Mustela'dan Atopik Ciltlere Özel Neme Doyuran Stelatopia Serisi

1950 yılından beri bebek ve anne sağlığını önceliklendiren Mustela, narin ciltli bebeklerin en yakın dostu olma görevini en iyi şekilde sürdürüyor. Mustela, doğal kökenli aktif bileşenleri ve uzmanlığı sayesinde hem anneler hem de bebekleri için iyisi olmaya devam ediyor.

Değişen hava koşulları bebeklerin cilt bakım ihtiyaçlarında değişiklikler meydana getirebilir. Özellikle kış mevsiminde kuru ve soğuk hava etkisiyle beraber cilt kurumaya daha meyillidir. Bu durum atopik cilde sahip bebek ve çocuklarda cilt sorunlarına yol açabilir. Mustela, değişen hava koşullarına karşı nemlendirme etkisi sağlayan bakım ve temizlenme ürünlerini bebeğinizin bu dönemdeki cilt sağlığını göz önüne alarak hazırladı.

Yaşam alanlarımız bizi ve çocuklarımızı ne kadar mutlu ediyor?

Günümüzde yaşam alanlarının mutluluğa etkisi, özellikle çocukların mutluluğuna etkisi belirgin şekilde hissedilmekte ve tüm planlamalarımızı ve tasarımı etkilemektedir. “Geçmişte çocuklarımızın oyun alanları sokaklarken günümüzde bu alanlar evlerin, sitelerin bahçeleri ve okulların içi olarak değişti.

Çocukluk dönemi her bireyin gelecekteki karakterinin şekillenmesinde çok önemlidir ve günümüz çocuklarını en fazla yaşadıkları alanlar etkiliyor. Konuyla ilgili konuşan Mimar Yusuf İzzettin Aydın şunları söyledi;
“İnsanların yaşama alanlarına günümüzde sosyal ve ekonomik statülere göre konut, recidence, villa, köşk, konak, ev, yalı gibi isimler veriyoruz. Biz Huma yapı olarak yaşam alanlarımızı planlarken ailelerin ve özellikle çocukların mutluluklarını arttıracak tasarımlar yapmaya çalışıyoruz.
Yaşam alanlarımız çağlar boyu kültürümüz, geleneklerimiz, çevre şartları, İklim şartları vb. unsurlara göre oluşmuştur. Mardin’de kalın taş duvarlar arkasında oluşturulan yaşam alanları Karadeniz’de yerini taş duvarlar üzerinde yükselen ahşap yapılara bırakmıştır. Eski İstanbul konutlarından oluşturulan kışlık odalar daha korunaklı ve alçak tavanlıdır. Mekanlarda yaşayan insanların inanç değeri, onların yaşam alanlarının sınırlarını belirlemektedir.
Aileler günümüzde şehirleşmenin ve pek çok farklı etmenden dolayı küçülmüş, konutlar da kullanılan mobilyalar, aletlerin teknoloji ile ilişkisi ve gelecekteki karakterinin geliştiği en önemli yılların olduğu çocukluk döneminin mimariyle ilişkisi gibi başlıklarla tasarlanmaya başlanmıştır.
Mimari, insanın psişesini de derinden etkiler. Bu arada çocukluk dönemi her bireyin gelecekteki karakterinin şekillenmesinde çok önemlidir ve onu en çok o dönem içinde yaşam alanları etkiler.
Ancak çocukların gelecekte yaratıcı bireyler olmaları için yetiştikleri mekanlar, genellikle onların güncel ihtiyaçları ve spor alanları düşünülmeden tasarlanmaktadır. Bu nedenle çocukların yaşam alanlarını değerlendirmeye katarak oluşturulan mimari tasarımlar, çocuğun ve dolayısıyla her toplumun tüm bireylerinin geleceğinin şekillenmesinde büyük bir etki yaratabilir.
çocukların yaratıcılığı ve kişiliği bu alanların canlılığının ve yaşam alanlarının etkisi altında şekillenecektir.
Huzur ve üretkenlik, yaşam alanları için mimari tasarımın temeli olabilir ve çocukların memnuniyet duygusunu artırabilir.
Bu çalışma, betimsel-analitik yöntemle çocuklarla ilgili oyun odaları, eğitim odaları ve dinlenme alanını içeren başarılı tasarım ile ilgili çocukların yaratıcı duygularını uyarmak ve güçlendirmek için bazı kriterler ve çözümler bulmaya çalışılmalıdır.
Biz Huma yapı olarak tasarladğımız projelerde özellikle çocukların yaşam alanlarında yapmaya çalıştığımız tasarımlarla onların güncel ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışmaktayız.
Aslında biz bugün yaptığımız tasarımlarla çocuklarımızı geleceğe hazırlamaya çalışmaktayız.
Tasarımları artık sadece mimari olarak değil sosyolojik olarakt da düşünmek ve ona göre hareket etmeliyiz.
Yeni yaşam alanlarında kay kay pistleri, tırmanma kuleleri, macera parkları, sanal gerçeklik alanları ,fitness alanları, gibi günümüz çocuklarının ilgisini çekebilecek alanlar oluşturmalıyız.”

Ünlü Astrolog Hande Kazanova Tepe Nautilus’ta

Yeni yıla sayılı günler kala Tepe Nautilus, ünlü astrolog Hande Kazanova’yı ağırlıyor. 2022 yılı nasıl geçecek, burçlara neler getirecek? Tüm burçların iş, para, aşk durumuna dair astrolojik yorumlarıyla Hande Kazanova, 12 Aralık’ta Tepe Nautilus ziyaretçilerini bekliyor.

Mucize bileşen Shea, L’Occitane ile ciltteki etkisini yükseltiyor!

L’Occitane, yağ asitleri zengini, belki de cilt için dünyanın en mucizevi botanik içeriği sayılabilecek Shea serisini yeniledi. “Temiz içerik” mottosuyla doğal kaynaklı içerik oranını yüzde 95’e çıkardı.

Özellikle Omega-3 ve Omega-6 bakımından zengin olan Shea yağının oranı el kreminde yüzde 96’ya, Rich Face Cream, Shea Ultra Rich Body Cream, Shea Body Scrub ve Shea Ultra

Light Body Cream de yüzde 95’e çıkarıldı.

OBEZİTE TEDAVİSİNDE BİTKİSEL İLAÇLARA DİKKAT!

Vücutta yağ oranının artmasıyla birlikte gelişen obezite hastalığı başka birçok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor. Bu nedenle kompleks bir hastalık olan obezitenin tedavisi, tanı konulmasından itibaren uzun süreli bir takip süreci gerektiriyor. Konu ile ilgili detaylı bilgiler veren Türkiye Obezite Araştırma Derneği (TOAD) Başkan Yardımcısı ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilek Yazıcı, obezitede kullanılan tedavi yöntemlerini sıraladı ve önemli uyarılarda bulundu.

Obezite hastalığının tanısı, Vücut Kütle İndeksi (VKİ) hesaplaması denilen global olarak kullanılan bir yöntem ile konuluyor. Prof. Dr. Dilek Yazıcı, VKİ’nin, kişinin kilosunun, boyunun metre cinsinden karesine bölünerek hesaplandığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: 

“VKİ sonucunun 25'e kadar olması kişinin normal kiloda olduğu anlamına gelirken, 25-30 arasında olması fazla kilolu olduğunu gösteriyor. VKİ’nin 30 ve üzeri olması durumunda ise obezite tanısını koyuyoruz.”

VKİ’nin dışında bel çevresi ölçümünün de vücuttaki yağ miktarını ölçmek açısından önemli bir gösterge olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yazıcı, Türkiye için kadınlarda 90 cm, erkeklerde ise 100 cm’nin üzerinde olması durumunda obezite tanısının koyulabildiğini belirtti. 

Türkiye'nin 10 Başarılı Gencine Ödül 

JCI “Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği”nin 1981 yılından bu yana düzenlediği Ten Outstanding Young Persons of the World programının Türkiye ayağı olan 27. TOYP: Türkiye’nin On Başarılı Genci programının birincileri açıklandı. Üstün Patent Kurucusu, Marka ve Patent Uzmanı Özlem Arslan Kart, 27. TOYP Türkiye - Türkiye'nin 10 Başarılı Genci'ni değerlendiren jüri üyeleri arasında yer aldı. Kişisel Başarı jürisi olan Kart, başarının bir sonuç değil yolculuk olduğunu belirterek, ödüle hak kazananları tebrik etti. Türkiye’nin 10 Başarılı Genci ödülüne Selin Gören, Cihan Buğdaycı, Dr. Fırat Güder, Merve Yavuzdemir, Dr. Saliha Durmuş, Kerem Deveci, Dr. Zeliha Kılıç, Doç. Dr. İsmail Öçsoy, Kadir Yağız Çetin ve Sezer Ortadağ layık görüldü. Olimpiyat Şampiyonu milli okçu Mete Gazoz’a da Türkiye Senato Özel Ödülü takdim edildi.

Yeni yılda Sinoz'dan ışıltılı hediye...

Yeni yılda;Sinoz24K Altın Yüz Bakım Serumu ve Sinoz24K Altın Göz Çevresi Bakım Serumu'ndan oluşan, Sinoz 2'li set ile kendinize ve sevdiklerinize "bakım" hediye edin.

Sinoz 2’li Altın Serum Seti’ni kullananlar yüz ve göz çevrelerindeki fark edilir değişimden çok memnun olduklarını belirtiyor.Çünkü bu özel set, kolajen, hyalüronikasit ve altından oluşan mucizevi bileşimiyle yüz ile göz çevresi bakımı için ideal. Siz de yeni yılda yapılacaklar listesinin başına, "Kendine İyi Bak" mottosunu alarak, hem kendinizi hem de sevdiklerinizi Sinoz'un Altın Parçacıklı bu özel ürünleri ile şımartabilirsiniz.

PANDEMİNİN PSİKOLOJİK ETKİLERİNİ GÖRMEZDEN GELMEYİN!

‘Pandemi’; küresel bazda yaşanan, tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilen salgın bir hastalık ve oldukça stres yüklü bir süreç ile tanımlanmaktadır. Pandeminin bedensel sağlık üzerindeki olumsuz etkileri sıklıkla dile getirilirken, psikolojik etkileri çoğu zaman geri planda kalır. Oysa salgınların bedensel etkileri kadar, salgın sırasında ortaya çıkan psikolojik semptomlar da büyük olumsuzluklar yaratabilir. Batıgöz Sağlık Grubu’nun Balçova Cerrahi Tıp Merkezi’nde Uzman Klinik Psikolog olarak görev yapan Eda Deligöz, pandeminin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini derledi.

Bireylerin evden çıkmasını engelleyerek onları sosyal izolasyona sokan ve sosyal etkileşimden mahrum kalmalarına neden olan pandemi süreci, insanların yalnızlık duygularını tetikleyerek sosyal desteğe başvurmalarını zorlaştırabilir. Pandeminin depresif bir duygu durumunu beraberinde getirebileceğinin altını çizen Batıgöz Sağlık Grubu’nun Balçova Cerrahi Tıp Merkezi’nde görev yapan Uzman Klinik Psikolog Eda Deligöz, “Pandemi süreci sebebiyle engellenmişlik duygu durumu yaşayan bireyler, kendilerini normalde olduğundan daha agresif tepkiler verirken bulabilir ve sınırlı olan sosyal ilişkilerde bozulmaya yol açabilecek bir sonuç ile karşılaşabilirler. Pandemi dönemi alınan önlemler ve sağlık üzerinde barındırdığı tehditler, kaygılar açısından oldukça stresli bir yaşantıyı gündeme getirmektedir. Özellikle daha öncesinde pandemi sürecini deneyimlememiş olan bireylerde, sanki hayata sıfırdan başlıyor gibi kaygılı hatta ürkek hissetmek gibi umutsuzluk içeren duygu karmaşaları görülmektedir.” dedi.