Süper Lig'in 22. haftasında Fenerbahçe, Çaykur Rizespor karşısında klasikleşen bir maç senaryosu yaşadı.

2-0 geriye düştü, ilk yarıda varlık gösteremedi, ikinci yarıda vites artırdı ve 3-2 kazanarak zirve yarışında puan farkını korudu. Bu geri dönüş, sevinç kadar düşündürücü detaylar da barındırıyor.

Her maç aynı döngüyü izler gibi hissediyorum. Fenerbahçe, maça tutuk başladı, rakibine geniş alanlar tanıdı ve ilk yarıda neredeyse hiç şut çekemedi. Takımın temposuzluğu, pas hataları ve savunmadaki kopukluklar, Rizespor’un planını kolayca sahaya yansıtmasına neden oldu. Skriniar ve Diego Carlos’un erken transfer edilmesi büyük şanstı, ikisinin de doğrudan ilk 11’de sahaya sürülmesi ise heyecanı artırdı. Ancak defansın uzun toplarla oyun kurma çabası hem isabetsizdi hem de takımın hücuma çıkmasını zorlaştırdı.

Bireysel performanslar ve sistemdeki sorunlar

Fenerbahçe’nin oyun planında aksayan birçok nokta vardı. Oğuz ve Kostic bu maçta ciddi anlamda sırıttı. Hem hücumda hem savunmada etkisiz kalan bu ikili, takımın kanat organizasyonlarını sekteye uğrattı. Üçlü defans sistemi ise hala tartışmalı bir konu. Eleştirilse de geliştirildiği takdirde en doğru tercih olabileceğini düşünüyorum. Ancak mevcut haliyle savunma ve orta saha arasındaki bağlantının kopukluğu, takımın dengesini bozuyor.

Rizespor’un maça çok iyi hazırlandığı ortadaydı. Fenerbahçe’nin savunma zaaflarını iyi analiz etmişlerdi ve özellikle hızlı hücumlarla tehlike yarattılar. Sowe gözle görülür şekilde etkileyici bir performans sergileyerek takımına büyük katkı sağladı.

Maçın kırılma anları ve hakem kararları

İkinci yarıda alıştığımız Fenerbahçe’yi izledik. Takımın temposu arttı, rakibe baskı kuruldu ve skor lehine çevrildi. Ancak maç sadece futboluyla değil, tartışmalı anlarıyla da gündeme oturdu. Önce Rizespor 10 kişi kaldı, ardından Ghezzal küfür nedeniyle kırmızı kart gördü ve takımını 9 kişi bıraktı. Buna rağmen Rizespor’un mücadele gücünü takdir etmek gerekir.

Hakem kararları yine tartışmaların odağındaydı. Maçı izlemeyen birisi sadece olayları okuyarak "Fenerbahçe kollandı" diyebilir. Ancak sahadaki pozisyonları objektif değerlendiren herkes için verilen kararlar doğruydu. Verilmeyen goller, kırmızı kartlar ve penaltı oyun kuralları çerçevesinde alınmış isabetli kararlardı. Maçı izlemeyenlerin masa başında yaptığı yorumları ciddiye almak ise mantıklı değil.

Fenerbahçe’de dikkat çeken taktiksel açmazlar

Fenerbahçe’de asıl sorun bireysel performanslardan çok, oyuncuların sahada doğru konumlandırılmaması. Özellikle orta sahadaki boşluklar, ilerleyen haftalarda büyük sıkıntılar yaratabilir. Büyük takımlara karşı bu kadar boşluk verilirse geri dönüş şansı olmayabilir. Skriniar tek başına kendi sahasında kalırken, takımın geri kalanı orta sahayı tamamen boşaltıp hücum hattında bulunuyor. Bu, savunmada büyük riskler doğuruyor ve kontralar karşısında takımı savunmasız bırakıyor.

Öte yandan, Sebastian Szymanski’nin son haftalarda gösterdiği performans yükselişi dikkat çekici. Form grafiğini tekrar yakalaması, takımın hücum gücüne ciddi anlamda katkı sağlıyor. Ancak orta saha ve savunma arasındaki uyumsuzluk giderilmediği sürece, Fenerbahçe’nin maçları her seferinde zorluklarla dolu geçmeye devam edecek gibi görünüyor.

Fenerbahçe yine kazanmayı başardı ama hala çözmesi gereken ciddi sorunlar var. Geri dönüşler, şampiyonluk yarışında kritik olabilir ancak aynı hatalar tekrarlandığında bir noktada dönüş şansı kalmayabilir.