Senem Kayra, dizide araştırmacı bayan gazeteci idi, karaborsacılar ve mafyanın üzerine gidip olayları komiser Erol Taş'ın yardımı ile çözüyordu


Senem Kayra, dizide araştırmacı bayan gazeteci idi, karaborsacılar ve mafyanın üzerine gidip olayları komiser Erol Taş'ın yardımı ile çözüyordu birde onlara muhbirlik yapan Fırfır baba lákaplı Ali Şen vardı. Dizi pek tutmamıştı ama 6 bölüm anlatılanlar benim hafızama yer etmiş ki unutmamışım.


Şimdi soracaksınız biliyorum “iyi de kardeşim şimdi bu dizi ne alaka ? “ merak etmeyin yazacaklarımın dizi ile kısmen alakası var. Aslında beni, asıl etkileyen dizinin ismi idi… Neden mi? Türkiye gündemi son bir hafta da çok önemli derecede gündem değiştirirken bir bakıyorsunuz ki kendinizi olayların içinde buluvermişsiniz. Ama bir o kadar da ütopik düşünceler ile bu yaşananları yazanlar ve çizenler var. Kısaca geçmek istedim ve şöyle yazmayı uygun gördüm.



Efendim, Türkiye’de siyaset gündemi bir rüzgar gibi oldu adeta, gün geçmiyor ki yeni bir başlık yada yeni gündem olayı kafamızı kurcalamasın. İşte benimde araştırmacı gazeteci olarak kalemi alıp köşemde yazmaya başlayınca, hop oturuyor hop kalkıyorum. Akşam başka, sabaha başka konular ile uyanıyorum. Ee ne diyelim ki? Türkiye siyaseti yıllardır hep aynı konjunktur ve sistemle gitmiş. 80’lerde sert bir ekolün çöktüğü Türkiye siyaseti darbeler ile anıldı. 87’de Anap iktidarı kasıp kavurmuştu. 90’lar farklı farklı sesler ile yönetildi. 2000’ lere gelindiğinde ise artık konjunktur tamamen kabuk değiştirdi. Daha modernize edilmiş bir ılımlı islam sentezi ile yumuşak geçiş yapan, fakat her kesimden insana kucak açan, asla biz, siz diye ötekileştirmeyen bir anlayışla başa gelen (3 Y) formülü ile de halkın gönlünde taht kuran Ak Parti iktidarı büyük çoğunlukla, sandıktan halkın bir takım haksızlıklara öfke çıkarması ile başa geldi. Ve sandıktan halkın öfkesi çıktı. İşte “O öfke” Ak Parti iktidarını başa getirdi. 2002 yılından beri iktidar da olan Ak Parti’de bir şeyler oluyor. Üst kademe den alt kademeye kadar bir yerlerde sorun olduğu muhakkak ki her defasında savunma mekanizması otomatikman işliyor. Kurucularından yeni katılan ve görev alan kurmaylarına kadar, birileri bir yerde hata yapıyor ama o hata bir şekilde örtbas ediliyordu. Tamamen birbirimize bağlıyız, bizi kimse bölemez, hatta biz öyle olur olmaz haberlere bizi yıkmak isteyenlere pabuç bırakmayız havası oluyordu.

Şimdi şöyle bir düşünüyorum ve bakıyorum ki artık ne pabuç bırakacak hal ne de birbirlerine tahammül edecek bir durum hasıl olmuş. Demek ki bir yerler de ters giden bir şeyler var. İşte tüm bunlar olurken, yani “sekiz sütuna manşet” lik haberler olurken görmemek, duymamak olmaz.
Ben öyle diğer yazar arkadaşlarım gibi, yada ütopik kalemler gibi yazmayacağım.
 Bu durumu “dışarının içeriye yumruğu” gibi görmek isteyen arkadaşlar varsın öyle görsün. 
Bu yaşananlar Türkiye siyasetinin gerçeğidir. Konjunktur değişiyor! Yeni Türkiye siyaseti ile birlikte konjunktur değişiyor. Anlatmak istediğim budur ! Yoksa bazı arkadaşlarım istediği kadar yazsınlar çizsinler. “Sekiz sütuna manşet” olmuşuz hala ütopik kavramların arkasına sığınmak olmaz.
 Gerçeği görmek gerek!



Saygılarımla!....