Haber: Damla Oya Erman


Astrofizikçi Matt Caplan'ın liderliğindeki bir bilim ekibi, "Güneşin merkezinde bir kara delik olabilir mi?" sorusuna odaklanan çarpıcı bir araştırma sundu. Caplan, bu iddialı soruya "muhtemelen değil" cevabını verse de, ortaya atılan teori gözleri karanlık madde üzerine çeviriyor.

Arxiv'de henüz hakem incelemesinden geçmemiş olan bu yeni çalışma, The Astrophysical Journal Letters'da yayımlanan bir makaleyi takip ediyor. Her ne kadar bilim dünyası tarafından henüz resmi olarak onaylanmamış olsa da, bu araştırma karanlık maddeyle ilgili büyük bir uzay sırrını çözebilecek potansiyele sahip.

Karanlık madde ve karanlık enerji, evrenin %95'ini oluşturan ancak insan gözüyle görülemeyen gizemli yapı taşlarıdır. Yıllardır, bilim insanları bu unsurları anlamak ve açıklamak için farklı teoriler öne sürdüler, ancak şimdi Caplan'ın liderlik ettiği ekip, karanlık madde konusundaki belirsizlikleri azaltabilecek bir teori ortaya koyuyor.

Caplan, karanlık maddeyi oluşturan unsurların, geleneksel parçacıklar yerine evrenin ilk anlarında üretilen, her biri kendi güneş sistemimizdeki tipik bir asteroit kadar kütleli olan devasa sayıda atom boyutundaki kara delikler olabileceğini öne sürüyor. Bu iddialı teorinin kanıtını bulmak için ekip, bu minik antik boşlukları araştırmaya odaklanıyor.

Buna göre, güneşin içinde bir kara delik olasılığı düşük olsa da, diğer yıldızların bu tür kara deliklerle uzayda dolaşabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

Mobil haberleşmede kesintisiz iletişim için geçen yıl 52,4 milyar lira harcandı Mobil haberleşmede kesintisiz iletişim için geçen yıl 52,4 milyar lira harcandı

Araştırmacılar, bu ilkel kara deliklerden bazılarının yıldız oluştururken toz bulutlarına takılmış olabileceğini ve hala orada olabileceğini öne sürüyor. Bu çılgınca iddia, bilim dünyasında heyecan yaratırken, henüz resmi olarak kanıtlanmış bir gerçek değil.

Ekip, bu iddialı teorinin somut kanıtlarını bulmak için gözlemler ve analizler yapmayı planlıyor. Bu potansiyel keşif, evrenin temel yapısını anlama konusundaki büyük sorulara yeni ve heyecan verici bir perspektif getirebilir. Ancak, bilim dünyası bu iddiayı henüz kabul etmiş değil ve araştırmacılar, bu teorinin geçerliliğini kanıtlamak için daha fazla çalışma yapma aşamasındalar.

Editör: Ayşegül Bedir AKOSMAN