Siz hiç kuzu postuna bürün​​​​​​​müş çakallarla karşılaştınız mı? Çakal düşmanların yapmacık dostlukları...

Gizlenmeye çalıştıkları o postun altında döndürdükleri oyunlar ile koca bir hayatı tüketen insanların tek eğlencesidir o fırıldaklar. Oysaki dostluk; dillere pelesenk olamayacak kadar elit ve özel bir kavramdır. Yazılış biçimi basit olsa da içerdiği anlam oldukça derindir.  Bu da demek oluyor ki hakkını veremeyip, arkasında duramayacağı sözlerinin davranışlarının  gölgesinde kalan insanların harcı değildir, dostluk kavramı.  Bu terimi kullanan insanların dostluğun ne anlama geldiğinin bilincinde olması gerekir... Ama ne yazık ki bu değerli ve ulaşılması zor kelime bazen,  “Laf olsun torba dolsun,” diye çıkıveriyor insanların ağzından. Sense tüm şeffaflığınla inanıyorsun karşındakine... Çünkü onun kuzu postuna bürünmüş bir çakal olduğunu bilmiyorsun henüz. Saflığın gözünü açmanı engelliyor. Taaki çakal, kuzuluğundan fire verene kadar. Birinden kurtulsan diğeri yakalıyor seni... Sonra bir diğeri... Bu hep böyle sürmüyor tabii, zamanla etrafındaki insanları tanıyor ve kimin dost kimin çakal olduğunu çözüyorsun... Zaman alması aptallığından değil, saflığından kaynaklanıyor hani... ::J Sonra da çoğu zaman yalnız kalmayı yeğliyor, kendi dostluğunu tercih ediyorsun. En zararsız, en kalitelisinden... Bu kısmı en sona bıraktım akıllarda kalsın diye:J Bakalım dostluk neymiş... Dost, güneşli zamanlardan ziyade karanlığın içinden çıkagelir. Çünkü bilir ki, güneş varken ona pek ihtiyaç yoktur... Ama ihtiyacın olduğunu hissettiği anda biraz önce bahsettiğim o karanlığın içinden çıkar ve tutuverir ellerinden. Kimseden görmediğin yakınlığı gösterir... İlk o koşar yanına... Koruyup kollar seni... Hep yanında olur. Sahte gülüşeri yoktur... Herhangi biri gibi yapmacık davranışlarda bulunmaz, içten olurlar. Koşulları ne olursa olsun zor anlarınızda size destek olmanın yolunu mutlaka bulurlar. Birlikte geçirdiğiniz anların keyifli olması adına sizinle birlikte saçma sapan konular konuşup, davranışlarda bulunmaktan çekinmezler... Maksat birlikte hoş vakit geçirip, gülmek olsun. Hakiki dost aileden biri gibidir... İyi günde olsun kötü günde olsun ihtiyaç anında başınızı omuzuna yaslamaktan çekinmezsiniz. Hatalarınızı ve fikirlerinizi sizi incitmeden eleştirirken, yanlış bulduğu konu veya durumları size tüm samimiyetiyle söyler. Eğer farklı bir yönünüz varsa bunu önemsemeden sizi siz olduğunuz için kabul eder ve bu yönünüzü koşulsuz sever. Sahip olduklarınızı asla kıskanmaz, aksine sizin adınıza mutlu olur. Yüzünüze gülüp, arkanızdan fesatlık düşünmez. Bencillikten uzak olur, sadece kendini değil sizi de düşünür. Mutlu anlarını ilk sizinle paylaşır. Dertlerinize ortak olur ve sizi hiç bıkmadan sabırla dinler. “Küsmese bari,” diye kelimeleri seçmek zorunda kalmadan onunla içinizden geldiği gibi konuşabilirsiniz. Araya uzun bir zaman dilimi girse de, tekrar kavuştuğunuzda aranızda hiçbir şeyin eksilmediğini görürsünüz. Dost dediğiniz sizi hiçbir zaman yarı yolda bırakmaz...

Evet efendim, bugünlük benden bu kadar... Gönül ister ki, güzel insanlar çıksın karşınıza... Gerçek ve keyifli  dostluklar edinin. Çakallardan uzak, kuzularla karşılaşmanız dileğiyle...

Hoşçalın, sevgiyle kalın.