Dünyada en fazla ciddiye alınması gereken ve yol gösterici İlahî son bir rehber olan Kur’an’ın,

Bütün insanlar için varlık gayelerini hatırlatan ve o gayeye gidişte, onlara rehberlik yapan, üstelik bir nasihat / bir öğüt kitabı olan Yüce Kur’an’ın,

Takva sahiplerine müjde, küfür ve zulümde direnenlere ikaz / uyarıcı olan Kur’an’ın,

Gerçekleri ve insanın vazîfe ve görevlerini bildiren; değerli ve dengeli İlahî / Semavî / Göksel

bir kitap olan Kur’an’ın,

Tüm âlemler için, bir nasihat, öğüt, zikir ve hatırlatıcı kitap olan Kur’an’ın,

İnsanlara apaçık bir tebliğ / bir bildiri olan Kur’an’ın,

Yüce Allah’ın tek ibadet olunacak ve emri uygulanacak yegâne / tek İlah olduğunu bildiren

Kur’an’ın,

Aklıselim / sağduyu sahipleri; ilim, ibret ve hikmeti öğrensinler, dikkatle okuyup,

üstünde tefekkür etsinler / düşünsünler diye gönderilen Kur’an’ın,

Mü’minler için şifa ve rahmet, zalimler için, hüsran arttırıcı bir ders verici olan Kur’an’ın,

İhtiyaç tekerrür ettikçe / yine kendisini hissettirdikçe, lezzet ziyadeleştiği için, tekrar tekrar

okunması, lezzet üstüne lezzet veren Kur’an’ın,

Küçük çocukların bile rahatça ezberleyebildikleri Kur’an’ın,

En ağır hastaları bile, dinledikçe rahatlatan Kur’an’ın,

Sekeratta / ölüm anında olanın damağına, şerbet gibi gelen Kur’an’ın,

Kalblere kuvvet ve gıda, akıllara gına ve zenginlik veren Kur’an’ın,

Ruha su ve ışık, nefislere deva ve şifa olan Kur’an’ın,

İnsanlar; bütün maddî ve manevî dertlerine deva bulsunlar diye,

inananlara şifa ve rahmet kaynağı olarak indirilen Kur’an’ın,

Birbirinden değerli bunca sayısız mealleri varken; Ezher Üniversitesi Usuliddin Fakültesi Tefsir Bölümü Mezunu Sayın Abdullah Akgül tarafından: “Rabbanî Yaklaşım Ve Anlayışımızla YÜCE KUR’AN’IN MANASI VE MESAJI “ (Türkçe Meali Kerim) adıyla hazırlanan ve Üstad Ahmet Akgül tarafından ise, yeni izah ve açıklamalarla iyice zenginleştirilen, yepyeni bir Kur’an Meali nazarlarımıza sunulmuş bulunmaktadır.

Bu mealin diğerlerinden farkı; “Kur’an-ı Kerim ayetlerinin genel ve temel hakikatleri yanında; bir de her asra, her olaya, hatta her insana bakan ayrı işaret ve hikmetleri bulunduğu.” tespitinden hareketle yapılmış olmasıdır. Tabiri caizse ayetler; mümkün mertebe güncelleştirilmeye çalışılarak ele alınmıştır.

“Çünkü Kur’an ayetleri Allah’ın bir mucizesi ve merhameti olarak, her olay hakkında sanki o an yeniden nüzul etmektedir. İşte bu nedenledir ki, Kur’an-ı Kerim hep ter ü tazedir, asla eskimeyen yenidir. Bütün zaman dilimleri, teknoloji gelişmeleri ve medeniyet merhaleleri hep onun gerisinde ve gölgesindedir.”

Göz, büyük bir nimettir. Fakat ışık olmayınca neye yarar? Yani bir şey göremez. Akıl da göz gibi büyük bir nimet. Onun da ışığa ihtiyacı vardır. Aklın ışığı ise, vahiydir. İnsan, Vahiy ışığına ihtiyaç duymaz ise, manen karanlıkta kalır. Gerçeği göremez. Hakikati bilemez. İfrat ve tefrit arasında bocalar durur. Nitekim ...izmler; insanın iyi niyetle bulabildiği, insana yol gösterici akımlar olmasına rağmen; Vahiy ışığından mahrum kaldıkları için, insanlara gerçek saadet yollarını göstermekten uzaktır.

Kuru yaş ne varsa, Kur’an’da mevcuttur. İnsanın maddî manevî ihtiyaç duyduğu bütün yol yordam Kur’an’da yer almış ve insanın; “Hel min mezid? / Daha yok mu?” demesine lüzum kalmamıştır.

İşte böyle bir yol yordam hazinesi olan Kur’an’ın manevî cevherlerinin; insanın eline verilmesi çok önemli ve hayatî bir husustur.

İşte övgüye değer, mezkûr meal çalışmasıyla, bu ihtiyaç biraz daha ileri götürülerek; insanlığa büyük bir hizmet ifa edilmiştir.

İşte bundan ötürü, mealde hizmeti geçen bu iki muhterem zâta ne kadar teşekkür etsek azdır.