Yaşlılık; herkesin tabiriyle yani ihtiyarlık mı demek sizce? Bence hayır. Farkındaysanız ne kadar kaba bir kelime değil mi? Olduğu gibi söylüyoruz o

Yaşlılık; herkesin tabiriyle yani ihtiyarlık mı demek sizce? Bence hayır. Farkındaysanız ne kadar kaba bir kelime değil mi? Olduğu gibi söylüyoruz oysaki karşımızdaki kişi üzülür mü hiç bilmeden… (Not: sözlerinin kime dokunacağını, nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen kimse) söylüyoruz. Aslında bunu yapmamamız gerekiyor. Çünkü bizde olduğumuz gibi kalmayacağız. İnanır mısınız hiç yaşlanmayacağız gibi hareket ediyoruz. Neden böyle bir şey yapma gereği duyuyoruz? Yapmayalım; yaşlılarımızı sevip sayalım, onlara değer verelim, onlara karşı elimizi geri çevirmeyelim. Çünkü biz bunları yapmazsak biz yaşlandığımızda gelecek nesiller bize yapabilir öyle değil mi? Yaşlılarımıza hizmet ediyorsak üşenmeden, itiraz etmeden, oflamadan yapsak ne olur ki? Hiçbir şey olmaz aksine sevaplarımız artar. Allah’ın rızasını kazanmış oluruz. Ama bunları düşünmeden yaşlılarımıza hakaret ve hatta şiddet uyguluyorlar. (Bunu genellikle huzurevlerinde görüyoruz.) Ya sen neyine güveniyorsun da yaşlılarımıza eziyet uyguluyorsun? Bunu yapmaya kesinlikle hakkın yok. Bir gün sende o duruma düşersen (ki bence düşeceksin) çünkü atalarımızın tabiriyle “ne ekersen onu biçersin”. Bizler yaşlılarımızı sevip sayarsak; onların hayır dualarını almış oluruz. Ne kadar güzel değil mi hayır duası almak... Belki bizleri kazadan beladan korur. Huzurevlerini yalnız bırakmayalım, ister tanıdıklarınız olsun ister olmasın her ay ziyaret edelim. Onların küçük hediyelerimizle neşelendirelim. Çünkü o sıcak masumiyetlerini dış dünyaya çıkartalım. O kadar hayata küsmüşler ki daha barışmak istemiyorlar, o kadar insanlara kırgınlar ki daha konuşmak istemiyorlar. Sizce haklı değiller mi? İnsanları hayatlarına küstürmüşüz, tutunacak dalları varsa kırmışız. İnanın çok utanıyorum, çok korkuyorum gelecek nesil bizlere de yapar diye onları hayata bağlamak için çaba sarf edeceğimize daha çok kalplerini kırıyoruz. Ve yaşlıların gönüllerini almak zordur, lakin bunu hiç yapmasak daha iyi. Huzurevlerinde zannederiz ki kimsesi olmayanlar kalıyor, aksine evladı olup huzurevine verenler de var. Hani derler ya bir ana baba kırk evlada bakıyor da, kırk evlat niye bir ana babaya bakmıyor. Neden zoruna mı gidiyor? Gitmesin işte, seni ne zorluklarla büyütsün ki sen onu huzurevine veresin mi diye. Bunu yazmak dile kolay ya kalbe... Ne olursa olsun yaşlılarımızı koruyalım. Onlarla alay etmeyelim. Nitekim onlar bizim gibi genç olmaz ama biz onlar gibi yaşlı oluruz...