Geçen yıllarda, yazarlığıma ve edebiyat bilgime katkısı olur diye açıktan Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne başlamı

Geçen yıllarda, yazarlığıma ve edebiyat bilgime katkısı olur diye açıktan Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne başlamıştım. 



Bir Cuma günü ‘sınav giriş belgemi’ internetten çıkardım ve belgenin altına hiç bakmadan (roman kahramanlarımdan bir erkek ile bir kadın, birbirleriyle iktidar mücadelesine girişmişlerdi, sanırım aklım onlardaydı) Cumartesi sabah Edremit Anadolu Lisesi’ne gittim.



Çünkü birinci dönem diğer iki sınava da Edremit Anadolu Lisesi’nde girmiştim.



Vakit varken dışarılarda ayak sürüdüm, alt komşum Kenan ile konuştum, arama noktasından ehli keyifli geçtim, görevli askerlerle sohbet ettim.



Bir müddet sonra katları dolaşmaya çıktım ama tüm aramalarıma rağmen sınıfımı bulamıyordum.



Zemin, birinci, ikinci kat, karanlık veya gölgeli koridorlar derken giderek geriliyordum. Bir yandan da her öğretmenden ayrı bir tarif alıyordum.



En sonunda aslında sınava girmem gereken okulun Körfez Anadolu Lisesi olduğunu korkuyla öğrendim.



Saate baktım, dokuz buçuğa geliyordu ve sınav neredeyse başlıyordu. Tüm öğrencilik hayatım boyunca hiç başıma gelmeyen bir durumu yaşıyordum.



Hemen aşağıya indim, kitli olan bir kapıyı zorladım. Birisi “Buyurun ben yardımcı olayım,” dedi ama yardımcı olmaktan çok buyurgan bir duruşu vardı.



Konuyu kısaca anlattım. Ne yapılabilir diye gözlerine baktım. Benimle dalga geçti sanki…



Birden aklıma geliverdi ve sınav başlamadan diğer okula yetişebileceğimi söyledim. “Atıyorsun,” der gibi bir daha baktı.



“Sizden bir şey rica edebilir miyim? Okulu karıştırdığımı, hemen geleceğimi Körfez Anadolu Lisesi görevlilerine arayıp söyler misiniz,” dedim, dilimin ne dediğini aslında kendim de bilmeden…



“Bu dediğiniz ancak İskandinav ülkelerinde olur,” diye gülerek cevap verdi Görevli Öğretmen. “Yerinizde olsam alış veriş merkezine girer, demli bir çay içerdim.”



Ona sinirli sinirli baktım. Vakit yitirmeden binadan çıktım. Novada’nın önündeki arabama atladım, Kipa’nın yanından döndüm, o sapaklar, ışıklar geçmedi, uzadı da uzadı…



Demek ki değişen uygulamalardan sonra sınavlara yetişemeyen kardeşlerimiz aynı benim yaşadığımı yaşıyorlardı.



Arabayı eski Tansaş’ın önüne koydum. Emniyetin önünden koşarak geçtim. Nöbetçi Polis durumu anlamış olacak ki “Davran, çabuk ol!” diye destek verdi bana.



Kendimi boks maçı öncesi pazaryerlerinde koşarak antrenman yapan efsanevi Rocky Balboğa gibi hissediyordum.



Körfez Anadolu Lisesine girdim. Nefes nefese meseleyi açıkladım. Anlayış gösterenler, “Olur böyle şeyler,” diyenler oldu.



Sınav kâğıdını dikkatli kontrol etmediğim için bana bıyık altından güldüklerine ve üst perdeden “Bakacaktınız,” dediklerine de şahit oldum.



Terliydim, öfkeliydim, uyarı alacak halim yoktu ama ne derlerse “Haklısınız, doğru söylüyorsunuz,” dedim.



Yine alt, üst kat derken 4 nolu salonu buldum, Allahtan salon görevlileri zorluk çıkarmadılar, aldılar içeriye, rahatlayarak sırama oturdum. İki dersin sorularını gerek bilerek gerek bilmeyerek cevapladım.



Ama o gün yaşadığım bana akıl akçası olmuştu. Bir daha aynı hatayı yapmamak için telkin verdim kendime ve herhangi bir iş yapacağım zaman gerekli son kontrolleri iyi yapmalıydım. Demek ki yenilenmem gerekti, belki böyle iyi de oldu.



O anlamlı gün de Edremit Körfez Anadolu Lisesinde görevli olan tüm emniyet görevlilerine ve öğretmenlere teşekkür ediyorum.



Yaptıklarınız veya yapmadıklarınız ben de fazlasıyla yankı buldu. Türkiye’de, İskandinav ülkeleri örneği verilmesini gerektirmeyecek anlayışlı insanlar da varmış dedim kendi kendime. 



İşte böyleydi. Geçen yıllarda, yazarlığıma ve edebiyat bilgime faydası olur diye açıktan Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne başlamıştım. 



Bir Cuma günü ‘sınav giriş belgemi’ internetten çıkardım ve dalgınlıkla belgenin altına hiç bakmadım.



Çünkü roman kahramanlarımdan bir erkek ile bir kadın birbirleriyle iktidar mücadelesine girişmişlerdi. Ben yazar olarak tarafsız kalmaya çalışıyordum. Sanırım aklım onlardaydı.