“Sevgi neydi? Sevgi emekti, iyilikti, dostluktu,” (Selvi Boylum, Al Yazmalım)

Sevmekten asla kaçınmayın, çünkü sevgi insanları birbirine yakınlaştıran, hayata bağlayan en güzel en özel sahiplenme duygusudur. Gerçek sevgi, görülen değil kalbin derinliklerinde hissedilendir. Doğasında şiddeti, üzmeyi, zora sokmayı, yalanı dolanı, aldatmayı barındırmaz. Aksine, yüreğinizi tutku ve heyecanla sarıp sarmalayarak hayatınızdaki boşlukları kapatır, sizi bencillikten uzak tutar. Böylece yalnızlıkla baş etmek zorunda kalmazsınız.

Birini seviyorsan mesela; ona sevmediği bir yemeği zorla yedirmemelisin ya da ona istemediği bir filmi izlemesi konusunda ısrarcı olmamalısın ya da gitmek istediğin bir yer varsa ona engel koymamalı şart koşmamalısın... Tüm amacın onu mutlu  etmek ama senin istediklerini yapması için zorluyorsun. Unutma ki sevgi anlayıştır, ruha dokunmaktır. Özdemir Erdoğan o çok sevdiğimiz şarkısında, “Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir… Bazen küçük bir an için ömür bile verilir” derken; Can Yücel’ de, “Tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim. Sen beni hep bıraktın, bense hep arkandan ağladım” diyor dizelerinde. Eğer hayatımızda ağlayacak kimsemiz yoksa sevgiler bu denli coşkulu yaşanmıyor, belki de hiç uğramıyor hayatımıza… Ama tabii ki de sevgi sadece çiftler arasında yaşanan bir duygu bağı değildir. Çünkü sevginin sınırı yoktur. Çiçeğe konan kelebeği seversin, papatyaları seversin, kuşları, kedileri, köpekleri, denizi, gökyüzünün maviliğini, çocukları, yaşlıları, hayatına dokunan insanları… Canlı cansız her şeye sevgi besleyebilirsin, Yeter ki yüreğinde sevgi tohumları biriktir. Hayat beklemez, geç kalma sevgiye.

Kalp gözümüz açıksa ve orada gerçek sevgi barındırıyorsak, huzurun yolu da sevgiden geçer, samimiyet ile işlenmiş dostluğunda… Sevgi mutluluğu davet eder gönül kapısından içeri, mutlulukta huzuru… Huzurun kapısı ise herkese açıktır.

Yolu sevgiden geçen herkese selâm olsun...