Kaç defa, yaşayan ‘yüz etkili insan’dan biri seçilen Orhan Pamuk’un, Ortadoğu’da onca çocuk bombalar altında ezilirken, o kadar insan hayatını

Kaç defa, yaşayan ‘yüz etkili insan’dan biri seçilen Orhan Pamuk’un, Ortadoğu’da onca çocuk bombalar altında ezilirken, o kadar insan hayatını kaybederken ne yaptığını çok merak ediyorum.

66 yaşına girmişsin, büyük romanlar yazmışsın, ödüller almışsın, başarılar/ünler/paralar kazanmışsın, ununu elemişsin eleğini asmışsın, paran, şanın ve şöhretin var. Daha hangi kâmı alacaksın dünyadan…

Neden kapalı kapılar ardındasın peki, niçin sahaya inmiyorsun, ne diye tüm bunlarla birazcık olsun ilgilenmiyorsun. Cidden soruyorum Sayın Orhan Pamuk… Hangi abes işle iştigalsin söyler misin?

İnsanlar eleştirse de, seni intihal yapmak ile suçlasalar da benim için büyük yazarsın. Bütün kitaplarını (bazılarını ikişer defa) okudum, yazıya olan bağlılığına, kendini edebiyata adamana hep çok büyük saygı duydum.

Angelina Jolie gibi, sosyal sorumluluk alsana, şu insanları bir dolaşsana, Suriye’deki (örneğin Doğu Guta’da) yapılanların son bulması için, karınca misali su taşıyıp mücadele etsene…

Ulaşabildiğin etkili ve yetkili adamlarla görüşsene, mültecilere, çocuklara, mahrumiyet sahibi kadınlara, yaşlılara şefkat duysana…

Sonra bir yerlere muhteviyatlı mektuplar yazsana, mailler atsana… Evet, bombaların durdurulması, çocukların ölmesinin engellenmesi için elini taşın altına koysana.

En barizinden, haklı veya haksız yargılanan arkadaşın Murat Belge’nin - çocukların üzerine bomba yağdırılmasının yanında, çok küçük kalacak - bir davası için adliyeye koşturup geliyorsun ve “Yıllardır gazetecilerin Adliyelere çağırılmasından yıldık, yaşananlardan bıktık!” diyorsun.

İstesen yaparsın Sayın Pamuk… Hiçbir sonuç elde edemesen bile biz görürüz, “Nobel ödüllü yazarımız beton bloklar altında kalan zavallı kadınlar, bebekler, ihtiyarlar için mücadele ediyor,” deriz.

Sen ne yapıyorsun. Kalkıyorsun kalbi nasır bağlamış Esat denen adama çağrı da bulunuyorsun. Bu nasıl bir paradoks söyler misin? Tam aksini hayata geçirmek gerekiyor Sayın Pamuk; dikkat çekme, kamuoyu oluşturma gibi uluslar arası adımlar hayata geçecek...

Doğu Guta’daki kız çocuklarının ölümden kurtulmak için video çektiklerini, kırık dökük İngilizce ile dertlerini anlatmaya çalıştıklarını ve bu şekilde seslerini duyurmaya gayret ettiklerini gördün mü?

Nereden bileceksin, nereden göreceksin, kim bilir dünyanın hangi sahil ve sakin şehrindesin. Sana ne bunlardan, ortadan ikiye ayrılmış bedenlerden…

Ama sanat sadece sanat için yapılmaz Sayın Pamuk. Sanat insan için de yapılır, çocukların acılarına dokunur, dokunmalı… Ancak o zaman son tahlilde bir şeyler tamamlanır. Çünkü sanat eşittir çocuk demektir. Yazarlar kitaplarına evlat gözüyle bakmazlar mı zaten.

İçinden gelse, bu işi kendine görev bellesen, vicdan yapsan, merhamet etsen, en azından Angelina Jolie’nin hayata geçirdiklerini taklit edersin. Çünkü atla deve değil bu. Uluslar arası yazar arkadaşlarını, yıllardır tanıdıklarını ve bir sözüne bakanları örgütleyip ortak bir metin hazırlarsınız.

Ortadoğu’da daha büyük bir savaşın milyonlarca çocuğu öldüreceğini, bir o kadarını da evsiz barksız, yetim, öksüz bırakacağını, insanları yerlerinden yurtlarından edeceğini, geniş katılımlı mülteci yığınları olacağını, bunu Suriye iç savaşında fazlasıyla gördüğümüzü ve Doğu Guta’da büyük bir yıkım/kıyım olduğunu dünya liderlerine anlatabilirsiniz bu dostlarınız aracılığıyla.

“Onların anlamaya niyetleri yok, ben ne yapabilirim,” dediğini, bana bıyık altından güldüğünü duyar/görür gibiyim, belki haklısın da…

Ama bu eşek kafalılara, bunu dönüp dönüp açıklamaktan, insanî metinler hazırlayıp sunmaktan, çocukların, kadınların, yaşlıların kırıldığını tekrar tekrar izah etmekten başka çaremiz yok.

Çünkü kaz kafalı bile değil bunlar. Yok efendim yok, sen de herkes gibi evinin içine sokuluyorsun veya dünyanın başka bir yerinde yaşayıp kendi güvenliğinden emin oluyorsun.

Zerre kadar rahatının kaçmasını istemiyorsun. “Adam sen de!” diyorsun. Ortadoğu’da yaşananların, Esat’ın yaptıklarının seni zırnık kadar ilgilendirdiğini sanmıyorum.

Üzülüyorum ama, içim yanıyor hakikaten… Bunu, bir ‘öfkesini alacak, çatacak bir insan arıyor’ yazısı olarak düşünme sakın… Ne yaptığımın farkındayım ben.

Eğer senin elindeki imkânlar bende olacaktı, inan senin düşünmediğin, akıl etmediğin birçok şeyi yapmaya çalışırdım. Suya sabuna dokunurdum, elimi - orada akrepler, çıyanlar, yılanlar olsa bile - taşların altına koyardım.

Kundaklara kan bulaşmasını durdurmak, iç karışıklıkları başlamadan bitirmek, insanların göçmen olmasını engellemek, mültecilere yardımcı olmak ve barışın tesisini sağlamak için elimden geleni, gelmeyeni yapmaya gayret ederdim.

Yapardım Sayın Orhan Pamuk... Hiçbir sonuç alamayacağımı bilsem de üzerine düşeni yapmış olmanın kısmî, eksik huzurunu yaşardım. Çünkü sanat eşittir gül yüzlü bir çocuk yüzüdür.