Bu günlerin meselesi değil milattan öncesine kadar gider. Eski yaşam ve bilgilere tam anlamıyla vakıf olamama durumumuz, son yılları yorumlamamızı sal

Bu günlerin meselesi değil milattan öncesine kadar gider. Eski yaşam ve bilgilere tam anlamıyla vakıf olamama durumumuz, son yılları yorumlamamızı salık verir. Ülke yönetimi olarak kendi çıkar ve menfaatleri üzerine kurulan senaryoları hisseder ve üzülürüm, kınarım, lanetlerim. Ülkem yöneticilerine dış mihrak dediğimiz zümrelerce yapılan dayatmaları bilmem, hissetmem durumunda ise “kahroluyorum’’.

Bir insan hata yapabilirmi, tabiki yapabilir. Ülkenin başında isen, tüm imkan ve selahiyete sahip isen, akademisyeninden, bilim adamına, istatik duayeninden, toplum mühendisine, sosyoloğdan, psikoloğuna kadar bir çok kişi ve kuruluş sana hizmet vermeye amade ise hata yapamazsın. Seksen milyona yaklaşan nufusuna karşın devlet erkanı durumun buna engeldir. Bakamazsan, baktır, sorgulayamazsan, sorgulattır, araştıramazsan, araştırılmasını sağla, analiz yaptırt, sentezini çıkarttır, doğrulattır.

Bir ülke, millet tarihi ve mazisiyle övünür, övünülecek materyaller ve nedenler bulur. Yaşadığı dönemde ise mazi değil realite vardır, istatistiksel ve bilimsel sonuçlar geçerlidir. Akıl temelli analizlerin, akıllıca sentezleride çıkarılır. Ülkemizde avrupa ülkelerine göre bire bir yaşlı bakım hizmetinde iş kazası yaşanmamıştır diyebilirsiniz. Bu durum bir başarı değil, halkın kafasını karıştırmak, saptırmaktır. Ülkemizde bire bir yaşlı bakımı sıfıra yakın derecede azdır. Kişinin “ömrümce uğraştım hiç sınıf birincisi olamadım, hep ikinciydim’’ demesinden sonra, bravo ikinci olmayı başarmış ve hep birinci olma mücadelesinide devap ettirmiş demek sadece polyannacılık oyununun ülke gidişine olumsuz etkilerine kabul demektir. Kişi hiç sınıf birincisi olamamıştır, sınıf hep iki kişiden ibarettir, ikinci olması ise istikrar ve gayret sonucu değil, kötü şansın, iyi pazarlanma halidir.

Türkiyem, bin yılı aşkın tarihi ve mücadelesi ile ortadadır. Demokrasi değil “ileri demokrasi’’ lafı ile avun, halkını avut, biz sana şeker vereceğiz diyen dışardaki arkadaşlarını, bu güzel ülke ve şerefli millet üzerinde tecrübe et, bu durum reel siyasetin hiçbir etikliğini içermez. Çağdaş hukuk sistemi ve kahraman ordumuzun yeterliliğini zaafa uğratacak hal ve hareketler bir yana söylemlerden dahi uzak durulması zaruridir.

Yüz, ikiyüzyıl önceki ülke düzenleri ve uluslar arası ilişkiler yanılmamıza sebep olmamalı. Günümüz şartları olası sömürme tarafı ülkeleri sıcak yada soğuk savaşa dahi iteklemiyor. Bir kaç küçük oyunla güvenlik güçlerinin zaafiyetini, birbirlerine düşme halini deşifre edip, adil uydulamaları kolluk kuvvetlerinin yapamadığı kanaati ve yargıda da doğru kararlar çıkmadığı, çıkamadığı algısı halk üzerinde oluşmuş ise, sömürülmeye birinci sıradan aday ülke oldunuz. Başardınız, dile, dine, mezhebe, meşrebe, öğretime, sınıfa bakılmaksızın canlar verilerek bu güne getirilmiş ülkemi, sömürülmeye hazır hale getirdiniz. Bir ülke bütün veriler bu kadar iyiyken sömürü devleti olurmu? Olmamalı, yaşananlar ciddi zaafiyetlerin içinde bir gidişat yaşadığımızında açık göstergesi. Tek teselli edinebileceğiniz durum ise bu kötü gidiş beş, on yılın sonucu değil çeyrek asrın üzerindeki “günü kurtaralım’’yanlış politikalarının yansıması ve uzantısıdır.