Zulüm, zaliminde mazlumunda ahlakını bozar derler. Bugün geldiğimiz noktada ülkemizin Milli İradesine kasteden dâhili ve harici hainler sanki bu sözü

Zulüm, zaliminde mazlumunda ahlakını bozar derler. Bugün geldiğimiz noktada ülkemizin Milli İradesine kasteden dâhili ve harici hainler sanki bu sözü doğrularcasına çalışmalar yürüttüler yıllarca. Yıllarca devlet içine sızma adına yalanla yaşadılar. Yaptıkları şeylerin İslam inancı açısından doğru şeyler olmadığını biliyor olmalarına rağmen bunu kendi davaları adına bir hak bir gereklilik olarak gördüler. Soru çaldılar, iftira ettiler, hakka hukuka tecavüz ettiler. Ama yine de pensilvanyada ki akıl ve ruh hastasından aldıkları talimat ile hareket ettiler. Ve zamanla yaptıkları bu hak ve hukuk tanımaz olayları inançlarının bir parçası haline getirdiler. Öyle ki bir paralel çete üyesi ile konuştuğunuzda sanki sözüm ona hoca efendilerine mutlak itaati İslam’ın ve İmanın bir şartı gibi algıladıklarını görürsünüz. Tarih boyunca hiçbir İslam Âlim’inin ortaya atamadığı iddiaları hocaları için ortaya attılar. Bunlardan bir tanesi de hocalarının sürekli Peygamber Efendimiz ile görüştüğü yalanı. Gazali’nin, Fahreddin Razi’nin vb. âlimlerin ortaya atmadığı atmaya belki cesaret ya da ar ettiği şeyleri bunlar birer inanç akidesi haline getirdiler. Sonuç yalanla yaşamak oldu. Sonuç kendi toplumuna yabancılaşmak oldu. Sonuç kendi toplumuna uçaklarla, tanklarla ateş açacak kadar düşman görmek oldu. O kadar yabancılaştılar ki topluma, bu ülkenin dokusunu oluşturan değerleri bile hafife aldılar yani halkı hafife aldılar. Bunun en güzel örneğini kendi kanallarında konuşan büyük ihtimalle torpil ile akademisyen olan bir zavallının yorumlarında görmek mümkündür. Ne diyor bu zavallı; bizim halkımız tankın topun önüne çıkmaz, çıkamaz diyor. Bir diğer bunların zavallı gazetecilerinden biri bizim halkımız mücadele etmeyi bilmez, bizimkiler askerliği bedelli yaptığı için karşı koymayı bilmez. Tabi bir taraftan haklı çünkü hep torpille, çalıntı sorularla, bıktırma ile bir yerlere geldikleri için muhtemelen askerliği de yine bu şekilde halletmişlerdir. O yüzden halkı tanıyamamış ve yabancılaşmışlardır. Bunların sözüm ona bilim adamları o kadar cahildir ki, bir tanesi mesela TOKİ’ye laf atacağım diye kendini rezil etmişti. TOKİ’nin Anadolu’da bir yerde bir Selçuklu eserinin yanına yaptığı okul binasını tarih katliamına örnek olarak verirken. Oysaki gerçek bir bilim adamı ya da bu halkın içinden, kültüründen olan birisi bir eserin Selçuklu mu yoksa Osmanlı mı olduğunu hemen anlar. Ama bunlar büyük abileri olan dış güçlerin ya da Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle Üst Aklın o kadar hâkimiyeti altında kalmışlar ki ne toplumu anlayabilirler ne de bu toplumun değerlerini oluşturan ve 1000 yılda ilmek ilmek dokunan Anadolu değerlerini hissedebilirler.
Bunların yurt dışı için İngilizce yayın yapan bir gazeteleri kendi halkını dışarıya İşid’ci diye gammazlamaya çalıştıklarını da biliyoruz. Burada yazan sözde yazarlardan biri 17/25 Aralık girişimlerinden sonra Cumhurbaşkanı için Fas’a kaçtı yalanı tutmayınca bu sefer Erdoğan taraftarları havalimanında Allahu Ekber diyerek İşid’cilerin kullandığı Cihad kelimesini tekrar edip durdular diyecek kadar aşağılık derecesine düştüler. Hangisine kızalım hangisine ne diyelim o kadar aşağılık olmuşlardı ki. Allahu Ekber sözü bir Müslüman için günde birkaç kez kullandığı bir kelime değil mi? Ya da Cihad kelimesi bu mübarek dinin en kutsal kavramlarından biri değil mi? Ama bu hainlerin amacı İslam filan değil. Amaç Erdoğan’ı ve Türk halkını İşid’e destek veriyor yalanı ile suçlayıp uluslararası mahkemede suçlu pozisyonuna getirmek. Sonrada tabii ki üst akıl abileri vasıtasıyla ülkeyi yönetmek ele geçirmek. Bunların işleri güçleri hep bu idi devleti ele geçirmek. Hayr hasenat, eğitim işleri sadece ve sadece bir görüntü bir kamuflajdan ibaret imiş. Bir İslami cemaat düşünün ki Allahu Ekber sözünden ve Cihad kelimesinden nefret etsin. Ama çok görmemek lazım çünkü bunlar dinler arası diyalog için hıristiyan dostlarını incitmemek için ezandan Peygamberimizin Aziz ve Mübarek ismini çıkarmadılar mı? Ve yine bir sözde İslami cemaat düşünün ki dostları hep İslam karşıtları hatta nefret edenler, düşmanları ve nefret ettikleri veya hoşgörü göstermedikleri İslami kesimler olsun…