Kıbrıs konusunda kaleme aldığım ve çeşitli gazetelerde ve internet sitelerinde yer alan yazılarımda Kıbrıs adasının önemi hakkında şu vurgulamaları yapmıştım:

● “Kıbrıs adası hem bölgesel hem küresel güçler arasındaki siyasî ve askerî dengeyi etkileyen stratejik bir konuma sahiptir. Bu konumuyla da tarihte sürekli olarak güçler arası rekabete ve çatışmaya konu ve sahne olmuştur.”

● “Orta Doğu’yu, yani petrol kaynaklarını ve Doğu Akdeniz’i, Süveyş kanalını, karşılıklı olarak kuzey – güney, doğu – batı istikametindeki sivil ve askerî deniz taşımacılığını kontrol altında tutma imkânını bahşetmektedir. Orta Doğu bölgesine yapılabilecek bir askerî harekât için çok elverişli bir üs niteliği taşımaktadır.”

● “Kısacası Ada, Jeopolitik ve jeostratejik bakımdan müstesna niteliklere sahiptir.”

● “Ada, ABD’nin ve İngiltere’nin, gerektiğinde Kıbrıs’taki Egemen İngiliz Üslerinden İsrail’in imdadına yetişebilmeleri için fevkalâde elverişli konumdadır.”

● “Son 25 yıl içinde Kıbrıs’taki Egemen İngiliz üslerinden havalanan uçaklarla Libya, Irak ve Suriye’de çeşitli hedeflerin vurulduğunu da biliyoruz.”

● “1960 Andlaşmaları ile İngiltere’ye  Ada’da iki askerî üs verilmiştir. Bu üsler İngiltere’nin egemen topraklarıdır. İngiltere AB’ne katılırken Kıbrıs’taki bu iki üssünü AB’nin yetki alanının dışında bırakmıştır. ANNAN Plânı’nın ortaya çıkmasında rol oynamış bulunan ve kendisini Rumlardan yana tutumlarıyla yakından tanıdığımız İngiliz David Hannay, yayınladığı kitabında  “bu üslerin muhafazasının, 1960’dan sonra İngiltere’nin Kıbrıs’a olan yakın ve doğrudan ilgisinin devamının sebebini ve Kıbrıs sorunu hakkındaki politikasının temel amacını oluşturduğunu” yazmıştır.”

● “En son olarak ANNAN Plânı dahil, oluşturulmuş olan bütün çözüm plânlarına İngiltere’nin şekil vermesi veya vermeğe teşebbüs etmiş olmasının ve BMGK’de Kıbrıs hakkındaki karar tasarılarının yazarlığını İngiltere’nin yapmasının nedeni budur.”

● “BMGS tarafından ortaya konulmuş bulunan çözüm plânlarında, Ada’nın belirli şartlarla askersizleştirilmesinin de öngörülmüş olunmasına rağmen, Ada’daki İngiliz üslerine hiçbir şekilde dokunulmamıştır.”

● “Değerlendirmelerimizde, “Büyük Britanya Adası’na 3000 km mesafedeki Kıbrıs Adası İngiltere için önem taşırsa, Anadolu Yarımadası’nın güney sahillerine 70 km uzaklıktaki Kıbrıs Adası Türkiye için önem taşımaz mı?” sorusunun da sorulması gerekir.”

Bu sebeplerledir ki, BM’nin gündemindeki en eski üç konudan (diğerleri, Orta Doğu’daki Durum, Filistin Sorunu ve Keşmir) biri olan Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü için sürdürülen diplomaside, doğrudan ilgili KKTC, GKRY, Türkiye, Yunanistan dışında çeşitli dış aktörler ve faktörler de aktif biçimde devreye girmektedir. İngiltere 1960 Antlaşmalarına göre “garantör” devlet sıfatıyla doğrudan ilgili aktör sayılmaktadır.

Diplomasi çerçevesinde maalesef dış aktörler Ada’daki iki tarafın içişlerine de müdahale etmekten geri durmamaktadır.

Bunun bariz örneklerinden biri de Annan Plânı döneminde KKTC’ne ABD’nin yaptığı dış müdahaledir. Bu müdahale ABD’nin kendi kaynaklarında yazılıdır.

Kıbrıs konusunda “Kıbrıs: BM Müzakerelerinin Durumu ve İlgili Konular” (Cyprus: Status of U.N. Negotiations) başlığı altında ABD Kongresi’ne sunulan yıllık raporda (2006) şu bilgi yer almaktadır:

“14 Şubat 2001'de Dışişleri Bakanı Colin Powell, Yönetim’in ‘devam eden BM çabalarını tamamen desteklediğini’ beyan etmiştir. Yönetim Annan çözüm plânını savunmuştur. Kıbrıs Özel Koordinatörü (ABD) Thomas Weston, çözüm şansını arttırmak için (KKTC’deki) Aralık 2003 seçimlerinden önce Kıbrıs Türk siyasi muhalefetine açıkça yardım etmiştir…”

[On February 14, 2001, Secretary of State Colin Powell affirmed that the Administration “fully supports the ongoing U.N. efforts.” The Administration championed the Annan settlement Plan. Special Cyprus Coordinator Thomas Weston openly aided the Turkish Cypriot political opposition before the December 2003 elections to increase the chances of a settlement.]

https://everycrsreport.com/files/20060627_RL33497_078d4b1b0f4f8a7b266597be817a9d6f921e88ed.pdf

KKTC’deki Aralık 2003 seçimlerinden sonra o dönemde muhalefette olan M. Ali Talât Başbakan olmuş; 2005’te de KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın yerine Talât Cumhurbaşkanı seçilmiştir.

KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı Sn Talât’a yönelik bir iddiada bulunma niyetim yoktur. ABD kaynaklarında halen internette yer alan bir rapordaki ifadeyi, dış güçlerin müdahalelerine somut bir örnek olarak zikretmek istedim (başkaca aktörler de müdahalede bulunuyor olabilir).

Kıbrıs uyuşmazlığının çözümüne yönelik diplomasinin yeniden canlanmasının beklendiği bir dönemde dış aktörlerin diplomasinin çeşitli vasıtalarını kullanırken tarafların iç siyaset dengelerini etkileyebilecek açık ve kapalı müdahalelerde de bulunma ihtimali yok değildir.