Başkanlık tartışmaları son birkaç yıldır ve özellikle de son birkaç aydır ete kemiğe bürünmeye başladı. Özellikle de Ak Partinin başkanlık k

Başkanlık tartışmaları son birkaç yıldır ve özellikle de son birkaç aydır ete kemiğe bürünmeye başladı. Özellikle de Ak Partinin başkanlık konusunda ve diğer bölgesel gelişmeler konusunda MHP ile yakınlaşma görüntüsü aslında Amerika da olduğu gibi ikili bir yapıya doğru gittiğimizin bir işareti olabilir. Dahası geçtiğimiz Pazar günü CHP ile Hdp’ nin ortak miting yapması ve o mitindeki slogan ve fotoğraflarda orada da bir anlaşmaya doğru gidildiğinin göstergesi olmakla birlikte bunun aslında var olan gizli ittifakın gün yüzüne çıkması olarak da yorumlanması söz konusudur. Cumhuriyetin kurulması ile ulusçu bir ideoloji benimseyen Türk devlet yapısı son zamanlarda, ciddi biçimde sorgulanır daha doğrusu toplu durum bunu sorgulatmaya itmiştir. Zira yıllarca ulusçu bir ideoloji ile Kürtleri özellikle baskılamaya çalışan sistem, ki bunu kurucu parti olarak CHP de görmek çok mümkündür; bunun en bariz göstergesidir. Çünkü anlaşılmıştır ki artık ulusçu bir ideoloji ile değil dünya görüşü çerçevesinde bir yapılanmaya doğru dünya düzeni evrilmektedir.
Sonuç olarak bir tarafta Ak Parti ve MHP dayanışması ile diğer tarafta CHP-HDP dayanışması. Yani bir tarafta Medeniyetçi – Milliyetçi – Muhafazakâr bakış açısı diğer tarafta ise kabaca sol ideoloji diyebileceğimiz bir yapı. Yani bir nevi Amerika’da ki demokratlar ve cumhuriyetçiler gibi ikili bir yapı. Fakat burada Ak Parti ve MHP ittifakının karşısında CHP – Hdp ittifakı ne kadar güçlü olabilir ya da ne kadar gerçekçi bir ittifak. Bunun tabi ki Ak Parti ve MHP ittifakı içinde sormak mümkün. Fakat burada asıl sorun CHP – Hdp ittifakında yatmaktadır. Zira içinde oldukça farklı fraksiyonlar barındırmaktadır bu yapı. Mesela CHP Cumhuriyetin kurucu partisi olarak nasıl Kürt ulusçuluğu yapan bir parti ile bir araya gelecek. Türk ulusçuları bunu nasıl kabul edecekler. Mesela Atatürk posterleri ile apo posterleri yan yana gelmeye başladı, bu ne kadar kabul edilebilir bir durumdur. Yine CHP içinde Alevi kökenli vatandaşların yoğun olduğu ve etkili olduğu herkesin malumu bununla birlikte Cumhuriyet ideolojisinin Alevilere bakışı ve de ilk yıllarda Alevilere yönelik tutumu da malum, dolaysıyla bu yapı ne kadar ayakta kalabilir soruları çok şüphe ve merak uyandıran sorular olarak önümüzde durmaktadır.
Gelelim Sayın Cumhurbaşkanı’nın Özbekistan gezisine ve burada verilen fotoğrafa. Özbekistan, Türk Düşünce ve Bilim aklının en önemli coğrafyasıdır. Özellikle de Semerkant bu noktada çok ama çok önemli bir şehirdir. Davutoğlu’nun son kitabi “Medeniyetler ve Şehirler” kitabında da vurguladığı gibi bazı şehirler medeniyet kurar bazı şehirler ise medeniyet tarafından kurulurlar. İstanbul ve Semerkant bu anlamda medeniyet kuran şehirlerdir. Eğer bu anlamı göz önüne alınırsa yeni bir medeniyet inşası olmasa bile yeni bir ruha ihtiyaç olduğu kesindir. Bu anlamda da Semerkant’ta İmam Buhari’nin ve İmam Maturidi’nin türbelerinin ziyaretleri hem bu arayışa bir cevap hem de İslam Dünyasında İran’ın mezhepçi çıkışlarına bir cevaptır. Zira medeniyet tarihçisi Tonynbee bir makalesinde batı dünyasına asıl tehlikenin güney kuşağı İslam’ından değil Kuzey kuşağı İslam’ından olduğunu yazmıştır. Kuzey İslam’ı dediği işte bu İslam dünyasının ana omurgasını oluşturan, Sünni- Hanefi- Maturidi omurgadır ki; bugün çökertilmek istenen omurga işte bu omurgadır. Şimdi iç siyasetteki pozisyon almaları, kim kiminle nasıl ve ne için ittifak yapıyor ve bunların dış dünyadaki arka çıkanları kimdir sorularına birazda bu pencereden bakarak cevap aramak gerekiyor.