Merhaba Bülent Bey, Leyla ile Mecnun Değil, Bülent Bey’in hikayesi ile sahnedesiniz. Üç Günlük Dünya filmi seyirciyle buluştu. Günleriniz dolu dolu geçiyor. Şu günlerde nasıl hissediyorsunuz?

Tam olarak oyuncu kompleksi yaşıyorum (gülerek). Bugün gala için Adana’dan geldim, yarın da Leyla ile Mecnun Değil oyunu için Mersin’e turneye gideceğim. Hep yollardayım. Karış karış Anadolu’yu geziyorum.

 

 Üç Günlük Dünya filmi seyirciyi güldürmeye hazırlanıyor. Siz hikayeyi çekerken nasıl bir enerjideydiniz?

Ben senaryoyu beğendim. Yönetmenimiz Caner ile tanıştıktan sonra çok iyi anlaştık. Oyuncu – yönetmen ikilisi olduk. Bu enerji çok zor yakalanır. Setin keyifli geçeceğini biliyordum.

 Whatsapp Image 2024 05 02 At 20.17.50 (1) Kopya

Biraz hayat verdiğiniz karakterden bahseder misiniz?

 Yeni bir şeyler üretmeye çalışan, toplumdaki bazı aksaklıklar ve zorluklara karşı başarılı olmak için çabalayan, güçlü bir mizahla komediye dönüşen bir karakteri oynuyorum. Çok keyifle oynadım.

 

Oyunlardan konuşalım, iki oyunla birlikte sahnede olmak kimlik karmaşasına yol açıyor mu?

 Bunu Devlet Tiyatro’sundaki kişilere sormalısınız (gülerek). 5-6 oyunda oynayan meslektaşlarım var. ben de buna benzer farklı skeç programlarından geldiğim için ayrıştırabiliyorum.

 

Bülent Beyin hikayesiyle tek kişi, 2 perde sahnedesiniz. Oyunda kendi hikayenizi mi anlatıyorsunuz?

 Ben oyunda, bir beyni oynuyorum. Bülent Bey’in beyni…  Televizyondan ve tiyatrodan tanıdığınız birçok arkadaşım da aynı bedenin, başka organlarının uzuvlarını ve hormonlarını oynuyorlar. Bir insan bedenini oynuyoruz. Başımıza bir olay geldiğinde vücudumuz neler yaşıyor? Hepsi birer toplum kişisi olarak belirlenmiş karakterler. Onların neler yaşadığıyla ilgili değişik bir oyun yapıyoruz.

 

Sahnede olmak başlı başına zorlu bir süreçken siz bir de tek kişi bir performans sahneliyorsunuz. Seyircinin kopup gittiği anlarda doğaçlamalar giriyor mu?

 Oluyor, bazen ben de kaçırıyorum.

 

Tek kişi olmak sizi daha mı özgür bir hale getiriyor yoksa daha mı korkutucu?

 Bence yorucu bir durum, ama oyunun yapısına göre değişiyor. Tiyatro daha fazla oyuncuyla yapıldığında, daha keyifli oluyor, ama tek kişilik oyunun da başka bir tatmini var. Onu da seviyorum, ama kalabalık oyunları daha çok seviyorum.

 

Siz sanatın birçok dalında aktif olan bir oyuncusunuz. Oyunculuk mu sizdeki yazarlık yeteneklerini ortaya çıkarttı yoksa sizin içinizdeki yazarlık sevgisi mi oyunculuğunuza yansıdı?

Gençlik yıllarımda şiir yazardım. Sonrasında bıraktım. Öyküler yazmaya başladım. Benim yazarlığa yönelmem BKM sürecinden, Yılmaz Erdoğan’dan öğrendiklerimizden sonra olmuştur. O beni daha çok tetiklemiştir. Ben ikisinin birbirinden çok ayrı yapılar olduğunu düşünüyorum. İkisi de bir insan da var olabilir. Bunu da kendim de keşfettiğim için mutluyum.

 

Oyunculukta belki yakınılan en önemli konulardan biri setlerdeki bekleme süreleri. Uzun bir bekleme süresi yaşadınız mı? Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

 Setlerde, oyuncunun bekleme süreleriyle ilgili neredeyse deyim olacak bir söz belirmeye başladı “Bizim görevimiz beklemek”. Aynı şekilde ben de sette çok uzun süreler bekliyorum. Eğer o aralarda senaryoya çalıştıysam, kitap okumaya ya da telefondan film izliyorum.

Whatsapp Image 2024 05 02 At 00.10.09 (1) Kopya

Leyla ile Mecnun Değil hikayesi nasıl doğdu?

 İki kişilik bir kadın erkek oyunu yazmak istiyordum. Günümüzde, kadın erkek ilişkileri içerisinde herkesin odak noktası olan, evlilik ve sonrasında maalesef boşanma süreçleri çok derin hikayeler barındırıyor. Boşanmak hep enteresan geliyordu, ben de ölüm metaforuyla bileştirerek bir boşanma hikayesi yazdım.

 

Türkiye’deki sistemin genel olarak “bir kere güldürüyorsan hep güldür ya da ağlatıyorsan hep ağlat” şeklinde ilerlemesi mesleki açıdan komedi türünde size bir etiket yapıştırdığını düşünüyor musunuz?

 Ben böyle bir etiketten ancak mutluluk duyarım, ama bunun bazı problemler yarattığı konusunda hemfikirim. Ben bu konuda problem yaşamadım, ama yaşayan tanıdıklarım var. Bir oyuncu komedi türünde yükselip, yetkinliğini orada gösterdiyse, orada adlandırılıyor. Bunun çok yanlış olduğunu görüyoruz, ama maalesef hala ayrım yapılıyor.

 

Size, daha önce oynadığınız türlere, karakterlere uygun roller geldiğinde tamamen önünü kapatır mısınız?

 Kestirip atmıyorum, senaryoya bakıyorum. Beni mutlu edecek bir karakterse yer almak istiyorum, ama oynadığım bir karakter üzerinden, eskitilmek isteniyorsa buna engel olmaya çalışıyorum.

 

Bazen yorucu hayat koşullarında, yeni bir güne kalkmak çok zor olabiliyor. Sizin ateşleyici bir gücünüz, hayata dair bir meydan okumanız var mı?

 Benim ateşleyici gücüm yaşam sevgisidir. Ben yaşamayı ve hayatı çok seviyorum. Her zaman yataktan “Bugün çok güzel bir gün” veya “Bugün benim son günüm, bugünü çok iyi yaşamalıyım” diye kalkarım.