Türkiye siyaseten olumlu bir çizgide gitmiyor. 12 yıldır Ak Parti iktidarı,her ne kadar

Türkiye siyaseten olumlu bir çizgide gitmiyor. 12 yıldır Ak Parti iktidarı,her ne kadar seçimler ile başarısını simgelesede; ortada bir başarısızlık durumu var. Dönem dönem inişli çıkışlı grafikler gösteren iktidar, ılımlı siyasetten sert siyasete geçmiştir. Ülke gerilme çizgisinde hızla gitmektedir. Türkiye’de Siyasi erk ılımlı ve olumlu bir tavır sergileyemiyor. Tabi ki verilen demeçler, yapılan söylemler bu konuda etkili oluyor. Cumhurbaşkanı Sn Erdoğan’ın Osmanlıca’dan sonra şimdi de Türkçe ile ilgili söylemlerde bulunması, ortamı çok daha değişik yerlere çekiyor. “Yüzlerce yıllık dil, bir gecede gitti. Yattık kalktık, o dil yok .” diyor, Harf Devrimi’ni onaylamaz gibi söylem oluyor sanki, “Şu anda Türkçe’nin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız.” diyerek bir zamanlar Türkçe’yi öven söylemler yapması ile, şimdi verdiği demeçler ve söylemler ile tezat duruma düşülüyor. İşte burada siyaseten toplumda geriliyor. Çünkü konuştuğunuz her kelime, her söz sizi sorumlu kılıyor. İşte bu sebepledirki ; toplum gerilme politikasına itiliyor. Sn Erdoğan’ın ağzından çıkan her söz önemli, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’nın söylediği her sözde Türkiye gündemi bir anda değişiyor.


Bununla birlikte tabi ki ülkenin genel olarak içinde bulunduğu durumda, pek iyi sayılır durumda değil, Başbakan Davutoğlu’nun Yeni Türkiye dizaynını topluma kabul ettirmeside bir başka konu, ve bir hayli de zorlanacağa benziyor. Sn Davutoğlu akademik kariyere sahip bir bürokrat, Başbakanlık gibi bir makamda olması, onun akademik kariyerini arka planda tutuyor, çünkü Başbakan sıfatıyla takındığı tavır çok başka, zira Dışişleri Bakanlığı döneminde performansı ile tartışılır durumda idi. Şöyle söylemek gerekirse, Davutoğlu’nun önünde zor bir süreç var. Türkiye daha 17-25 Aralık operasyonlarının o şokunu atlatamadı. Ve haklarında Yüce Divan’a sevk kararının çıkıp çıkmayacağı söz konusu, bir oylama durumu olan dört eski bakan var. Hal böyleyken, Ak parti içersinde de bu karar için, çıksınlar veya çıkmasınlar konusunda ayrışmaya, ve fikir ayrılığınada düşenler var.

Çünkü Önerge krizi kapıda, meclis soruşturma tarihine geçecek bu durum, Genel Kurul’daki görüşmelerde, “önerge” krizine yol açabilir. Ve diğer konu ise Oslo görüşmeleri ile başlayan, Çözüm süreci denen ama bir türlü çözüme ulaşamayan proje, her türlü girişim ve her türlü atılım bir sonuca ulaşmıyor. Sadece İmralı’daki bebek katili ve bölücü başının mektupları ve de oraya giden heyet. Olan biten İmralı-Kandil arası mesajlar, Güneydoğu’da gerilim tırmanıyor. İnsanlar huzursuz, çözümün mimarları ise sadece kamu düzenini bahane ediyorlar. Kamu düzenini Devlet sağlar, çözüme kavuşmak için beraberinde çalıştığınız heyet değil?

Bu konu daha çok tartışılacak gibi gözüküyor.Türkiye bir çıkmazın içine doğru ilerliyor, keza İçişleri eski Bakanı Sn.Sadettin TANTAN’da çözüm süreci ile ve ileriye yönelik gidişat hakkında Türkiye siyaseti ve politikası açısından önemli açıklamalarda bulunmuş,ve bunun içinde son noktayı koymuştur
. TANTAN Türkiye’nin 2015 seçimlerinde bir kırılma yaşayacağını vurgulayarak şunları söylüyor: “Bu kaçınılmazdır. Eğer AKP, anayasayı değiştirebilecek çoğunluğu sağlarsa Türkiye’nin üniter yapısı tartışmaya açılacak, bunun muhtemel sonuçlardan biri de bölünme olacaktır. Alt yapısı yıllardır hazırlanan süreç, bölgeyi dizayn etmek isteyen emperyalistler tarafından kısa bir zaman diliminde tamamlanacaktır. Bunun sonucunda Suriye sınırımız PKK-PYD’ye, Irak sınırımız ise PKK ve Barzani’ye teslim edilecektir. Bu gelişme, yurt içinde de tehlikeli sonuçlar doğurabilecek, Irak ve Suriye’de yaşanan derin çatışmaların Türkiye’de tekrarlanma hali ortaya çıkacaktır. Zayıf bir ihtimal olarak iktidarın, gerçeği görerek emperyal taleplere direnmesi halinde bu kez, masaya oturtulduğu güçler tarafından hem silahlı hem de mali ve ekonomik yönden tehdit altına alınacaktır. AKP iktidarı tarafından yıllardır sürdürülen politikalar nedeniyle başta bankacılık ve sigorta şirketleri olmak üzere stratejik bilgilerin depolandığı kurumların da yabancılaştırılması, Türkiye’de karışıklık kurgulamak isteyen güçlerin elini kolaylaştıracaktır. İktidarın bilinçli olarak sürdürdüğü gergin politikası, sadaka ekonomisi neticesinde, devlet kurumlarına, yöneticilerine ve siyasetçilere derin bir güvensizlik besleyen halk, milli güçlerin çöküşü engelleyecek çabalarına da yeterince destek veremeyecektir.” (Kaynak: yeniçağ)

Hal böyle iken, kamu düzeniydi,çözüm süreciydi,Osmanlıcaydı, Türkçe idi,Yeni Türkiye idi,Yüce Divandı derken, Türkiye ve Ak Parti iktidarı için, zor günler var diyebilirim, Çünkü nerden bakarsanız bakın; kırk küp kırkının da kulp’u kırık küp misali İktidar her yönden çok çalışmak zorunda, halka kendini ifade etmesi için, çok yol ve mesafe alması gerekecek.