Bir sitede yaşananlar, bazen bir ülkenin hukuk aynasıdır. Belgeler var. Islak imzalı tutanaklar, tanık beyanları, hatta itiraflar var. Ama kimse konuşmuyor. WhatsApp grubunda herkes kahraman ama iş ciddi sorumluluk almaya gelince ortalık bomboş. Böyle anlarda adalet, suskunluğun gölgesine düşer. Sessizlik büyür, vicdanlar körelir, hukuk geri çekilir.

Denetleme kurulu başkanı olarak görev yaptığım dönemde önüme gelen belgeler ve itiraflarla 2025 yılı başında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundum. Çünkü suçu bilip susmak da suçtur.

Türk Ceza Kanunu 278. madde çok net:

“İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

TCK 279. madde ise daha da serttir:

“Kamu görevlisi, görevi sırasında öğrendiği suçu yetkili makamlara bildirmezse, daha ağır ceza alır.”

Ancak ne yazık ki aynı belgeleri bana ulaştıran bazı kişiler, daha sonra bu davanın açılmasını engellemeye çalıştı. Rant, komşuluk hukukunun ve vicdanın önüne geçti. Temsilciler kurulu kararı olmadan açılan dava ise “yetki aşımı” gerekçesiyle geçersiz sayıldı. Oysa mesele yetki değil, ortada duran hakikatti.

Ama iş burada da bitmedi.

Site sakinlerine, genel kurul kararı olmadan milyonlarca liralık borç çıkarıldı. Tepki gösteren maliklere ise icra tehdidi yapıldı. Yani hem hukuksuzca borçlandırıldılar, hem de susturulmak istendiler. Hangi hukuk sistemi bunu kabul eder?

İş yine bana düştü.

Savcılığa sunduğum belgelerle açılan tahkikat yaklaşık beş aydır sürüyor. Dosyada gizlilik kararı yok. Sürecin şeffaf ve adil biçimde yürütülmesini bekliyorum. Ayrıca, genel kurul kararı olmadan yapılan borçlandırmalar için de dava açtım. Çünkü artık susmak, sadece haksızlığa ortak olmak değil, haksızlığı meşrulaştırmak anlamına geliyor.

Dava açtıktan sonra, temsilciler kurulu kararında imzası bulunan bir temsilci tarafıma ulaşarak mahkeme sürecinde kullanılmak üzere bazı belgeleri teslim etti ve tanık olarak ifade vermek istediğini belirtti. Hukuki sorumluluk kabul edemeyeceğini açıkça ifade eden bu kişi, müşteki olunmadığı zaman şüpheli olunabileceğinin farkına vardığını ve sitede yönetimsel zafiyetlerin devam ettiğini, denetimi zayıflatan bir ortamın oluştuğunu vurguladı. Bu iyi niyetli yaklaşımı hem savcılık makamıyla paylaştım hem de sulh hukuk mahkemesinde görülmekte olan dava dosyasına yazılı olarak sundum.

Bu noktada Kat Mülkiyeti Kanunu 37. madde devreye girer:

“Kat maliklerine herhangi bir borç ancak kat malikleri kurulunun kararıyla yüklenebilir.”

Bu maddeye aykırı her işlem, yok hükmündedir. Açık, net, tartışmasız.

Komşuluk sadece merhaba demek değildir. Gerektiğinde haksızlığa karşı birlikte durabilmektir. Herkesin sustuğu yerde bir kişi konuşuyorsa, o ses yalnızca kendi hakkını değil, herkesin hakkını savunuyordur.

“Bir toplumda adalet yoksa, orada ne hak kalır ne huzur.”

Adaleti geciktirenler, gün gelir adaletsizlik yapanlarla birlikte hesap verir.