İnsanlar, huzur ile vicdan hürriyeti ile çalışmak ihtiyacındadır. Bu ise toplumu idare eden devlette ve hükümette adaletin mutlak hâkim olmasıyla mümkündür. Bunu temin edecek şey adliyemizdir. Bir memlekette adalet olmazsa, o memlekette anarşi var demektir, orada hükümet yok demektir.- Gazi Mustafa Kemâl Atatürk (1923)

30 OCAK 2024 TARİHİNDE TBMM’DE YAPILAN SON HUKUK DARBESİNİ UNUTMAYALIM VE UNUTTURMAYALIM.

Bugün 30 OCAK 2024 itibarı ile Anayasa Mahkemesinin iki kere hakkında hak ihlali kararı verdiği tutuklu Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliği muhalefetin tüm engelleme çalışmasına rağmen TBMM’de düşürüldü. Yani TBMM yönetimi tarafından “ biz kendi hazırladığımız TC.Anayasasını kabul etmiyoruz” denildi.

İnsan toplulukları kendilerine vatan seçtikleri topraklarda nasıl yönetilmek istediklerini ANAYASA adı altındaki temel doküman ile duyururlar. Yani örgütlü toplumun en gelişmiş aşaması olan devlet konumuna erişirler. Halkın öz iradesi ile kabul ettiği Anasaya maddelerine uygun olarak hazırlanan, kanunlar, yönetmelikler, tüzükler ve kararlarla ülke seçilmiş kuruluşlar eliyle yönetilir.

Anayasalar ülkede yaşayan tüm kurum ve kuruluşlar ile tüm bireyleri kapsar. Tüm faaliyetler milletin tümünün arzu ve ihtiyaçlarına göre hazırlanıp kabul edilen Anayasaya göre yürütülür.

Hangi sebep ve şart olursa olsun bir ülkede yetkililer tarafından Anayasaya uyulmuyorsa ve kanunlar göz ardı ediliyorsa orada devletin varlığından ve devlet otoritesinden bahsedilemez. Anayasanın olmadığı yerlerde kaos ve kargaşa ortamı hakim olur. Eğer Anayasa yok farzedilir ise bu anayasaya uygun olarak çıkartılan hukuk kuralları da yok sayılır. Dolayısısı ile kurum ve kuruluşlarda yok hükmündedir.

Anayasa Mahkemesinin herkesin uyması gereken kurallarına iki kez uyulmayarak 9 aydır hapisten tahliye edilmeyi bekleyen Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliği düşürülünce gücünü Anayasadan alan tüm devlet kurum ve kuruluşlarının hukuki geçerliliğide tartışılır hale gelmiştir.

“ Hukuksuzluğun olduğu yerde devletin varlığından söz edilemez.” Bu söz pek çok akademisyen ve değerli hukuk adamlarımız tarafından defaatle dile getirilmesine rağmen yargı eliyle yapılan anayasal darbeye engel olunamamıştır. O halde önümüzde acilen çözülmesi gereken ülkemizin süratle anayasal otoritenin hakim kılınacağı bir zemine çekilmesi sorunu durmaktadır. Bu durumda, yani anayasanın varlığının sorgulandığı bir ortamda yapılacak yerel seçimlerinde bir anlamı yoktur. Anayasa yoksa seçiminde anlamı yoktur. Seçim sonuçlarının da bir geçerliliği olmadığı daima sorgulanacaktır.

- O HALDE ŞİMDİ ANA MUHALEFET PARTİSİNE TARİHİ BİR GÖREV DÜŞMEKTEDİR.

- BU GÖREV; TÜM MUHALİF KESİMLERİ İÇİNE ALACAK ŞEKİLDE “ ANAYASAYI SAHİPLENME VE ANAYASA KURALLARINI KAYITSIZ ŞARTSIZ UYGULAMAYA KOYMA PLATFORMU” OLUŞTURMAKTIR. BU PLATFORM HUKUKUN KURALLARI İÇİNDE ÖNCELİKLİ OLARAK HUKUK DÜZENİNİ KURACAK TEDBİRLERİ ALMALIDIR.

Sonuç olarak; önce Anayasanın kuralları ile yönetilebilecek tam bağımsız bir ülke düzeni oluşturulmalıdır. Yani hukuk düzeni yeniden tesis edilmelidir. Bu gerçekleşmeden seçimler dahil yapılan hiçbir faaliyetin hukuki geçerliliği olmayacağı açıktır..