“Takdir ediliyorsan değil, taklit ediliyorsan başarmışsın demektir” demiş Albert Einstein. Bence de öyle.

Birini taklit etmek onun giyim tarzını, makyajını, saç stilini, konuşma tarzını, kurduğu cümleleri, yaptığı her işi kendine biçmeye başlaması aslında tamamen psikolojik bir rahatsızlıktır. Özgüven eksikliği sebebiyle bu rahatsızlığa sahip kişiler başka karakterlerin davranışlarını benimseyip kendilerini rahatlatmak için onlar gibi olma çabasına girerler. Mesleğim gereği çevremi gözlemlediğimde böyle insanların olduğunu fark edip yazmak istedim, açıkçası. Aslında bu durumu bende yaşamadım değil hani. Fakat, hoşuma gitti mi? Hayır. Bir insan taklit edilmekten gurur mu duymalı, rahatsızlık mı hissetmeli bilmiyorum ama zannediyorum ki ben rahatsızlık duyuyorum. Çünkü, bu özenti meselesi bazen sıkıntılı haller doğurabiliyor. Kendi güvenini oluşturamamış kişilerin kendi potansiyellerini ortaya çıkarmaktan çekindiklerini düşünüyorum. Bu yüzdende sürekli üzerlerinde emanet elbiseyle dolaşıyor, kendi özlerini içlerinde saklıyorlar. Herkes bir matematikçi, bir piyanist, bir basketçi, müzisyen, yazar, eğitim koçu vs. olamaz. Herkesin sahip olduğu meziyet farklıdır. Ben mesela, yazar, köşe yazarı ve söz yazarıyım ama bir öğrenciye matematik dersi veremem. Neden? Çünkü, edebiyat bölümü mezunuyum. 

Kendine güvenmeyen insanlar içlerinde genellikle negatif duygular barındırır.  Bu yüzden başkasının gülümsemesini gördüklerinde, “Ben gülemiyorum, o da gülmesin”, başarılı işlere imza attığına tanık olduklarında, “Ben niye başaramıyorum. O da başarılı olmasın”, “Ben çalışmıyorum, o da çalışmasın” gibi içsel tepkiler verebilir veya karşısındaki insanı gıcık edecek davranışlar sergileyebilirler. Aslında her insan kendisini analiz etmeli ve hangi durumların kendisinde hangi duyguyu uyandırdığının farkına varmalıdır. Analiz, kişinin kendisini tanımasında önemli bir role sahiptir. Çünkü bu psikolojik rahatsızlık seviye atladığında hasetlik sebebiyle duygular kontrolden çıkar ve buna bağlı olarak istenmeyen sonuçlar doğabilir. 

Şu hayatın içinde kendine yer edinebilmek, seni içine koydukları resimle uyum sağlayabilmek için çok fazla çabalayıp, şekilden şekle girmeye gerek yok. Şunu bilmelisin ki içinde gerçek benliğinin yansıması var. Reel olmak, resmin içindeki asıl görüntünü bulmakla mümkün. Uzun lafın kısası başkasını kendinize kopyala yapıştır yapmaktan vazgeçin. Emanet elbiseleri atın üzerinizden. Kendiniz olun, başarılı olun ve mutlu yaşayın.