Yüce Önder Atatürk, Milli Mücadele arkadaşları ile birlikte çok güç şartlarla, vatanı kurtardı ve 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak, bizlere emanet etti. Cumhuriyetin 10 yıldönümünde, Türk Milleti’ne hitaben yaptığı konuşma, fevkalade önemlidir. Ankara’da yapılan bu kutlamaya, İzmir Kız Muallim Mektebinin talebesi, Atatürk’ün, İzmir’e gelişlerinde, kendisine kahve ikram etmek üzere seçilen, mezar taşının üzerinde “Atatürk’e kahve ikram eden kız” yazan, Karşıyaka Cumhuriyet Okulu’nun, Atatürkçü efsane öğretmeni, annem Neriman Hocanım da katılmıştı.

Atatürk’ün hitabetlerinin bazı önemli kısımlarını almak isterim; “Türk Milleti, bugün Cumhuriyetimizin 10 yılıdır, en büyük bayramdır. Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü Türkiye Cumhuriyeti’dir. Fakat yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz. Daha büyük işler yapmak mecburiyetindeyiz. Yurdumuzu, dünyanın en mamur, en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkacağız. Daha çok çalışacağız. Türk Milletinin terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir. Yüksek bir insan cemiyeti olan Türk Milleti’nin, tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek onda yükselmektir. Büyük Türk Milleti, giriştiğim işlerde, muvaffakiyet vadeden, çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, sözlerin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak, bir isabetsizliğe uğramadım. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulan, büyük medeni vasfı, büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile atının yüksek medeniyet ufkunda, yeni bir güneş gibi doğacaktır. Türk Milleti, ebediyete akıp giden her 10 yılda, bu büyük Millet Bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı temenni ederim. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” (29 Ekim 1933)

Bizler Atatürk nesli olarak yetiştik. Mülkiye mektebimizde, ne zaman Atatürk’e, onun ilke ve inkılaplarına saygısızlık, saldırı olsa, Mülkiye talebe cemiyetindeki, Atatürk resmini alır, yeri göğü inleterek, Kızılay’a koşardık. Atatürk sevgisi ve Atatürk ilkeleri, Mülkiyelinin kırmızı çizgisidir. Dünyanın en kritik coğrafyasında bulunan Türkiye, her şeye rağmen işleyen demokratik sistemi ile bölgesinin en uygar, en gelişmiş ülkesidir. Türkiye, etrafındaki olumsuz olaylardan ders alarak, eksenini, uygar batı dünyasından ayırmamalıdır. Siyaset uğruna, iktidara gelmek için, Laik Cumhuriyet değerlerinden ödün vermek, uzaklaşmak çok tehlikelidir. Atatürk, “Türkiye, gericilerin, şeyhlerin, yobazların ülkesi olamaz” diyerek, bize yol göstermiştir. Oy almak için milletin, en ulvi duygu ve inançlarını istismar, din üzerinden siyaset fevkalade yanlış ve tehlikelidir.

Eski yıllarda, en büyük Milli Bayram olarak Cumhuriyet Bayramlarını büyük coşku ile kutlar, anlamlı törenlere iştirak ederdik. Atatürk’ün başlattığı, Cumhuriyet Baloları, yurdun tüm vilayet ve ilçelerinde düzenlenirdi, onlara heyecanla katılırdık. Fener alayları yapılırdı. Ankara’da yapılan görkemli törende, ordumuzun modern silahlarla, resmi geçidini heyecanla izlerdik. Hele biz Mülkiyelilerin, kardeşleri olan Harbiyeliler, muhteşem harbiye marşının eşliğinde, yeri titreterek yürürlerdi.  Anıtkabir’e mutlaka gider, Yüce Önder’e sonsuza dek bağlılığımızı haykırırdık. Tekraren ifade ediyorduk ki, milli bayramlarımızın en değerli ve anlamlısı olan Cumhuriyet Bayramımızı, bu yıl ve Cumhuriyetimizin 100. yılında çok büyük törenlerle kutlamalıyız.

Türkiye’de, Atatürk’ün izinden giden, Atatürk sevgisini yaşayan, onun ilke ve inkılaplarını koruyan, siyasi partilere ihtiyaç büyüktür. TBMM’de, her yerde iktidarda olamasa bile, Laik Demokratik Cumhuriyet’ten, ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olmak, hassasiyetle var olmalıdır. Oy alacağım, iktidara geleceğim biçimindeki yanlış hesaplar, hatalı hareketler, çok hususu kaybettirebilir. Cumhuriyetten bu yana iş başına gelerek, Türkiye’yi yöneten hükümetler, önemli atılımlar, projeler yaptılar. Türkiye gelişti. Ancak, Atatürk’ün dediği gibi, yapılanları kafi bulmuyoruz. Cumhuriyetimizin, 100. yılında, Atatürk’e layık bir Türkiye yaratabildik mi? Her şeyden önce bunun muhasebesini, değerlendirmesini yapmalıyız. Bana göre Türkiye, insan hak ve hürriyetleri, adalet ve hukuk, fikri özgürlüklerde, demokrasinin işleyişinde, Laik Cumhuriyet kazanım, geleneklerinde, vatandaşımızın iktisadi ve sosyal refah seviyesinde çok daha ileri noktalarda olmalıydı!