Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) milyonları ilgilendiren düzenlemeye son nokta koyuldu.

Alınan kararla birlikte,  EYT'de yaş sınırı kalktı, milyonların emeklilik hayali gerçeğe dönüştü.

EYT'nin  bu şekilde açıklanması hiç şüphesiz belli bir kesimi memnun etse de farklı bir açıdan bakıldığında getireceği ekonomik yük oldukça ağır olacak.

Hali hazırda 14 milyon emekli vatandaşımız bulunmakta. En az 2 milyon vatandaşımız daha eklenecek etti mi sana 16 milyon! Bir de her sene 50 bin vatandaşımız daha emekliliğe hak kazanıyor ve rakamlar gitgide büyüyor. Hal böyle olunca devletin üzerindeki maaş yükü artıyor ve bu tablo bizleri hayat pahalılığıyla karşı karşıya getiriyor. 40 ve 50 yaş bandındaki insanların emekli olması bir sıkıntıyı daha beraberinde getiriyor. Nitelikli iş gücü!

Şimdi bir de işveren açısından bakalım, aklınıza gelen her yeri şöyle bir düşünün, istihdam edilen personelin en kalifiyeli veya en bilgili yaş grubunun 40 ve 50 yaş arasında olduğunu göreceksiniz. Sanayideki ustasından tutun da, bankada çalışan personeline kadar bu yaş grubu bilgi ve tecrübesiyle işverenlerin en değer verdiği işçi hükmündeydiler. Şimdi bu yaş grubunun büyük bir çoğunluğu emekliliğe hak kazandı ve büyük bir nitelikli iş gücü açığı oluşacak.

Tabii insanların bu gelire ihtiyacı var.

Bir kısım insan emekli olunca yine çalışmaya devam edecek. Bu durum da işverenlerin içini az da olsa rahatlatacaktır.

Gelelim asıl konumuza.

Bugün başka pencereden bakıyoruz.

Sosyal medya.

Tatlı su balıkları.

Kaynıyor.

EYT'lilere taş atıyorlar.

Laf atıyorlar.

Özetle şu.

Emekli olunca namaza başlayacaktınız.

EYT ile emekli olanlar, camide yerleriniz hazır.

Sizi bekliyoruz.

Normal insanın ölçüleri belli.

İnsanlara insanların soracağı sorular sorar.

Allah'ın soracağı sorular belli.

Günü vakti gelince hak sorar.

Ki bunu bizim sormamız bi nevi kibirdir.

Hani, ben namazımı kılıyorum cennet garanti. Altta yatan bu.

Allah bilir orasını.

Son nefese kadar çok zaman var.

Kim ne olacak? Nasıl ölecek? Hak bilir.

Kimse kendini münker-nekir yerine koymasın.

İşin başka boyutu.

Sen huzura huzurlu çıkamamışsın. Huzura eşinle çıkamamışsın.

Çocuklarınla-torunlarınla çıkamamışsın. Konu komşu ile çıkamamışsın.

Zaten böyle çıkabilsen, senin boş dediğin camilerde yer kalmaz.

Tutturmuşsunuz, EYT'lileri camiye bekliyormuşsunuz.

Normali de öyle mi olur?

Bir mesaj atarsın, bir telefon edersin, ziyaret edersin.

Hayırlı olsun kardeşim der, hâl hatır sorarsın. Sohbet edersin.

Olması gereken budur.

Nihayetinde, insanların inancı kendini bağlar.

Müslümanın görevi tebliğ.

İnsanlara laf sokarak, en basit tabiriyle itiştirerek tebliğ yapamazsınız.