Hani şu cezasızlık olgusu var ya...

“Nasıl olsa bana bir şey olmaz... Nasılsa bana kimse bir şey yapmaz, yapamaz... Arkamda ...... var...”

Hırsızından, rüşvetçisinden tutun da çocuk tacizcisine, çocuk ve kadın katillerine, haraççılara, tefecilere dek pek çok suçlunun ortak dayanağı. İşte tam da böyle bir zihniyet, polis memuru Şeyda Yılmaz’ın şehit olmasına sebep oldu.
Geçtiğimiz günlerde Ümraniye’de motosiklet hırsızlığı nedeniyle yakalanan Y E G’nin polis memuru Şeyda Yılmaz’ı şehit etmesi, ülkemizde güvenlik ve adalet sistemine dair çok ciddi soruları gündeme getirdi.

Eşi de polis memuru olan Şeyda Yılmaz henüz bir yıllık polis idi.

Kendisi 19 yaşında, fakat tam 26 tane suç kaydı bulunan katil Y. E. G., motosiklet hırsızlığı suçundan yakalanmış ama firar etmiş. İşte bu canavarı tekrar yakalamaya çalışırken, hırsız saldırgan, polis memurlarından birinin silahını ele geçirip sağa sola ateş ediyor. İki polisimizi ve kendi annesini yaralıyor. Ancak maalesef yaralı Şeyda Yılmaz, hastanedeki müdahalelere rağmen, hayatını kaybediyor… 


Bu olay, sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda suçlularla mücadeledeki yetersizliklerin bir yansıması olarak karşımızda duruyor.
Zanlının yalnızca 19 yaşında olmasına rağmen 26 suç kaydının bulunması ve buna rağmen serbest kalabilmesi, sistemdeki boşlukları ortaya çıkarıyor.
Daha da üzücü olanı ise, bu suç kayıtlarının arasında cinsel taciz ve çocuğa cinsel istismar gibi ağır suçların yer almasıdır.

Peki, böyle bir geçmişe sahip bir kişi nasıl oluyor da topluma yeniden karışabiliyor?

Y E G"nin Suç Kayıtları:
Y E G nin geçmişine baktığımızda, suç kaydının oldukça kabarık ve endişe verici olduğunu görüyoruz. İşte bazıları:

Uyuşturucu ticareti (1 adet)
Uyuşturucu kullanımı (8 adet)
Kasten yaralama (2 adet)
Cinsel taciz (1 adet)
Yağma (2 adet)
Gasp (1 adet)
Çocuğa cinsel istismar (2 adet)
Hırsızlık (1 adet)
Mala zarar verme (2 adet)
Bu liste, toplumda özgürce dolaşan bir kişinin ne kadar tehlikeli olabileceğinin somut bir göstergesi.
26 suç kaydı olan birinin cezaevinde değil de sokakta olması, hukuk sistemimizde caydırıcılığın yeterli olmadığını göstermiyor mu?
Özellikle cinsel suçlar ve çocuk istismarı gibi ağır suçların zanlıları, bu kadar kolay bir şekilde nasıl özgürlüğe kavuşabiliyor?

İstanbul Ümraniye’de bu vahşeti yapan yaratık sadece 19 yaşında… Derdest edildikten sonra hayvan taşıma aracı ile sevk edilen bu canavar, şayet tekrar gün yüzü görürse, bilinsin ki insanlar için kat kat daha tehlikeli olacak.

Polisimizin, jandarmamızın canına kasteden bu canilerin sayısı ne yazık ki az değil ve ne yazık ki, günbegün artıyor da.

2023 yılında, İstanbul Büyükçekmece’de polis memuru Cihat Ermiş’i şehit eden M.B. Ç. de henüz 20 yaşındaydı ve tam 32 adet suç kaydı vardı!.. 

Ondan bir sene evvel, 27 yıllık polis memuru Zafer Mat’ı şehit eden B.T.’nin de 16 tane suç kaydı vardı. 

Aynı yıl Şanlıurfa’da bir komiser yardımcısı ve bir polisimizi şehit eden M. A.’nın da çok sayıda suç kaydı vardı ve dokuz yıl da hapis yatmıştı.

Bursa’da kavgayı ayırmaya çalışırken şehit edilen polis memuru Erman Özcan’ın katili de çok sayıda suç işlemişti. Neyse ki, katil ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı… 

Örnekler pek çok. Gene İstanbul Tuzla’da polis memuru Battal Yıldız’ı şehit eden H. S.’nin de 28 suçtan kaydı vardı. Keza İzmir Bornova’da iki polis memurunu bıçaklayıp birini şehit eden katil, 13 suçtan aranan bir uyuşturucu bağımlısı idi.

 Velhasıl demir parmaklıklar arkasında olması gereken caniler toplum içinde dolaştığında, kimin canını, kimin malını hedef alacakları belli olmuyor!

Hayvan nakil aracıyla adliyeye sevk edilen, Şeyda Yılmaz'ın katili Y.E.G.’nin boynuna geçirilen çöp poşetiyle verilmek istenen mesaj çok açık… Hırsızlık, arsızlık ve her türlü insanlık dışı suçu kolayca işlemeye hazır tiplerin düştüğü durumu anlatmak önemli. Ancak, toplum olarak öncelikle şunu sorgulamalıyız: Bütün bu olumsuzluklar nereden kaynaklanıyor? Genç yaşta hatta çocuk yaşta, bu derece azgınlaşmış bir suç makinesi olarak ortaya çıkan bu canavarlar hangi bataklıkta, nasıl yetişiyor? Ailede, okulda, cemiyette, hâsılı sosyal hayatın bütün katmanlarında ve ortamlarında; kişileri bu kadar azdıran, insanlıktan çıkaran faktörler neler? Suç makinesi üreten mekanizma nasıl işliyor? Herhangi bir sebeple ilk kez suça bulaşan kişinin başına daha sonra neler geliyor? Hapis yatıp çıkan bir sabıkalı nasıl bir değişim geçiriyor? Islah olmaya, normal bir birey olarak topluma uyum göstermeye niyet ve çabası oluyor mu? Yoksa daha beter ve azgın biri olarak, toplumu daha fena biçimde tehdit etmeye mi yelteniyor?.. 

Ne yazık ki, örnekler ikinci şıkkın baskın olduğunu ortaya koyuyor… Yukarıda işaret ettiğimiz birkaç örnek bunu açık-seçik biçimde gösteriyor. Suç ve suçlularla mücadele konusunda hukukçuların; sosyologların, psikologların ve diğer ilgili saha uzmanlarının tavsiye ve ikazları elbette önemli. Daha önemlisi de, bu tavsiyelerin kâğıt üstünde kalmayıp uygulamaya konulmasıdır. Ülkede işlenen suçlara verilen cezaların caydırıcılık etkisi, infaz kurumlarındaki şartlar ve suça bulaşmış kişilerin ıslah edilip tekrar topluma kazandırılması hususu, topyekûn biçimde toplum huzuru ile doğrudan ilgili. Bu hususta yeterince hassas bir tutum içinde olduğumuz, maalesef çok şüphe götürür!..