“Sen onları, hayata karşı insanların en hırslısı olarak bulursun.” (Bakara: 96)
     “Onların çoğunun günaha, zulme ve haram yemeye koşuştuklarını görürsün. Ne kötü birşeydir o yaptıkları!” (Maide: 62)
     “Onlar yeryüzünde hep bozgunculuğa koşarlar. Allah ise bozguncuları sevmez.” (Maide: 64)
     “İsrailoğullarına Tevrat’ta şöyle bildirdik: ‘Siz yeryüzünde iki kere fesat (karışıklık) çıkaracaksınız.’ ” (İsra: 4)
     “Bozgunculuk yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.” (Bakara: 60)
     Yahudilere müteveccih / yönelik şu iki Kur’an hükmü, o milletin insanın sosyal hayatında  hile ile çevirdikleri şu iki müthiş / dehşetli genel prensibi tazammun eder / içerir: İnsanın içtimaî / sosyal hayatını sarsan; çalışma ve ameli sermaye ile mübareze ettirip / çekiştirir! Fukarayı zenginlerle çarpıştırır! Ribâ / faizle çalışan bankaları tesise / kurmaya sebebiyet verir! Velhasıl hile ve hud’a ile mal toplayan o millettir. Mahrum kaldıkları ve daima zulmünü gördükleri hükümetlerden ve galiplerden intikamlarını almak için, her çeşit fesat komitelerine katılır olmuşlardır! Her nevi / her çeşit ihtilâle parmak karıştıran yine o millet olduğunu, bu iki âyet ifade ediyor.
     Meselâ “Haydi ölümü isteyin.” (Bakara: 94)
     “Eğer doğru iseniz mevti isteyiniz. Hiç istemeyeceksiniz.”
     İşte bu âyet Hz. Peygamber’in meclisinde, küçük bir cemaatin, cüz’î bir hâdise ünvaniyle, milletler içinde hayat hırsı ve ölüm korkusuyla en meşhur olan Yahudilerin; ta kıyamete kadar lisan-ı hâlle mevti / ölümü asla istemeyeceklerini ve hayat hırsını bırakmayacaklarını ifade eder.
     Meselâ “Onların üzerine bir zillet ve yoksulluk damgası vuruldu.” (Bakara: 61) Şu ünvanla, o milletin istikbaldeki mukadderatını, umumî bir surette ifade eder. İşte, şu milletin seciyelerinde ve mukadderatında münderiç / içine konmuş olan böyle müthiş düstur ve prensipler içindir ki, Kur’an onlara karşı pek şiddetli davranıyor, dehşetli te’dip sillesi vurup / hadlerini bildiriyor.
     Kur’an’daki Hz. Musa kıssasında, Yahudiler tevbih edilmekte / azarlanmaktadır.  
     Pek çok muhtelif milletlerin İslâmiyete girmeleriyle, birbirine zıt ve muhalif çok cereyanlar ve fikirler birbirine karıştığı için, Yahudi gibi zeki ve dessas bir kısım münafıklar, o zamanlar; o içtimaî halden istifade ettiler!
     İşte İsrail - Filistin Savaşı’nda, İsrail’in gösterdiği insanlık dışı hareket ve vahşetler; Yahudiler hakkında, Âyetlerin tesbitlerini ve  söylediklerimizi teyit eder ve doğrular mahiyetdedir.
     Hırs, mahrumiyete sebebtir. İllet ve zillettir. Mahrumiyet ve sefalet getirir. Evet, her milletten ziyade hırsla dünyaya saldıran Yahudi milletinin zillet ve sefaleti, bu hükme kesin bir şahit ve tanıktır.
     Evet, hırs; canlılar âleminde en geniş bir daireden tut, ta en küçük bir ferde kadar kötü etkisini gösterir.
     Hem insanlık dairesi içinde, her milletten ziyade hırsla dünyaya yapışan ve aşk ile dünya hayatına bağlanan Yahudi milleti, pek çok zahmetle kazandığı, kendine faydası az, yalnız hazinedarlık ettiği gayr-i meşru bir riba / faiz serveti ile, bütün milletlerden yedikleri zillet sillesi ve sefalet, katl ve ihanet gösteriyor ki, hırs zillet ve hasâretin / zarar ve ziyanın kaynağıdır.
     Hem dünyada, milletler içinde şiddetli hırsla meşhur olan Yahudi milletinden daha ziyade rızık peşinde koşan yok!
     Halbuki zillet ve sefalet içinde, istenmeyen en kötü sonuçlara, en çok onlar maruz kalıyorlar! Onların zenginleri de süflî / aşağılık bir hayat yaşıyorlar.
     Zaten riba / faiz gibi gayr-i meşru yollarla kazandıkları mal, helal rızık değil ki mes’elemizi çürütsün.
     İşte İsrail - Filistin Savaşı’nda (2023);
     İsrail’in Filistinli masumlara karşı işlediği ve sergilediği insanlık dışı canavarlıklar; yukarıda zikredilen âyet-i kerimelerle; Yahudiler hakkında yapılan açıklamalar ve onlara karşı insanlığın dikkatini çeken hakikatler; düşünmeye değer gerçekler olup, doğru ve yerindedir.