Nasturiler 3000 yıllık Asur soyundan geldikleri ve Asur halkının bakiyesi olduğu bilinmektedir. Doğu ve Güneydoğu’d

Nasturiler 3000 yıllık Asur soyundan geldikleri ve Asur halkının bakiyesi olduğu bilinmektedir. Doğu ve Güneydoğu’daki ilk Hristiyanlardır.Süryani mezhebine bağlı Hristiyan Kürtlerdir.Asuri olarakda kabul edilen bu toplum Yüzyıllar boyu Osmanlıdan başlayarak,Türk topraklarında yaşamışlar, 1. Dünya Savaşı’nda ilk kez, Asurlular dinsel değil etnik ortak kimlik ile bir araya gelmişler. Ardından Batılı büyük devletlerin bölgedeki siyasi piyon kullanma, oyunu sonucu büyük olaylara ve isyanlara karışmışlardır. Tüm Ortadoğu’ya dağılmışlar. Süryaniler, Nasturiler Güneye inmişler.Kalanları ise Türkiye’de çeşitli bölgelerde yaşamlarına devam etmişlerdir.

Türkiye’de adını tarihe yazdırmaları pek de hoş olmayan, bir isyanla başlayan Nasturiler, tamamen İngilizlerin oyununa gelip, ayaklanma çıkarırlar. 19 Mayıs 1924’te Türkiye ile İngiltere arasından yaşanan politik kriz ve Musul meselesi hakkındaki gerginlik İstanbul’da yapılan gizli bir toplantı ile ele alınır.İngiltere Musul sorununu masaya yatırır.Musul’dan vazgeçmek bir yana, birde Nasturi sorunu çıkartılır. Ayrıca Hakkari’yide kendi sömürgesine katmak amacındadır. 5 Haziran’da karara bağlanan toplantıda, Nasturi’ler ile İngilizlerin anlaşması çıkar. Nitekim iki ay sonrada Nasturi isyanı başlar.Nasturi’ler Hangediği bölgesi civarında, Hakkari Valisi Halil Rıfat beyi esir alırlar. Bölgedeki Askeri birliklerede saldıran Nasturi’ler Jandarma komutanınıda öldürürler. Nasturi’ler ayaklanmayı çıkartırken İngilizlerin oyunlarına fena kapılırlar. Tarihte bunun pek çok göstergesi mevcuttur.


Ayaklanmalardan hemen önce, bölgede İngiliz misyonerler cirit atmıştır. Ayaklanmayı bastırmak için bölgede uğraşan ve çabalayan Cafer Tayyar Bey’e bağlı 21.Süvari Alayı zorluklar ile karşılaşmıştır. Çünkü Musul’dan kalkan üç İngiliz uçağı, ateş açmış ağır hasarlar ve yaralar vermiştir. O dönemin Başbakanı İsmet İnönü Nasturi isyanı için
bakınız Mustafa Kemal’e ne yazıyor;

“ İngilizler ile vaki olan temasımız 1.Süvari Tümenini Hazıl suyu batısındaki toplanma yerinden, Habur suyu üzerindeki toplanma bölgesine hareketinde sağ yancı olarak ayırdığı bir bölük süvari ve aşiret erlerinden mürekkep kuvvetin İngilizlerin sınır karakolu yaptıkları Birsivi civarına 12 Eylül 1924’te yaklaştıkları vakit bu karakoldan, ateş yemelerine karşılık karşı taarruz ederek, karakol erlerini kovmalarından ibarettir. İngilizlere ait Banona karakolu erleride merkezi Banona olan ve ordumuza hizmet eden Güli aşiretleri Reisi Sadık Ağa tarafından, kıtalarımızın gelmesinden üç- dört gün önce ellerinden silahları alınmıştır.”

Bir diğer hususta isyanı bastırmaya giden birliklerden kaçan, Bitlis milletvekili Yusuf Ziya’nın kardeşi Teğmen Rıza’nında aralarında bulunduğu subaylardan birkaçı Zaho’daki İngiliz kamplarına sığınmışlardır. Aslında en önemli ayrıntı 25 Temmuz 1923 günü Turkısh Petroleum şirketi İngiltere Dışişleri Bakanlığına başvuru yaparak, Musul’un Türkiye’ye bırakılmaması yönünde baskı yapmıştır. İngiltere 6 ağustos 1924’te o günkü adı ile Cemiyet-i Akvam’a (Birleşmiş Milletler) başvurmuş, Musul sorununun masaya yatırılmasını talep etmiştir. Nitekim Nasturi isyanıda bu başvurudan bir gün sonra başlamıştır. İsyan 28 Eylül günü kesin olarak bastırılmıştır. Dönemin Genel Kurmayı Fevzi Çakmak konu hakkında detaylı rapor hazırlayıp , Milli Savunma Bakanlığına göndermiştir. İngilizlerin Musul konusunda ısrarcı oldukları ve bölgede karışıklık çıkaracaklarını ve bunun içinde birçok etnik grubu kullanacaklarını beyan etmiştir. Ve Nasturi İsyanının sonrasıda Şeyh Sait ayaklanması olarak diğer bir olay, tarihteki sayfalarda yerini alacaktır.
Bugün Türkiyede 5 bin civarında Nasturi nüfusunun olduğu tahmin edilmektedir.Mardin, Hakkari, Cizre, İdil, Silopi, Uludere,Beytüşşebab, Siirt Pervari de yaşayan, Nasturi’lerin kendine has takvimleri bile vardır. Nasturiler Doğu Apostolik Katolik kilisesine bağlıdırlar.Bu kilise diofizit kilisedir. Bu görüşe göre;
“İsa'ya 30 yaşındayken Kelam'ın indiği, O zamana kadar Meryem'den doğan İsa'nın saf ve günahsız bir insan olduğu, Tanrılık vasfının ancak Kelam geldikten sonra meydana geldiğini ve ancak o zamandan sonra hem insan hem de tanrı karakterlerinin her ikisini de taşıdığı, Meryem'in, Tanrı olan İsa'nın değil, insan olan İsa'nın annesi olduğu kabul edilir”.

Türkiye tarihi geçmişi ile yüzleştiğinde, aslında nedenli oyunların içine itilen etnik yapıların olduğu ve Dış güçlerin bu toplumlar üzerinde nasılda etkili oldukları görülmektedir.Özellikle İngiltere gerçeği hiçbir dönem bizim hayatımızdan çıkmaz.

Kaynakça: Şenol Yücedağ/ Şeyh Sait isyanı Ve ezeli düşman İngiltere