Dünyanın her yerinde derbi, derbidir ve her zaman önemli maçlardır.

Atmosferi ve motivasyonu özeldir. Oyuncuların sadece taktik anlamda değil, mental olarak da hazırlanması gerekir.

Beşiktaş maça Serdar Topraktepe yönetiminde bu bilinçle hazırlanmıştı. Fenerbahçe içinse aynı şeyi söylemek mümkün değil. Mourinho’nun maç sonu konuşmalarından derbileri önemsemediğini gördük.

İlk 45 dakika boyunca orta sahayı güçlü tutup, savunmada sürekli teyakkuzda olan, rakibi topu aldığında orda çoğalan ve baskıyla topu alıp, hızlı çıkmaya çalışan Bir Beşiktaş izledik. Çokta etkili pozisyonlar buldu Beşiktaş. Tek sıkıntı son vuruşların çelimsiz olmasıydı. Maçın bu bölümünü izlediğimizde; Serdar hocanın gol atmadan asla gol yemeyeceksiniz emri verdiğini düşündüm. Oynanan oyun, bunu size hissettiriyor.

Bu maçı skor ve oyun açısından ikiye ayırmak gerekiyor. İlk 70 dakika ve sonraki 20 dakika olarak.

İlk bir saatte Beşiktaş’a baktığımızda; Tayyip Talha ve Emirhan’ın oynadıkları süre boyunca tandemde göstermiş olduğu müthiş performans galibiyetin şifrelerinden. Tam önlerinde yer alan Al-Musrati’nin ise sezon başından bu yana ilk kez, gerçek görevi olan 6 numara gibi pas dağıttığını gördük. Svensson ise sağ da çok iyi mücadele etti. Rafa Silva’nın kanatta olmasıyla etkisi düşünce Beşiktaş, rakip ceza sahasında yakaladığı pozisyonları istediği gibi kullanamadı.

Fenerbahçe ise 67 dakika boyunca Maximin ile atak başlangıçları yaparak, Dzeko ve Tadic son vuruşlarıyla skor bulmaya çalıştı. Fakat sarı lacivertlilerin hücum hattında etkili pres yapamadığını gördük. Kazandıkları her topu, hızlı kaybettiler.

Serdar Topraktepe’nin Talha’nın sakatlanmasıyla birlikte kulübesine dönerek dakikalar 70’i gösterirken yaptığı oyuncu değişiklikleri, bana göre maçın kırılma anıdır. Rakibi kadar zengin bir kulübesi yok Beşiktaş’ın fakat en etkili şekilde kullanmayı başardı.

Chamberlain’i sol kanada alan Topraktepe, Rafa Silva’yı en etkili olduğu bölgeye; merkeze çekti. Bu hamleden sonra Beşiktaş üçüncü bölgede etkili olmaya başladı ve çok geçmeden Chamberlain-Immobile ikilisinden gol geldi. Golün yarısını Alex Oxlade-Chamberlain’e yazmak gerekiyor. Bu yeteneğiyle, bugüne kadar oynamaması Beşiktaş’ın iyi yönetilemediğini de gösteriyor. Beşiktaş’ta sol açıkta yetenekli bir oyuncu yer aldığında Rafa Silva ve Gedson’un performansı da ikiye katlanıyor. Immobile’ye gol atma şansı doğuyor. Beşiktaş, Immobile’nin daha fazla gol atmasını istiyorsa onu beslemek zorunda. Siyah beyazlılar açısından tek handikap, Gedson’un ikinci sarıyı görmesi oldu. Bu durumda Beşiktaş, Fenerbahçe’yi tekrar eden bir döngüyle yine 10 kişi yenmiş oldu.

Mourinho ise beraberliği düşünen bir oyun anlayışla elindeki muhteşem kadrodan yararlanamadı. Burada en kritik cümle; Mourinho’nun maçtan sonra “en azından berabere kalabilirdik” ifadesi. Mourinho’ya belki 1 puan yetebilir fakat Fenerbahçe’ye yetmez. Süper Lig’in dinamikleri böyle işlemiyor.