniz. Ben de çok düştüm, zorlandım, yalnız hissettim; ama inandığım yolda çalışmaya devam ettim ve sonunda başardım.

 

Kozmetik ürünü seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Cildimizin ihtiyaçlarını doğru analiz etmek ve bu doğrultuda ürün seçmek büyük önem taşıyor. Bu noktada, kozmetik ve dermokozmetik ürünler arasındaki farkı bilmek gerekiyor.

Kozmetik ürünler genellikle sadece yüzeyde geçici etkiler oluştururken, dermokozmetik ürünler bilimsel içerikleri sayesinde cildin gerçek ihtiyaçlarına yönelik kalıcı iyileştirmeler sağlar. Kozmetik markamızla, yalnızca anlık çözümler değil, düzenli kullanımda cilt sağlığını destekleyecek klinik düzeyde ürünler geliştirmeye odaklanıyorum. Amacım, tek bir ürünle bile kullanıcıların ihtiyaç duyduğu etkin çözümleri sunmak ve ciltlerinde uzun vadeli, gözle görülür iyileşmeler sağlamaktır.

 

Ürünlerinizin etkisini ne kadar sürede görebiliyoruz?

Ürünlerin ciltte gösterdiği etki süresi, birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Cilt tipi, mevcut cilt problemlerinin yoğunluğu, kullanılan ürünün içeriği ve cildin aktif bileşenlere verdiği bireysel tepki bu süreci doğrudan etkiler. Ancak genel bir gözlemle, nemlendirici ve bariyer güçlendirici ürünümüzü sabah-akşam düzenli kullanan kişilerde 15 gün içinde belirgin iyileşmeler gözlemlenebilmektedir. Tabii ki her cilt yapısı farklı olduğu için bireysel sonuçlar değişkenlik gösterebilir. Kendi deneyimlerimde de, sabırlı ve düzenli kullanımın kısa sürede etkisini hissettirdiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

 

Sloganınız “Az Ürün, Güçlü İçerik, Hızlı Sonuç”. Üretim süreçleriniz nasıl işliyor?

Ben kimyager değilim; ancak üretmek istediğim ürünlerin ciltteki problemlere gerçekten çözüm sunmasını istediğim için bu süreci alanında uzman bir ekip ile yürütüyoruz. İçeriklerimiz eczacımız, kimyagerimiz ve biomühendislerimiz tarafından bilimsel veriler ışığında hazırlanıyor. Ürün geliştirme sürecinde, hedeflenen cilt tipi ve cilt problemi doğrultusunda formüller oluşturuluyor. Numuneler üzerinde titizlikle çalışıyor, ihtiyaç halinde içeriklere müdahaleler yapıyoruz. Özellikle dermokozmetik üretiminde her aşamada etkinlik ve güvenlik odaklı ilerliyoruz.

“Az Ürün, Güçlü İçerik, Hızlı Sonuç” sloganımızı da ürünlerimize birebir yansıtıyoruz. Gereksiz ürün çeşitliliği yerine, her biri yüksek etkili ve bilimsel olarak formüle edilmiş az ama öz ürünler geliştiriyoruz. Böylece kullanıcılarımız tek bir ürünle bile gerçek bir cilt iyileşmesi deneyimleyebiliyor. Hedefimiz, rutinleri karmaşıklaştırmak yerine, ihtiyaçlara doğrudan çözüm üreten sade ama güçlü formüller sunmak.

 

Bu süreçte sizi en çok zorlayan ne oldu?

Hangi ürünlere öncelik vereceğime karar vermek. Bu konuda ekibim çok destek oldu.

 

Ürün kullanıcısıyken ve şimdi üretici/satıcı olduktan sonra kozmetik dünyasına bakışınız nasıl değişti?

Kullanıcıyken de ürünlerin içeriklerini dikkatle inceliyordum ve bu yüzden daha çok eczane ürünlerini tercih ediyordum. Ancak üretici tarafına geçtiğimde, bir ürünün yalnızca içeriğinin değil, üretim sürecinden güvenlik testlerine kadar tüm aşamalarının ne kadar önemli olduğunu çok daha net gördüm. Artık sadece hangi içerik kullanıldığına değil, o içeriğin hangi formda, hangi konsantrasyonda ve hangi bilimsel temelle kullanıldığına da odaklanıyorum. Kozmetik markasını kurarken de, bu hassasiyeti temel alarak, gerçekten etkili ve güvenli formülasyonlar geliştirmeye öncelik verdim.

 

Her zaman hayallerinizin peşinden mi gidersiniz?

Her zaman. Hayaller olmadan hayatın bir anlamı kalmıyor.

 

Bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz en çılgın hayaliniz nedir?

Evlenmek! (Gülerek) Evlenme fikri hiç aklımda yokken, Ferit’le tanıştıktan sadece 20 gün sonra evlenmeye karar verdik.

 

Ferit Bey’le tanışma hikayenizi paylaşır mısınız?

Ferit’in o dönem sahne aldığı bir tiyatro oyununa gitmiştim. Oyun sonrası kuliste tanıştık, birkaç kelime konuştuk. Sonra “bir gün yemek yiyelim” dedik… Bir baktık, konu buralara kadar gelmiş.

 

Kısa süre önce evlendiniz ve eşiniz Mardin’de çalışıyor. Bu değişim hayatınızı nasıl etkiledi?

Açıkçası evlenip otele gelin gideceğim hiç aklıma gelmezdi! :)

Düzen hayatımda her zaman çok önemli bir yer tutar. Ancak evlendikten sonra hem İstanbul’da hem de Mardin’de ayrı ayrı düzen kurmak durumunda kaldım. Bu süreç zaman zaman zorlasa da, kendi işlerim için İstanbul’a gelip gitmek, Ferit’in işleri için onun İstanbul’a gelmesi, birlikte Mardin’e, Diyarbakır’a gitmemiz derken hayatımız tam anlamıyla bir koşuşturmaya dönüştü.

Şu anda sürekli bir yerlere uçuyoruz, her şeyi yolunda tutmaya çalışıyoruz. Belki klasik bir ev hayatımız yok, ama bu yoğun tempoda kendi düzenimizi yaratmayı başardık.

 

Ferit Bey’in en çok hangi özelliğini seviyorsunuz?

Ferit’in en çok doğallığını ve samimiyetini seviyorum. Onun yanında insan kendini hiç kasmadan, olduğu gibi hissedebiliyor. İlk buluşmamızda 11 saat boyunca telefonlarımıza bile bakmadan sadece sohbet ettik ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Bu kadar gerçek ve sahici bir iletişim günümüzde o kadar kıymetli ki… Ayrıca Ferit, sahnede ne kadar başarılı bir oyuncuysa, gerçek hayatta bir o kadar doğal; asla yapmacık olamayan, olduğu gibi bir insan. Bu da onu benim için çok özel kılıyor.

 

Evlenmeden önceki Yasemin ile şimdiki Yasemin arasında neler değişti?

Evlenmeden önce hayatta her şeyi tek başıma halletmeye alışmıştım. Güvenmeyi, duygularımı paylaşmayı ve birine sırtımı yaslamayı kolay kolay başaramazdım.

Ferit hayatıma girdikten sonra, güvenmenin, sevgiyi paylaşmanın ve hayatı birlikte göğüslemenin insana nasıl büyük bir huzur verdiğini öğrendim. Birlikte yürümek, hayatı paylaşmak ve her adımda yanında birinin olduğunu bilmek, bana bambaşka bir güç kattı.

 

Son olarak, henüz kendi hikayesini yazmaya başlamamış kadınlara ne söylemek istersiniz?

Hayal kurmaktan asla vazgeçmesinler. Çünkü her şey bir hayalle başlıyor. Ve sadece hayallerine değil, o hayalleri gerçeğe dönüştürecek olan kendilerine de sonuna kadar inansınlar. Bazen yol zor gelebilir, bazen sabırları sınanabilir, ama inandıkları sürece kendi hikâyelerini en güzel şekilde yazacaklar. Hiç kimse, bir kadının kendine ve hayallerine inandığında neler başarabileceğini tahmin bile edemez.