Yine her gün bir yangın haberiyle yanıyor yüreğimiz. Özellikle sahil beldelerindeki yangınlar, rüzgârın da etkisiyle canım yeşil ormanları kara renge büründürüyor. Ormanların içinde yaşayan canlılarla birlikte yanması acımızı ikiye katlıyor.

Ne kadar dikkat dense de, bu yangınların kimi kasıtlı, kimisi de doğal nedenlerden özellikle yaz mevsiminde hep çıkıyor. Geçen sene o kadar çok yangın çıkmıştı ve müdahalede o kadar çok başarısız olunmuştu ki, herkes bu sene için önlemler alınsın, yangınlar çıkmasın diye dualar etmişti. 

Tabii ki de yangın çıkmaması diye birşey mümkün değil. İllaki bir şekilde çıkıyor. Hele ki rüzgarla daha bir kuvvetleniyor. Yaz günü bir helikopter sesi duyduğumuzda, "Neresi yanıyor?" diye panikliyoruz.

Son birkaç gün içinde Datça, Bodrum, Çeşme, Dikili, daha belki de duymadığım birçok yer yanıyor. "Alıştım artık boşvermişliği, buna da mı yansıdı acaba?" diye düşünmeden edemiyorum. 

Ortalık o kadar yangın yeri ki, insanlar artık neyi düşünüp üzülecek, gerçekten şaşırmış halde. Ekonomi zaten tepe taklak, fiyatlar almış başını gidiyor, "Dur" diyecek ne kimse var, ne de durduracak bir müdahale. 

Kıyamet günü dedikleri bu olsa gerek. Herkes kendi başının çaresine baksın dercesine kendi kaderine terk edilmiş insanlar. İktidar, durumu biraz olsun iyileştirmek için çözüm üretemiyor, hatta "Dünya genelinde durum böyle. Biz onlardan daha iyiyiz aslında" tablosu çiziyor. Muhalefet desen, şahsen bana pek ümit vermiyor. Durumdan şikayetçi olan halk bir umut seçimleri bekliyor. Bir kesim ise halinden memnun, çizilen pembe tablolara pembe gözlüklerle bakıyor. Sistem öyle bir sistem ki, tok açın halinden, zalim mazlumun halinden anlamıyor. 

Yok efendim "beachlere giriş parası şu kadar olmuş" yok efendim "restoranda hesap şu kadar gelmiş" Giden kesim belli, zaten bunu bilerek gidiyor.  3 de olsa verecek, 5 de olsa verecek o parayı. Burada yine dar gelirlinin aklıyla oynanıyor.

Deniz kenarında 3 liraya içtiği çayın 5 lira, 8 liraya içtiği kahvenin 15 lira olmasını dert eden, kıtkanaat yaptığı keyfinin elinden alınmasına isyan eden bu kesimle dalga geçer gibi, beach giriş ücreti 500 lira, restoranda kişi başı hesap 1000 lira olmuş deniyor. 

Şaka mısınız? demek istemiyorum. Dünyada, hele bizim ülkemizde hiçbir zaman eşitlik olmadı, biliyorum. Ama makas da hiçbir zaman bu kadar açılmamıştı. Bir yerde varlık içinde varlık, diğer tarafta yokluk içinde yokluk gittikçe artıyor. 

Kullarının el atmadığı, göz yumduğu bu işi, inanıyorum ki Rabbim zamanı geldiğinde düzeltecektir. Ve o gün geldiğinde Allah'ın adaleti öyle bir gelecek ki, sadece ülkemizde değil dünya genelinde birçok şeyi değiştireceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. 

...