YAĞMUR TANYILDIZ'ın röportajı için tıklayınız...

Bir yazar olarak çalışmayı sevdiğiniz, yazılarınızı yazdığınız favori mekânlarınız var mı?

Evde olmayı tercih ediyorum. Prensesler gibi yazıyor görünüyorum fotoğraflarda. Gerçek öyle değil. Saçım başım birbirine karışıyor o süreçte. Çalışmaktan keyif aldığım yerler de yok değil. İstanbul’da favori iki mekânım var ama söylemeyeyim. Eğer Datça’daysam kendimi sabahın erken saatinde sahile atıyorum. Sandalyem, sehpam, bilgisayarım ve ben… Önümde deniz… Sahilde kimse yokken o sessizlikte yazmak bana keyif veriyor. Tertemiz denizin kokusu, ayağım kumda… Bir şeye ihtiyacım olduğunda babamı arıyorum. “Alo baba bana kahve demleyip gelir misin? Baba, ben acıktım.” Böyle ufak şımarıklıklar yapmayı seviyorum çalışırken. Datça annemin memleketi. Çok özledim.

Babanız da getiriyor mu hemen?

Tabii ki! Hem de hemen.

Oralara dönmeyi düşünüyor musunuz?

Hayır, düşünmüyorum. Şimdi ben dönsem, Datça’da bahçemde ömrümün sonuna dek tasasız yaşarım. Bir yandan yazarım, bir yandan kahvemi yudumlarım. Ailem de dönmemi istiyor fakat o hayatın benim için bir macerası yok. Ben şehirde ejderhalarla savaşmayı tercih ettim.

Bir yandan da öğretmensiniz. Büyük bir özveri ve dikkat gerektiriyor. Zorlanmıyor musunuz?

Zorlanıyorum tabii ki. Bazen dinlenmek için evde uzanıp boş boş tavana bakıyorum.

Bu zorluklardan bahsetmenizi rica etsem.

Toplumun geleceği üzerinde büyük bir etkisi olan ve bireylerin hayatlarını şekillendiren önemli bir meslekten bahsediyoruz burada. Günümüzde ise birçok kıymetli meslekte olduğu gibi değersizleştirilen bir meslek oldu. Aslında tam da bu yüzden zor zaten. Derste sınıfın yıldızı sizsiniz fakat hayatın içine karıştığınızda insanlar size “Öğretmen maaşıyla geçinmeye çalışıyor, yazık.” diye bakıyor. Biraz empati kurabilen biri bu açıklamamı okuyunca zaten ne hissettiğimizi anlayabilir. Öğretmenlerin uzmanlık alanlarına duyulan saygıda da azalma var. Kimsenin kimseye güveni kalmadığı gibi öğretmene de güven kalmadı. Geçmiş yıllarda başıma geldi. “Birkaç ders kapıdan dersinizi dinledim. Hakikaten vadedileni karşılıyor, artık güveniyorum ve kapıyı dinlemiyorum.” denildi. Bir öğretmen sınıfta ders yaparken onu gizlice dinlemek mi? Biz ne zaman bu hale geldik? Ben evde annem, babam bir odada sohbet ederken bile gidip gizlice onları dinlemem. Çok ciddi bir sınır ihlali bu. Çok ayıp. Çocuğa sahip çıkma duygusuyla yapılıyor bunu anlıyorum. Muhtemelen ayıp edildiğinin farkında olunmadan yapılan bir eylem. Biz eğer tatlı dille izah edersek davranışta değişikliği sağlayabiliriz.

Bunları samimiyetle ifade ediyorsunuz. İlham olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Güzelliklere vesile olacaksa, bir aydınlanma sağlayacaksa ne mutlu. İlham oluyor muyum onu ben bilemem.

Şu an çalıştığınız yerde mutlu musunuz?

Evet, mutluyum. Şu an çalıştığım kurumda herkesin duruşu dik. Patronum “Senin arkanda ben varım.” diyor. Bir sorun oluğunda “Biz öğretmenlerimizin derste ne yaptığından haberdarız ve onlara güveniyoruz.” diyen bir kurum. Yanlışları ifade etmeliyiz ki doğruyu bulalım. Bu noktada kurumların öğretmenlerine sahip çıkması değerli. Öğretmen kurumu temsil eder. Siz bir kriz anında öğretmeninizi suçlarsanız aslında kurum olarak kendi arkanızda durmamış olursunuz. “O halde neden o öğretmeni tercih edip onunla çalıştınız?” derler insana.

Velilerinizle aranız nasıl?

Çok şükür gayet iyi. Sorunlar her zaman, her meslekte olur. İnsan ilişkileri hayatın belki en zor kısmı. Ben açık iletişim kuran biriyim. Nezaketle kendinizi ve yaptıklarınızı anlattığınızda, karşı tarafın duygusunu anlamaya niyet ettiğinizde orta yolda buluşuluyor ve sorunlar çözülüyor zaten. Eski öğrencilerimin velilerinden kitabımı alıp bana mesaj atanlar var. Bu da işimizin güzel yanlarından biri.

Öyıldırım2

Söyleşinizi doğum gününüze bir kala noktalıyoruz. Doğum gününüz kutlu olsun. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Çok naziksiniz, sağ olun. Her birimizin kendine özgü bir ışıkla parladığına inanıyorum. Hayatımızda karşılaştığımız zorluklara rağmen, içimizdeki tutku ve azimle engelleri aşabileceğimize güveniyorum. Hepimizin, kendine özgü yetenekleri ve güçlü yanları var. Bu güçlü yanlarımızı keşfederek ve birbirimize destek olarak, daha güzel bir gelecek inşa edebiliriz. Unutmayalım ki, birlikte hareket ettiğimizde her şey mümkün. Ben, bu doğum günümde elimdeki eserimle daha da güçlüyüm. Kendimizi kutlamayı unutmayalım. Teşekkür ederim ve mutlu doğum günü bana!