Merhaba Özlem, 27 yaşında birçok başarıya imza attın. Medcezir dizisiyle başlayan oyunculuk serüvenin katlanarak devam etti. Şimdilerde hayat senin için nasıl gidiyor? 

Şuan her şey çok güzel. Benim için zorlu bir yolculuktu. Sektörde 10 yılı doldurdum, ama hiç 10 yıl gibi hissetmiyorum. Sanki 2 yıl gibi geçti, ama bir yandan da 40 gibi geçti. Hem hızlı hem yorucu bir yoldu. Bir sürü hayal kırıklıkları sığdırdım. Benim en büyük gücüm kendimden aldığım destekti. Koşullar ne olursa olsun, bir şeye odaklandığımda, onu çok istediğimde başarabildiğimi gördüm. En son ödül alırken “7yıl önce bu yola ilk çıktığımda ayakları yere basamayan bir kızdım, ama 7 yıl sonra bu sahnede dururken ayaklarım yere sapasağlam basan bir kadınım.” Geçen bu zaman dilimi beni çok güzel büyüttü.

 

Merak ettiğim bir şey var, Moda Tasarım okurken oyunculuk yapmak için okulu dondurmuşsun, bu senin hayatında bir kırılma noktası mıydı? 

Okul benim hayatımda bir kırılma noktası değildi. İlkokuldan beni, mecburi eğitimi seven biri değilimdir. Oyunculuk söz konusu olduğunda karşıma ne çıkarsa çıksın yıkıp geçmeye hazırdım. Okulu uzaktan bitirdim. Hayatımda başarıya çok odaklıyım. Ben hayatım boyunca oyunculuk yaparak para kazanmak istiyorum. Kitap yazarken de bunu hedef aldım. Yazdıklarım insanlara, insanların kalbine ulaşsın istedim.

 

Oyunculuk bir çocukluk hayali miydi? 

5 yaşından beri hayalimdi. Sihirli Annem dizisi vardı. Ailem beni sete götürmedi diye 2 hafta televizyon açtırmadım (gülerek). Annemlere de hiçbir zaman kızmadım. “Bizim yapımcı, yönetmen çevremiz yok. Düştüğünde biz sana uzanamayız” dediler, ama şuan benden daha çok gündemi takip ediyorlar.

 

Yaptıklarından mı daha çok pişman olursun yapamadıklarından mı?

Yapamadıklarımdan. Yaptıklarımdan hiç pişman olmadım. Günün sonunda bir şekilde onu yaptım. Ya bir hatadır ya da bir tecrübedir.

 

Başarılı bir spor geçmişin var. 2 yıl Galatasaray da basketbol oynamışsın. Neden sporcu kimliğini bıraktın? 

Ortaokulda atletizm üçüncülüğüm vardı. Çok hırslıydım. Bütün takım sporlarını çok severim. Basketbola başladım. Aralarındaki en kısa ben olduğum için, oyun kurucuydum. Erkek takımındaydım. Onların atamadığı yerlerden, ben 1.60’lık boyumla üçlük atıyordum. Bir şeyleri yapabildiğimde, benim için bir sonraki adım onu geliştirmek olur. Bırakmayacağım tek şey, oyunculuk.

 

Konservatuar okumadığın için pişman mısın?

Hayır, hayatta belli başlı çizgilerim vardır. Konservatuar okuyup, hiçbir projede oynamamış olsaydım intihar ederdim. 2 sene iş beklediğim bir dönem olsa, mutsuzluktan intihar ederdim. Hak etmeyen insanlar, hak etmedikleri yerlerde ben neden bir şey yapamıyorum düşüncesi beni korkuttuğu için alaylı olmayı tercih ettim. Oyunculukla ilgili birçok akademiden bitirdim. Kendimce bir eğitim aldım.

 

2023 yılının başında bir aksiyon projesi için hazırlanıyordun? Şuan yeni bir proje var mı? 

O projeyi İzmir’de çekecektik. Yapımla ilgili sorunlar oldu. Son olarak Trilye’de gerçek bir hayat hikayesi filmi çektik. Dört kişilik bir kadro; Levent Sülün, Sarp Leventoğlu, İdil Fırat ve ben oynuyoruz. İdil ablayla oynamak çok keyifliydi. Senaryodan bahsetmeyeyim, sürpriz olsun, ama okuduğumda çok etkilendim.

 

Marge adında bir kitap çıkardın. Yazarlık serüvenin nasıl başladı? 

Bir arkadaşıma, yazdığım yazıları yolladım. Bir bakış açısı olarak onun gözünden eleştirilmek istedim. Kötü de olsa ben bu kitabı çıkartacaktım. Büşra okuduktan sonra yazılarımdan etkilendiğini söyledi. Yediveren Yayınları ile konuştum. Onlar da hemen çıkartmaya karar verdiler. İki ayda kitabı yazdım. Bir hafta içinde kitap basıldı. Her şey çok çabuk gelişti.

 

Marge, ismi kulağımda çınladığımda yabancı ama aynı zamanda merak uyandırıcı bir isim geliyor. Neden Marge? 

İsimler benim için çok özeldir. Benim bir köpeğim var. Beş buçuk yıldır beraberiz. Artık o benim bir uzvum gibi, her yere onunla giderim. Adı Mario. Bir gün halıdan halıya zıplarken Süper Mario’dan bu isim aklıma geldi. Kendi ismini kendi koymuş oldu. Kitabı çıkaracağım zaman çok sevdiğim iki şey şeyi düşündüm. Bunların bir tanesi Mario’ydu diğeri de soyadım. Ortaya Marge çıktı, ama tek anlamı bu değil. Marge Fransızcada hayatın köşeleri demek, edebi dilde de şiirsel tanı ve anlatım demek. Üçü birleşince benim için çok özel bir isim çıktı.

 

“Kendi hayatınız için kaç savaşta mağlup gelip kaç savaşa daha girmeye cesaret edersiniz?” kitabın arka kapağında böyle bir cümle geçiyor. Bunu kendine sorduğunda cevabın nedir?

İnsanlar “Bu hikaye senin hikayen mi? Senden parçalar var mı?” diye soruyorlar. Bu hikaye benim hikayem değil, ama benim kalemim. Dolayısıyla insanlar bu kitabı okurken beni bir yerde yakalayacaklar. Bu soruya oyunculuk sektöründen örnek vererek cevap vereyim; “Oyuncu olmak istiyorum, ama aynı zamanda çok para kazanmak istiyorum.” İlk başlayan biri için oyunculuk çok para kazanabileceğiniz bir meslek değil. Eğer gerçekten oyuncu olmak istiyorsanız, zamanınızdan ve özgürlüğünüzden feragat etmeniz gerekir. Bence özgürlüğümüzü verdiğimiz çok fazla alanlarımız var. Hayatta her şeyi, farkında olarak yapmaya çalışıyorum. Ne kadar çok savaşa girersem gireyim cesaretim var. Özür dilemeyi, teşekkür etmeyi çok severim.

 

Marge’nin devamı gelecek mi? 

Bir genelev hikayem var. 27 yaşında ilk kitabımı çıkaracağım için, böyle bir kitapla çıkarmak istemedim. İnsanların beni yargılamalarından korktum. 30 yaşında bu hikayeyi yazacağım.

 

Genç yaşında birçok şey yaptın. Şunu da yapmak istiyorum dediğin bir şey var mı? 

Şan eğitimi alıp, profesyonel anlamda şarkı söylemek istiyorum, ama bir albüm çıkarmak gibi bir hayalim yok.

 

Son zamanlarda seni en çok heyecanlandıran şey ne? 

Genelde heyecanlandığım şeyler çok ani şeyler oluyor.

 

Sosyal medyada seni takip eden güçlü bir kitle var. Günümüzde sosyal medya gücünü nasıl değerlendirirsin? 

Ben sosyal medyayı doğru kullanmaya özen gösteririm. Hiçbir zaman linç yemedim. İlla ki o kitlenin içinde beni sevmeyenler de vardır, ama bunu görmedim. İlk sosyal medyayı kullanmaya başladığım zaman, insanların ilgisini çekmek için onların özeneceği bir hayat yaşamamı, bunları koymamı söylediler. Ben oradan çıktıktan sonra yine köpeğimle yürüyüş yaparken paylaşım yaptım. Doğal bir kitlem var. Bu sebeple mutluyum.

 

Sabah kalktığında istediğin birinin zihnine girme hakkın olsa kimi tercih ederdin? 

Bir kız arkadaşım var. Büyürken benim yanımda olan, bana çok destek olan bir arkadaşım. Onun zihnine girip, bir saatini yaşamak isterdim.