Birçok yazımda bazen alıntı, bazen kendi hikâyelerim ile örneklemelerde bulundum. Yazdığım hikâyelerin neredeyse hepsini umudun kanatlarına bırakar

Birçok yazımda bazen alıntı, bazen kendi hikâyelerim ile örneklemelerde bulundum. Yazdığım hikâyelerin neredeyse hepsini umudun kanatlarına bırakarak sonlandırdım. İstedik ki içimizdeki umut solmasın, solmuş ise de bir yol bulup tekrar canlansın.
Her yazımda sevgiden, dostluktan, umutlardan, sabırdan, merhamet duygusundan bahsetmeye çalıştım.
Çevremdeki bütün olumsuzluklara rağmen düşüncelerimizde umut daima var olsun istedim. Karamsarlığı bir yana bırakarak güzel düşünceleri sizlere göndermeye çalıştım.
Bizler Vatan, Bayrak, İnsan Sevgisinin ön planda tutulduğu bir dönemin çocuklarıyız. Öfke, kin ve nifak tohumlarından her zaman uzak tutulduk.
Bizler sevgiyi, dayanışmayı, tek lokmayı bölerek paylaşmayı öğrendik. Yokluklarla baş etmeyi, yaraları pansuman etmeyi, hoşgörünün ne olduğunu öğrendik.
Günümüzde insanlara en büyük acıyı yaşatanın, yine insan kaynaklı olduğunu görüyoruz.
Savaş, nefret, kin, öfkenin hiçbir doz ayarı yok. Kim olduğu ya da ne olduğunun da önemi yok. Tek gerçek var, oda kibir, bencillik ve öfke.
Bireysel çıkarlar uğruna, karşı tarafı ezme hakkını kendimizde ne zaman bulduk, yada bu hakkı bize kim tanıdı?
Bizler böyle nereye gidiyoruz?
Kimsenin kimseye güven duymadığı, herkesin birbirinden şüphelendiği, her adımın ‘ya dengem bozulursa’ endişesi ile atıldığı bir hayatta ne kadar mutlu olabiliriz.
İnsanların birbirine saygı duymadığı bir toplumda, kendi çıkarları için başkalarının haklarını gasp edenlerin hiç mi vicdanları sızlamaz.
Biz ne zaman birbirinden nefret eder hale gelmişiz. Daha dün gibi yakın tarihte birbirine kol kanat olan, komşusuna yardıma ilk koşan bizler değil miyiz?
Sokak kedisi ve köpekleri için bir tas su, bir kap yemek koyan vicdanımız, konu insan olduğunda neden bu kadar vicdansızlaşırız.
Düşene destek olacağımız yerde, bir tekme de biz vuralım zihniyeti çığ gibi büyüyor her birimizde. Yoksa biz sevgisizlik hastalığına mı yakalandık?
Anlamak zor geliyor inanın, anlatmak çok daha zor. İnsanın insana yaptığı zulüm karşısında kelimeler bile yetersiz kalıyor bazen.
Dünyanın çivisi çıktı deyimini sanırım şu an içinde bulunduğumuz durum çok güzel açıklıyor. Kıyamet alametlerinden bir tanesini de hatırlarsanız dünyada savaş ve nefretin hüküm süreceği kehanetleri yer alıyordu.
Belki de bizler o günleri yaşıyoruz.
Her zaman eski günlere duyulan özlemin nedenini şimdi daha iyi anlıyoruz.
Çünkü o zamanlarda kalan saygı, sevgi ve hoşgörüyü günümüzde ancak yazılarda rastlıyoruz.
Sonra da derin bir iç çekişte ‘ah nerede o eski günler’ demekten kendimizi alamıyoruz.
İçinde bulunduğumuz zor günlerden birlik ve bütünlük içinde çıkmamızı bütün kalbimle diliyorum.
Sevgi ile kalın.