“Bazı aklı evveller 'asıl olan fikir özgürlüğüdür, her görüşün açıkça söylenebilmesidir' diyerek 'akademisyenlerin bildirisinde şiddeti öve

“Bazı aklı evveller 'asıl olan fikir özgürlüğüdür, her görüşün açıkça söylenebilmesidir' diyerek 'akademisyenlerin bildirisinde şiddeti öven herhangi bir satır yok!' diyorlar. Doğru ama eksik, bildiride şiddeti uygulayan teröristleri yeren de herhangi bir satır yok. Teröriste karşı vatandaşını koruyan devleti suçlu ilan eden satırlar var. PKK ağzıyla devleti suçlamak katillere destek sunmaktır!
“Ülkenin varlığına, devletin birliğine ve milletin bütünlüğüne kast eden hain emelleri bildiriciler 'demokratik hak talebi' olarak niteliyorlar.
“Terörü demokratik hak; teröre karşı vatandaşın can güvenliğini sağlamayı ise devletin suçu olarak nitelemek akıl değil ahlâk kusurudur.
“İmzacılar suçun ortağı değil bizzat faili, sahibi, teşvikçisi, tahrikçisi ve yönlendiricisi olduklarını ortaya koymuş olmaktadır. (Çünkü 'Es-Sebebü ke'l-fail.' Yani sebep olan yapan gibidir. M.B.)
“PKK destekçisi ve propagandisti bildiriciler hendekleri kazan, barikatları kuran evleri silah deposu haline getiren, sokakları bombalarla dolduran, halkı canlı kalkan olarak kullananları masumlaştırmış oluyorlar.
“Devletin işlediği suçlara ortak olmayacağını söyleyen bildiriciler PKK'nın işlediği insanlık suçlarına ise seve seve ortak oluyorlar.” (Özcan Yeniçeri, Yeniçağ, 18.1. 2016)
“Yarım yüzyılı aşkın müşahade ve tecrübelerim, birbirinden acı üç tespiti öne çıkarıyor. Türkiye'de 'hainler', 'hırsızlar', 'cahiller' prim alıyor, teşvik ediliyor. Kendi içinde en çok hain yetiştiren memleket olma rekorunu kırdık. Seneler önce, ricam üzerine, Hükümete verilen bir brifingte, değişik dernek ve örgüt çerçevesinde, Devlet aleyhine faaliyet gösteren insanların sayısı 205 bin olarak verilmişti; bu korkunç rakamın artmakta olduğu endişesini taşıyorum. Ayrıca binlerce insanımız, yurt dışında, kendi Devletine karşı çalışıyor, yabancılara gammazlıyordu.” (Kamran İnan, Türkiye Gerçeği, İstanbul – 2003, s. 7-8)
“Millî hassasiyetlerini kaybeden millet tehlikededir. Kendisi ile yarışmayan, tarihinden kaçan, üretmeden borçla yaşamayı seçen bir toplum olduk; mefkûresiz, iddiasız bir toplum. 11 Eylül 2001 terörist tecavüzünden sonra, 70 milletten oluştuğu tekrar edilen Amerika'daki milliyetçilik patlaması, Amerika'nın gücünü ve dinamizmini izah etmektedir. Anlamlı büyük bir olaydır. Teröre 30 binden fazla kurban veren Türkiye'de benzeri millî bir hareketin görülmemesi düşündürücüdür.” (a.g.e. s.12)
“Dikkat edilirse dış yıkıcı güçler bizi hep içimizden vurmuş, emellerini bizim kanımızla gerçekleştirmeye çalışmıştır. Yaşanan bütün acı tecrübelere rağmen henüz silkinmiş, ders çıkarmış değiliz.” (a.g.e. s.13)
“'Bir ülkenin körleşmesi, düşünce adamlarının ortadan kaybolması ya da iyi düşünürlerin yetişmemesi ile alâkalıdır...Türk entelektüeli, felsefeyi, teoriyi olayların arkasındaki kuramsal yapıyı anlamayı sevmemektedir.
“'Türkiye'nin...aydın meselesi gittikçe kötüden çok daha kötüye gitmektedir. Ortalığı kendini doğal aydın sanan kişiler doldurmuştur.' Doç. Dr. Sait Yılmaz'a ait bu sözler, asıl meselenin ne olduğunu gösteriyor ama zaten felsefeyi, teoriyi, olayların arkasındaki kuramsal yapıyı anlamak istemeyenler, entelektüel olamaz. Toplumun genel yapısı da bu yönde olunca, düşünür yetişmez!” (Arslan Bulut, Yeniçağ, 18. 1. 2016)