Kıymetli okuyucularım, bu hafta sizlere çevremizde çok sık karşılaştığımız apartmanlarda gürültücü komşular konu

Kıymetli okuyucularım, bu hafta sizlere çevremizde çok sık karşılaştığımız apartmanlarda gürültücü komşular konusunu anlatmaya çalışacağım. Günümüzde şehir hayatının bir gereği olarak çoğumuz toplu yapılarda, çok katlı apartmanlarda yaşıyoruz. Buna bağlı olarak da toplu yaşamanın getirdiği kurallara riayet etmemiz gerekiyor. Genellikle apartmanlarda komşular arasında gürültü kaynaklı problemler çıkmaktadır.



Hele ki işi gereği vardiyalı çalışanların yaşadığı apartmanlarda komşuların bir kısmı gündüz, diğer bir kısmı ise gece çalışması yapmakta ve evde geçirecekleri dinlenme zamanları farklılık göstermektedir. Tam da dinlenmeye ihtiyaç duyulduğu zamanda komşu çocuklarının evin içinde koşuşması, top oynaması, bağırıp çağırması, müzik aleti çalması veya yere birtakım şeylerin düşürülmesi, çamaşır makinasının çalıştırılması, elektrikli süpürge ile temizlik yapılması, cep telefonuyla yüksek sesle konuşulması, daire veya oda kapılarının sert şekilde kapatılması gibi gürültüler dolayısıyla rahatsız olunmaktadır.



Hukukumuzdaki Kanuni Düzenlemeler



Kişilerin evlerinde dinlenme ve bu süre zarfında rahatsız edilmeme hakkı vardır. Çünkü evinde dinlenmeyen kişi işinde başarılı olamaz. Sağlığını koruyamaz. Kanun koyucu bütün bu gerekçelerle mevzuatımızda birtakım düzenlemeler yapmış ve gürültücü komşularla ilgili bir takım yasal tedbirler getirmiştir. Nitekim, toplu yaşamın anayasası niteliğindeki 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na (KMK) göre komşuların birbirlerini karşılıklı olarak rahatsız etmeme mükellefiyetleri vardır. Söz konusu kanunun 18. maddesine göre kat malikleri gerek kendi bağımsız bölümlerini gerekse ortak yerleri kullanırlarken birbirlerini rahatsız etmemek ve haklarını çiğnememekle yükümlüdürler.



Ayrıca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 737. maddesinde “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.” hükmü getirilmiş, komşuları rahatsız etmek yasaklanmıştır.



Diğer taraftan Kabahatler Kanunu'nda (madde 36) başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişilere idari para cezası verileceği kayıt altına alınmıştır. Aynı şekilde Türk Ceza Kanunu'nun “Kişilerin huzur ve sükununu bozma” başlıklı 123. maddesine göre; sırf huzur ve sükûnu bozmak maksadıyla gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması hâlinde faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilebilecektir.



Başvuru nereye Yapılmalıdır?



Peki komşusu tarafından gürültü yapmak suretiyle rahatsız edilen kişi hangi kanuni yollara başvurabilir? Gürültücü komşular öncelikle kolluk kuvvetlerine şikâyet edilmelidir. Şayet idari para cezasına rağmen gürültü yapmayı sürdürürse bu kez Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılabilir. Mevcut gürültülü durumun çekilmez hâl aldığının tespitiyle Sulh Hukuk Mahkemesinden tedbir kararı istenebilir. Eğer gürültücü komşudan kaynaklı çekilmezlik hâli süreklilik kazanırsa KMK’nın 25. maddesindeki özel düzenlemeye göre mahkemeden gürültücü komşunun dairesinin mülkiyetinin, davayı açan diğer komşulara arsa payları oranında bedelini ödemek şartıyla devredilmesine karar verilmesi talep edilebilir. Yani gürültü yapan kat malikinin dairesi elinden mahkeme kararıyla alınabilir.



Konuyla ilgili Yargıtay’ın yerleşik hale gelmiş içtihatları da bu yöndedir. Yüksek Mahkemenin bir emsal kararında; “634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesine göre, kat malikleri gerek kendi bağımsız bölümlerini gerekse ortak yerleri kullanırlarken birbirlerini rahatsız etmemek ve haklarını çiğnememekle yükümlüdürler. Böyle olunca davacının, rahatsız edici hareketlerle ilgili iddiasının mahkemece bu madde çerçevesinde araştırılması ve toplanacak kanıtların takdir edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.



Kıymetli okuyucularım, bu hafta sizlere çevremizde çok sık karşılaştığımız apartmanlarda gürültücü komşular konusunu anlatmaya çalışacağım. Günümüzde şehir hayatının bir gereği olarak çoğumuz toplu yapılarda, çok katlı apartmanlarda yaşıyoruz. Buna bağlı olarak da toplu yaşamanın getirdiği kurallara riayet etmemiz gerekiyor. Genellikle apartmanlarda komşular arasında gürültü kaynaklı problemler çıkmaktadır.



Hele ki işi gereği vardiyalı çalışanların yaşadığı apartmanlarda komşuların bir kısmı gündüz, diğer bir kısmı ise gece çalışması yapmakta ve evde geçirecekleri dinlenme zamanları farklılık göstermektedir. Tam da dinlenmeye ihtiyaç duyulduğu zamanda komşu çocuklarının evin içinde koşuşması, top oynaması, bağırıp çağırması, müzik aleti çalması veya yere birtakım şeylerin düşürülmesi, çamaşır makinasının çalıştırılması, elektrikli süpürge ile temizlik yapılması, cep telefonuyla yüksek sesle konuşulması, daire veya oda kapılarının sert şekilde kapatılması gibi gürültüler dolayısıyla rahatsız olunmaktadır.



Hukukumuzdaki Kanuni Düzenlemeler



Kişilerin evlerinde dinlenme ve bu süre zarfında rahatsız edilmeme hakkı vardır. Çünkü evinde dinlenmeyen kişi işinde başarılı olamaz. Sağlığını koruyamaz. Kanun koyucu bütün bu gerekçelerle mevzuatımızda birtakım düzenlemeler yapmış ve gürültücü komşularla ilgili bir takım yasal tedbirler getirmiştir. Nitekim, toplu yaşamın anayasası niteliğindeki 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na (KMK) göre komşuların birbirlerini karşılıklı olarak rahatsız etmeme mükellefiyetleri vardır. Söz konusu kanunun 18. maddesine göre kat malikleri gerek kendi bağımsız bölümlerini gerekse ortak yerleri kullanırlarken birbirlerini rahatsız etmemek ve haklarını çiğnememekle yükümlüdürler.



Ayrıca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 737. maddesinde “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.” hükmü getirilmiş, komşuları rahatsız etmek yasaklanmıştır.



Diğer taraftan Kabahatler Kanunu'nda (madde 36) başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişilere idari para cezası verileceği kayıt altına alınmıştır. Aynı şekilde Türk Ceza Kanunu'nun “Kişilerin huzur ve sükununu bozma” başlıklı 123. maddesine göre; sırf huzur ve sükûnu bozmak maksadıyla gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması hâlinde faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilebilecektir.



Başvuru nereye Yapılmalıdır?



Peki komşusu tarafından gürültü yapmak suretiyle rahatsız edilen kişi hangi kanuni yollara başvurabilir? Gürültücü komşular öncelikle kolluk kuvvetlerine şikâyet edilmelidir. Şayet idari para cezasına rağmen gürültü yapmayı sürdürürse bu kez Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılabilir. Mevcut gürültülü durumun çekilmez hâl aldığının tespitiyle Sulh Hukuk Mahkemesinden tedbir kararı istenebilir. Eğer gürültücü komşudan kaynaklı çekilmezlik hâli süreklilik kazanırsa KMK’nın 25. maddesindeki özel düzenlemeye göre mahkemeden gürültücü komşunun dairesinin mülkiyetinin, davayı açan diğer komşulara arsa payları oranında bedelini ödemek şartıyla devredilmesine karar verilmesi talep edilebilir. Yani gürültü yapan kat malikinin dairesi elinden mahkeme kararıyla alınabilir.



Konuyla ilgili Yargıtay’ın yerleşik hale gelmiş içtihatları da bu yöndedir. Yüksek Mahkemenin bir emsal kararında; “634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesine göre, kat malikleri gerek kendi bağımsız bölümlerini gerekse ortak yerleri kullanırlarken birbirlerini rahatsız etmemek ve haklarını çiğnememekle yükümlüdürler. Böyle olunca davacının, rahatsız edici hareketlerle ilgili iddiasının mahkemece bu madde çerçevesinde araştırılması ve toplanacak kanıtların takdir edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.