Ermeni meselesinin ortaya çıkışında bir çok faktör rol oynamıştır. Bu faktörlerden biri de misyonerler ve misyonerlerin açtıkları okulla

Ermeni meselesinin ortaya çıkışında bir çok faktör rol oynamıştır. Bu faktörlerden biri de misyonerler ve misyonerlerin açtıkları okullardır. Misyonerlerin asıl hedefleri Hıristiyanlığı dünyaya yaymaktır. Hıristiyanlar tarafından "İncil Ülkesi" olarak nitelendirilen Anadolu’da eskiden beri faaliyet göstermişlerdir. Osmanlı ülkesine XVI. yüzyıldan itibaren başta İngiltere, Fransa, İsveç, Amerika Birleşik Devletleri ve daha sonraları Almaya gibi ülkelerden birçok misyonerler gelmiştir.

19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte misyonerlik faaliyetleri iyice artmaya başlamıştır. İngiltere ve Fransa konsolosları hem diplomatik hem de misyonerlik faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Anadolu’ya gelişleri diğer misyonerlere göre daha geç bir tarihte olmasına rağmen faaliyetlerindeki çeşitlilik ve yoğunluk
bakımından en başarılı olanlar Amerikalı misyonerlerdir. Ermeniler üzerinde bir takım kışkırtma faaliyetlerinde bulunan Amerikalı misyonerlerin Osmanlı Devleti’ndeki faaliyetleri 19. yüzyılın ilk çeyreğinde başlamıştır. Amerikalı misyonerler, mesailerinin çoğunu Gregoryan mezhebindeki Ermeniler üzerine yoğunlaştırmışlardır. Misyonerlerin özellikle Ermeniler üzerine yoğunlaşmalarında Yunanlıların bağımsızlığını kazanmaları ve Anadolu’daki Rumların belirli bölgelerde toplu olarak yaşamaları etkili olmuştur.

Osmanlı Devleti tarafından 1850 yılında Protestanlığın bir cemaat olarak resmen tanınması üzerine Amerikalı misyonerler faaliyetlerini artırdılar. Özellikle 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı topraklarında misyonerler, her tarafta çalışma yürütmekteydi. 1896 yılında Osmanlı ülkesinde 179 Amerikalı misyoner ve 869 tane de yardımcıları bulunmaktaydı. Amerikalı misyonerler, dini propagandadan daha ziyade ihtilalci yetiştirdi. Yetişen bu ihtilalciler, 1895 isyanlarının ortaya çıkmasında önemli görevler almışlardı. Bölgede beş yıl görev yapmış olan Rus Generali Mayewsky, Amerikan misyonerlerini "Van-Bitlis Vilayetleri Askeri İstatistiği" adlı kitabında şöyle izah ediyor "Amerikalı misyonerler dini propagandadan daha çok fikri çalışmalar içinde bulunarak komiteci ve ihtilalci yetiştirerek onları korudular. Ayrıca onlara kültürlerini aktardılar. Ermenilerden Amerika’ya göç ettirdikleri kişilere bomba yapma ve tahrip etme talimleri yaptırıp tekrar Anadolu’ya göndermişlerdir".

Misyonerliğin başlıca araçları ise kilise, okul, matbaa, kitap, hastane ve modern kurumlardı. 1850’de Osmanlı yönetiminde Amerikalı misyonerlerin gözetiminde 7 kilise ve 7 okul vardı. Bu sayı 1860’da 49 kilise ve 114 okula, 1880’de 97 kilise ve 331 okula ulaştı. İstanbul’da Robert Koleji, Antep’te Merkezi Türkiye Koleji, Harput’ta Fırat Koleji, Merzifon’da Anadolu Koleji, İzmir’de Enternasyonel Koleji gibi çeşitli isimler altında okullar açmışlardı. Tüm bu okullarda başta Ermeniler ve azınlıkların tamamı bir ihtilalci şuurla yetiştirilmeye çalışılmıştı. Ruhaniyat, hürriyet ve milliyet gibi fikirler Türk Milleti aleyhine kullanıla gelmiştir. Hatta okulların mezuniyet törenlerinde bile Ermeni Milli Marşı okunup Türk aleyhine sloganlar atılmıştır. Ayrıca bu okullar Ermeni komitelerinin saklandıkları ve silahlarını depoladıkları yani karargahı haline gelmiştir. Bunların yanı sıra misyoner okullarında Ermeni dili ile ilgili çalışmalara da yer verilmekteydi. Açılan okullarda İngilizce, Fransızca gibi batı dillerinin yanı sıra Ermeni Dili ve Edebiyatı, Ermeni Tarihi ve Coğrafyası gibi dersler Ermeni Öğretmenlerce okutulmaktaydılar. ABD halkı, Osmanlı topraklarındaki misyoner okullarına yılda 200 bin Dolar göndermekteydiler. Bu arada misyonerler, basın yayın faaliyetlerine de ağırlık vermekteydiler. İlk başlarda eserlerin Ermeni harfli Türkçe olarak basıldığı görülürken daha sonraları ise Ermeni harfli Ermenice olduğu görülüyor. Böylece Ermenice öğretmeye zemin hazırlandığı anlaşılmaktaydı. Ermeni harfli Ermenice kitapların yanı sıra gramer kitapları ve İncil gibi dini kitaplar da basılmaktaydı. Basılan bu kitaplar Ermeniler arasında çok cüzi bir fiyat karşılığı veya bedava dağıtılmaktaydı. Yine 1880 yılında İstanbul ve Urmiye’deki matbaalara ek olarak Antep’te de yeni bir matbaa kurularak burada ilk yıl 500 bin sayfadan fazla Ermenice, İngilizce ve Kürtçe eserler basılmıştı.

Misyonerler, çok kapsamlı yürüttükleri faaliyetlerini Ermeniler arasında propaganda yaparak, onların Osmanlı aleyhine ve karşısında kötü amaçlar ile tamamen bölücü kışkırtıcı faaliyetlere girmelerine neden oldular. Amaçları Protestanlığı kabul etmiş müstakil bir Ermenistan’ın ortaya çıkmasını sağlamaktı. Bu yönüyle Amerikan misyonerleri, Rus ve İngilizlerden daha çok Ermeni hareketinin içinde bulundular. Bu çerçevede misyonerler, başta açtıkları okullarla, hastaneler ve basın yayın faaliyetleriyle bir Ermeni kimliği oluşturup yanyana yıllardır dostane bir şekilde yaşayan iki toplumu birbirine düşman etmeyi başardılar. Ama sadece bununla yetinmeyeceklerdir.

Sanayi devrimi ve gelişmesi ile endüstriyel ve ekonomik reformlarını yapan batılı devletler, oluşturdukları endüstriyel hayatın hammaddelerini temin etmek için yeni bir işgal ve sömürge hareketini başlatmışlardır ki; Bu amaç doğrultusunda Asya ve Afrika’da çeşitli ülkeleri işgal eden sömürgeci emperyalist devletler, 19. yüzyılla birlikte gözlerini Osmanlı ülkesine çevirmişlerdi. Sömürge savaşına girmiş olan batılı devletlerin çıkarları, Osmanlı topraklarında düğümlenmekteydi. Daha önceki araştırma yazılarımda da değindiğim ve yazdığım "Şark Meselesi" konulu yazı çatısı altında konuyu sonuçlandırırsak;

Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve kendilerine yeni sömürge bölgeleri yaratmak maksadıyla gayr-i müslimlere özellikle Ermenilere el atmışlardı. Bu meselede de misyonerler iç karışıklık adına Osmanlı Devleti’nin çöküş sinyallerinde önemli rol oynamıştır.

Kaynakça: ERMENİ İSYANLARI ve
REDİF TABURLARININ ROLÜ/ ZİYA EDİZ