Merhaba Sinem Hanım, öncelikle sizi tanımak isteriz. Lisansını Edebiyat üzerine tamamlamış, özel kurslardan eğitim alarak oyunculuğa başlama kararı almışsınız. Oyunculuk sizin için sonradan istenilen bir meslek mi oldu?

- Evet, karşılaştırmalı edebiyat mezunuyum. Aslında sonrada istediğim bir şey değildi oyunculuk. Üniversiteye girmeden önce de istediğim şeydi. Sadece doğru bir yönlendirme olmadı hayatımda. Ben de edebiyatı tercih ettim; bir diğer ilgi alanım olan. Tabi ki üniversite sürecinde de içimdeki oyunculuk aşkı bitmedi, sönmedi, gitmedi... Boş durmadım üniversite de. Aynı zamanda çok iyi bir izleyiciydim. Daha çok tiyatroyla ilgileniyordum. Sürekli izliyordum, araştırıyordum, kitap okuyordum. Edebiyat okudum ama tezimi, her şeyimi tiyatro üzerine yaptım. Yazında da tiyatroyla ilgilendim. Okuldan mezun olur olmaz ilk işim özel bir kurumda oyunculuk eğitimi almak oldu.


2) Çocukluk hayaliydi o zaman?


- Tabi ki! Her zaman istediğim meslekti. Ne okursam okuyayım sonunda oyuncu olacağımı biliyordum.


3) Sizin için oyunculukta öncelikli gelen unsur nedir? Güzellik mi, yetenek mi, başarmak için hissedilen hırs mı?


- Tabi ki yetenek. Konservatuar mezunu olmayı isterdim, çünkü gerçekten bir işin disiplinini öğrenmek başka bir şeydir. Kuram olarak da okuyabilmek, görebilmek. Fakat yetenek oyunculuğun çok büyük bir payını oluşturuyor. Oyuncu olarak da izleyici olarak da aynı şeyi söyleyebilirim. Diğer unsurlar biraz daha proje bazlı olabilir. Tabi ki görsellik çok önemli, fakat benim için en önemlisi yetenek.


4) Siz kendinizi nasıl bir oyuncu olarak tanımlarsınız?


- Çalışkan ve en iyisini yapmaya çalışanımdır.


5) Sete çıktığınız zaman Sinem Ünsal kimliğini askıya asmak zor oluyor mu?


- Yoo, hayır zor olmuyor, çünkü bu işimiz. Öyle bir an yok. Şimdi girdim Sevgi oldum, şimdi çıktım Sinem oldum gibi bir şey yok. Kendi doğalında ilerleyen bir şey. Hem senaryo üzerine hem karakter üzerine ön hazırlıklarımız oluyor.


6) Peki sizi bir üst seviyeye taşıdığını düşündüren,  canlandırırken mutlu eden, oyunculuğunuzu daha da parlaklaştıran rol hangisiydi?


- Şimdiye kadar 3 televizyon projesinde yer aldım. Hepsi farklı farklı renkler kattı. Ben bir oyuncunun canlandırdığı büyük küçük her türlü rolün ona çok çok büyük bir renk katacağını düşünüyorum, çünkü gerçekten farklı bir karakter bürünmek, farklı bir ruhu yansıtmaya çalışmak illa ki bir şeyler katar. Ben hepsinden bir şeyler aldığımı düşünüyorum.


7) Bu üç karakterin içinde kendinizi yakın hissettiğiniz hangisi oldu?


- Hmm. Galiba ilk projemde canlandırdığım ‘Güneş’ daha yakındı. Ama hepsinde benden bir şeyler vardı. Kendimle ortak olan özelliklerimi ya da duyguları çıkarmaya çalışıyorum tabi. Bu üç karakter de birbirine çok uzak karakterler değillerdi üstelik. Bu benim şansımdı.


8) Tezat karakterlerde rol almak ister miydiniz?


- Çok. Çok isterim. Benden çok uzak bir karakteri canlandırmayı çok isterim.


9) Şuan oynadığınız kızım dizisi bir Kore dizisinden uyarlama. ‘Sevgi’ karakteri size geldiğinde, senaryoyu okuduğunuzda ‘Kesinlikle bu dizinin içinde bulunmalıyım’ dediniz mi?


- Dedim. Öncelikle MedYapım’ın bütün işlerini çok büyük hayranlıkla izliyorum. İzleyici olarakta çok beğeniyorum, çok seviyorum ve çok kaliteli yapıyorlar. Üstelik uyarlama yapmak çok zordur. Bunu en yapan yapımlardan bir tanesi MedYapım. Kızım dizisinin de bir uyarlama olduğunu duyduğumda henüz senaryoyu okumadığımda dahi çok güzel bir proje olduğunu tahmin etmiştim. Senaryoyu okuduktan sonra da çok sevdim ve gerçekten hakkı verilerek çekiliyor. Çok mutluyum içinde bulunduğum için.


10) Senaryoyu okuduğunuzda sizi cezp eden ilk özellik neydi?


- Tam olarak komedi de değil, dram da değil. İkisinin çok güzel bir dengede ilerlediğini senaryo. Yani bizde biliyorsunuz, bir tarafta hep daha çok ağırlıkta olur. Ya sitcomdur, güldürür ya da ağır dramdır ve ona göre yönelimleri belirlenir. Fakat Kızım dizisi iki uç duygunun da o kadar güzel dengede işlendiği bir diziydi ki, bence senaryosunun diğer işlerden en büyük farkı bu.


11) Biliyorsunuz ki son zamanlarda Türk televizyonlarında uyarlama türü çok yaygın. Siz de şuan bir uyarlamanın içerisindesiniz. Yabancı dizilerden konusu esinlenerek yazılan uyarlama bir projenin iki kültürün de farklı olmasından ötürü çoğunlukla son derece farklılıklar meydana gelebiliyor. Bu durumda iki türü de izleyen seyirciler için sağlıksız bir görüntü oluşturmuyor mu?


- Bence oluşturmuyor. Zaten adaptasyon bunu gerektirir. Adapte ettiğiniz toplumun kendi içyapısına, hedef kitlesine göre bir şeyleri değiştirirsiniz. Adı üstünde uyarlama, bir adaptasyon. Bence değişimler yapılan, küçük küçük farklılıklar olması gereken şeyler. Evet, çok kötü yapılan uyarlamalar var. Olmaması gereken, özünden çok uzaklaşan, ama dediğim gibi ben içinde bulunduğum proje böyle bir proje değil. Asıl orijinal metne çok sadık kalarak, bize göre güzel bir şekilde uyarlanmış bir proje olduğunu düşünüyorum. Böyle uyarlamalar her zaman güzellikler katar. Ben seviyorum. Ben uyarlama metinleri hep çok sevmişimdir. Tiyatroda da, sinemada da, dizide de...


12) Orijinaliyle arasında tezatlıklar taşıyor mu senaryo?


- Yoo, şu anda gayet paralel ilerliyor. Tabi ki bize daha uygun bir şekilde yazılıyor. Başta planlanan şekilde devam ediyor.



13) Biraz bize ‘Öğretmen Sevgi’ karakterinden bahseder misiniz?


- Tabi! Sevgi, çok naif bir kadın, sosyoekonomik olarak orta halli bir ailenin kızı. Hayatta hiçbir şeyi çok aşırıya kaçan şekilde yaşamamış. Ekstrem duygulardan uzak, hayat şartları olarakta hep orta standartta büyütülmüş, yaşamış bir kadın. Zaten ilkokul öğretmeni, hayatını daha sakin yaşıyor. Kırılgan yönleri çok olan, çok vicdanlı, çocukları, seven, içi bıcır bıcır olan, iyi insan olmaya çalışan bir kadın.


14) Öğretmen Sevgi, Öykü’nün hayatında daha çok yer alacak mı?


- Evet, çok tüyo vermeyelim (Gülerek). Zaten öğretmeni. Daha çok yer alacaktır.


15) Peki, sizden ilerleyen bölümler hakkında küçük de olsa seyirciyi mutlu edecek bir tüyo verebilir miyiz acaba?


- Tabi ki bir tüyo veremem, ama sadece şunun garantisini verebilirim; her gelen senaryo bizi de heyecanlandırıyor. Gerçekten her bölüm çok güzel yazılıyor. Ve aynı standartta ilerleyeceğimizin sözünü verebilirim. Seyirci televizyon karşısında aynı heyecanla izleyecek.


16) Sizi hep televizyon ekranlarında izlemek nasip oldu. Beyazperde de izleme şansımız olacak mı?


- İnşallah. Bugünlerde görüştüğümüz birkaç iş var. Umarım olacak.


- 2019’da olacak diyorsunuz.


- Temennim bu yönde (gülerek).


17) Tiyatro peki?


- Tiyatro var. Şu anda Cihangir Atölye Sahnesi’nde çalıştığımız bir oyunumuz var. Sahnenin de ilk oyunu olacak. Geçen sene kurulmuştu. Bu yıl ilk oyununda yer almaktan çok mutluyum. Çok heyecanlıyım. Profesyonel anlamda benim ilk tiyatro oyunum olacak. Şu anda prova aşamasındayız.


18) Bir projeye dahil olmak için aradığınız kriterler nelerdir?


- İlk başta senaryosu. Karakter her ne kadar cezp etse, çok güzel olsa da bazen senaryo içinden ittiriyor. Güzel bir işte yer almak istiyor insan. Gerçekten insanların hayatlarına dokunabilecek kalitede senaryolarda yer almak istiyor. Ben de buna dikkat ediyorum. Elbette ki, karakterimin de güzel şekillenmesi gerekiyor. Biraz önce de dediğim gibi özellikle yöneldiğim bir karakter yok. Çok uç noktalarda da oynamak isterim, bana çok tezat karakterlerin içinde de oynamak isterim. O yüzden karakter bazlı konuşamam ama iyi yazılmış, duygularının iyi yansıtıldığı bir senaryoya ait karakterler beni heyecanlandırıyor.


19) İzleyici olarak ekran karşısına geçtiğinizde dizilerde en çok nelere yakınıyorsunuz?


- Yakınıyorum?


- Evet (Gülerek)


- Tabi ki ilk başta süre konusuna yakınıyorum. Hepimizin muzdarip olduğu bir şey. İçinde de olduğum için çok olumsuz konuşamıyorum, çünkü içinde ne zorluklarla meydana geldiğini biliyorum. Yapımcıdan yönetmenine, oyuncular hiç kimse sürelerden memnun değil. Her hafta bir sinema filmi çıkarmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla boşa düşen sahneler, uzayan sahneler, artık bitsin dediğimiz sahneler olması çok normal. Bu işin kalitesini belirleyen bir şey değil ki, maalesef bizim dizi sistemimizin bir sonucu.


- Azalmaya gidecek mi sizce?


- Elbet isteğimiz bu ama bilmiyorum. Umarım öyle olur. İnternet dizileri biraz daha kısa, umarım televizyon için de aynı şeyi yakalarız.


20) Nasıl bir izleyicisinizdir peki?


- Bence iyi bir izleyiciyim, çünkü oyunculuğa başlamadan önce de her zaman için sinema, özellikle tiyatro çok severek izlediğimiz bir alan. Dikkatli bir izleyiciyim.


21) Şuan, kendi diziniz hariç hangi dizileri takip ediyorsunuz?


- Kadın dizisini takip ediyorum. Hem de çok heyecanla takip ediyorum.


- Dağılıyor musunuz karşısında?


- Gerçekten duygulanıyorum. Biraz daha eleştirel oyuncu gözüyle baktığım için çok zor gülüp, ağlayabilen bir insanım. İçine girmek her zaman kolay olmuyor ama Kadın gerçekten çok çok çok güzel oynanan, çok güzel yazılan, çok güzel işlenen, güçlü bir kitlesi olan bir dizi. Başka da çok vakit bulamıyorum. Denk geldikçe bazı işleri izlemeye çalışıyorum ama takdir edersiniz ki bizim çalışma saatlerimiz çok düzensiz.


22) İçinde yer almak isteyeceğiniz bir dizi veya bir film konusu var mı?


- Tabi ki var. Çok ağır psikolojik karakterleri olan bir karakteri canlandırmayı çok isterim. Çok uç bir psikolojik rahatsızlığı olan ve türüyle de psikolojik bir filmde yer almayı çok isterim.


23) Biyografi hikayeleri bir oyuncu olarak iştahınızı kabartıyor mu?


- Evet, öyle bir işin içinde olmayı çok çok isterim. Sevdiğim, idolüm olan birini canlandırmayı da çok isterim.


- İdolünüz kim peki?


- Birçok alanda farklı farklı idoller var. Bir kişi diyemeyiz.


24) Oyunculuk dışında neler yaparsınız?


- Temelimde edebiyat var. Okumayı çok seviyorum. Ufak tefek bir şeyler yazıyorum da. Seviyorum yazmayı ama galiba okumak, oyunculuktan sonra en çok yoğunlaştığım şey diyebilirim.


- Peki yazdıklarınız kitap mı, senaryo mu, şiir mi?


- Yo, öyle adlandırılmış şeyler değil. Sadece yazmayı seviyorum. Öyle bir amacım da yok. Yazmayı, dışa vurmayı, kağıda dökmeyi ve sonra onları okumayı çok seviyorum.


25) Hayat felsefeniz nedir?


- Dürüst olmak, vicdanlı olmak... En çokta dürüst olmak. Dürüst olmak çok önemli.


26) Gerçek hayatta da bir öğretmen olmayı düşündünüz mü? Bir edebiyat öğretmeni?


- Hiç düşünmedim. Çok saygı duyduğum bir şey, çok zor bulduğum, çok zor gördüğüm bir meslek. Aslında çok gözümü korkutuyor. Düşünmedim çünkü ben bir tek oyuncu olmayı düşünüyordum. Hep! Gene de bütün öğretmenlere sabır diliyorum (gülerek).


27) Çok fit bir görünüme sahipsiniz.


- Teşekkür ederim.


- Bu görünüme sahip olmayı neye borçlusunuz?


- Katı beslenmeye (gülerek). Katı kurallarıma borçluyum. Sağlıklı beslenmeyi hedef edinmiş bir insanım. Özellik 2-3 yıldır rafine şeker özellikle tüketmiyorum. Sağlıklı karbonhidrat tüketiyorum ve bu benim için bir külfet değil. Bir yaşam tarzı haline geldi.


- Hiç böyle küçük kaçamaklar yapmaz mısınız?


- Elbette ki yapıyorum, ama pişman olmayacağım kaçamaklar oluyor.  o kadar lezzetli ve güzel şeyler yiyorum ki, başka bir beslenme şekline ihtiyaç duymuyorum. Çok alıştı bu damak tadına.


- O zaman siz çocukluğunuzdan beri böylesiniz?


- Çocukluğumdan beri çok sağlıklı beslendim. Ailem de buna destek oldu. sanırım damak tadım bu beslenmeye göre evrilmiş. Hiç zorlanmadım bu yolu seçtiğimde. Sadece rafine şekeri çıkarmak oldu hayatımdan. Onu da hiç aramıyorum açıkçası. Çok rahatım, çok iyi hissediyorum kendimi.


28) Bugün dizilerde askeri konu ağırlı olsa da, dram olsa da, aksiyon olsa da içinde mutlaka bir aşk hikayesi izliyoruz. Edebiyat tarihinde yaşanılan ve kulaktan kulağa anlatılan aşkların ekrana yansımasında büyük bir payı var diyebilir miyiz?


- Evet, diyebiliriz. Bence, sadece bir kadın ve erkeğin arasındakilere aşk olarak bakılmaması lazım. Aşk, duygu olarak o kadar güzel ve hayatın o kadar temelinde yer alan bir duygu ki, hayattaki her şeye karşı insan aşk besler ve ben insanı ayakta tutan şeyin aşk olduğuna inanıyorum. Tabi ki aşkı, ilk akla gelen somutlaştırma biçimi bir kadınla erkeğin arasındaki. Biz de bunu çok kullanıyoruz toplum olarak. Duygusal bir toplumuz ve aşkı seviyoruz. Çok zor hayat şartlarında yaşıyoruz. Ülkemizde kolay değil yaşamak ve birçok şey var canımızı sıkan. Güzel şeyleri duymaya, güzel şeyleri sevmeye ihtiyacımız var. O yüzden konusu her ne olursa olsun içinde aşkın olması tüm insanlığı besler. Hep olmalı.


- Peki, sizi böyle edebiyat tarihinde çok etkileyen bir aşk hikayesi oldu mu?


- Olmuştur, ama şuan aklıma gelmiyor. Aşk hikayeleri her zaman etkiler beni.


29) Peki bu güzel sohbet için çok teşekkür ederim. Son olarak okurlarımızın zihnine nasıl bir söz bırakmak istersiniz?


- Ben de teşekkür ederim, çok keyifli bir röportajdı. Güzel, aşk dolu, dürüst, vicdanlı bir hayat diliyorum her alanda, herkese. Herkesin istediğinin olduğu, çok çalışarak elde ettiği şeyler diliyorum.

Editör: TE Bilisim