İSTANBUL- Otoimmün bir hastalık olan Myasthenia gravis (MG), sinir hücreleri ile kaslar arasındaki iletişimi sağlayan sinyalleri algılayan bölgelere vücudun kendi bağışıklık sisteminin savaş açması sonucu ortaya çıkıyor. Sinir uyarılarının kaslara doğru iletilmemesi kas güçsüzlüğü ile sonuçlanıyor. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Nöroloji uzmanı Dr. Yüksel Dede’nin verdiği bilgiye göre, hastanın yaşam kalitesi üzerinde önemli etkileri olan bu sorun günümüzde yeni tanı ve tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınıp yönetilebiliyor. 

Siirt'te nefes borusuna demir parçası kaçan öğrenci Heimlich manevrasıyla kurtarıldı Siirt'te nefes borusuna demir parçası kaçan öğrenci Heimlich manevrasıyla kurtarıldı

MG'nin nöromiyelitis optika, otoimmün tiroid hastalığı, sistemik lupus eritematozus (SLE) ve romatoid artrit gibi bazı diğer otoimmün hastalıklarla ilişkili olabileceğinin bilindiğini söyleyen Dr. Yüksel Dede, “Ayrıca yeni anne olmuş kadınlarda doğum sonrası dönemin hastalık açısından riskli dönem olduğu yapılan bazı çalışmalarda gösterilmiştir” diye konuştu. 

KAS ZAYIFLIĞI VE YORGUNLUĞA DİKKAT!

Dr. Yüksel Dede’nin verdiği bilgiye göre, myastenia gravise bağlı kas zayıflığı aktiviteye bağlı olarak kötüleşirken dinlendikten sonra düzeliyor. Bununla birlikte hem kas zayıflığının şiddeti hem de etkilendiği kaslar kişiden kişiye değişebiliyor. 

Hastalığın semptomlarının yaygın farklı hastalıklarla benzerlik göstermesinden dolayı teşhisinde zaman kaybedilebileceğine işaret eden Dr. Yüksel Dede, hastalığın belirtileriyle ilgili şu bilgileri verdi: “Myasthenia gravisin belirtileri, kas güçsüzlüğü ve yorgunluktur.  Göz kasları, yüz ve çiğneme kasları, boyun, kol ve bacak kasları hatta solunum kasları dahi etkilenebilir. Genellikle göz kapağı düşüklüğü, çift görme, konuşma zorluğu, yutma güçlüğü, solunum zorluğu ve genel kas güçsüzlüğü gibi belirtilerle kendini gösterir. Özellikle de gün içinde değişen bir yorgunluk söz konusudur; hastalar sabahları kendilerini daha iyi hissederken, akşama doğru gittikçe artan kas güçsüzlüğünden yakınırlar. Kaslar kullanıldıkça bulgular daha da belirginleşir, dinlendikçe de kas gücü yerine gelir.”

ÇOĞU VAKADA TEDAVİDE ETKİN SONUÇLAR ALINABİLİYOR!

Dr. Yüksel Dede’nin verdiği bilgiye göre, MG’nin teşhisi alanında uzman hekimlerin hastayı değerlendirmesi ile konuyor. Öncelikle uygun belirtileri olan hastadan ayrıntılı bir tıbbi öykü almak gerekiyor, sonrasında ayrıntılı bir nörolojik muayene yapılıyor ve kan tahlilleri ve elektromiyografi (EMG) gibi tanıyı destekleyecek testlerle teşhiş konuyor. 

Bugün gelinen noktada, miyasteninin tedavisinin bulunduğunu ve çoğu vakada etkin sonuçlar sağlanabildiğini söyleyen Dr. Yüksel Dede, tedavi ile genellikle belirtilerin kontrol altına alınmasını, kas gücünün artmasını ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesinin hedeflediğini belirtti. Dr. Yüksel Dede, uygulanan tedaviyle ilgili şu bilgileri verdi: “MG tedavisinde öncelikle daha önce sözü edilen sinir ve kas arasındaki sinyal aksamasını gidermeye yönelik tedaviler uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra vücudun kendi kas sinir kavşağına karşı ortaya çıkan immün yanıtı baskılamak için bağışıklık sistemini yatıştırmaya yönelik bağışıklık sistemini baskılayıcı tedaviler uygulanmaktadır. Tedavi yaklaşımları hastanın belirtileri, hastalığın şiddeti, yaygınlığı gibi faktörler göz önünde bulundurularak hastaya özgü seçilir ve bazen ağızdan, bazen damar yoluyla bazen de timektomi gibi cerrahi prosedürlerin uygulanması gerekebilir.”

HASTALIĞIN KONTROLÜNDE DÜZENLİ TAKİPLER ÇOK ÖNEMLİ!

Myastenia gravisin kronik bir durum olduğunu ve tedavi sürecinin genellikle yaşam boyu devam ettiğini hatırlatan Dr. Yüksel Dede,   “Bununla birlikte, modern tedavi yöntemleri ve ilaçlar sayesinde çoğu kişinin semptomları kontrol altına alınabilir ve kişi aktif bir yaşam sürdürebilir. Bu aşamada düzenli tıbbi takip, belirtilerin yönetimi ve kişiye özgü tedavi planının iyileştirilmesi için önem arz etmektedir.” diye konuştu. 

HABER: METE YILMAZ 

Editör: Elif HAYVALI