İstanbul beni affatesin. Üzgünüm kendini dev aynanda görmen bir anlam ifade etmiyor. Sana olan aşk-ı hakikimde azalma olmuş, ben seninle iken, flört ed

İstanbul beni affatesin. Üzgünüm kendini dev aynanda görmen bir anlam ifade etmiyor. Sana olan aşk-ı hakikimde azalma olmuş, ben seninle iken, flört ederken gerçekleri görememişim, seni tanıyamamışım.
Büyüklüğün ve sahte gülüşlerinle, yüzündeki rimeller, fonlar beni kandırmaya yetmiş.
Gerçek yüzünü yağmur yağıpta rimellerin akınca, takma kirpiklerin ve takma tırnakların düşünce gördüm.
Halbu ki ben sana âşıktım, ancak gözüm gerçeği görememiş, seninle zaman geçirmek bir kayıpmış, sahte gülüşler ile beni altatmışsın, ışıltılı dünyanını, hızlı akan hayatının akışına kaptırmışım kendimi…
Kendimi korku filminden çıkmış bir haleti ruhiyede hissediyorum.
Sen benim gözümde yoksun artık, trafiğinde senin olsun, koşuşturmacanda, paranda…
Kim seninle mutlu ise sözüm kardeşçe bahtiyarlık diliyorum…
Belkide zor bir aşk vardı aramızda bunu çözümleyemiyorum ama bu iş artık burada biter.
Maymun gözünü açtı.
Sana verdiğim yıllara yazık.
Meğerse sen herkese gülücükler dağıtan, uzakta duran ama bir türlü elde edilemeyen bir olgu imişsin.
Seni sevmediğimi içindeki sahte ve çıkarcı grupları görünce daha iyi anladım.
Herşeyin menfaat imiş.
Çıkarın olursa durup bekler, olmazsa basar gidermişsin.
Bu ruh içindeki insanlarında ruhuna işlemiş.
Trafikte kaybettiğim zamana yazık,
O şehvet vari duruşları ile teşhirci bayanlarının sahte bakışlarının içindeki samimiyetsizliğe kof duruşa yazık.
O kadar koşuşturmacaya rağmen elinde bir hiç kalmasına yazık…
Sana harcanan zamana yazık…
Artık İstanbul ile olan ilişkimizi serbest bir ilişki ya da karmaşık bir ilişki boyutuna taşıyorum.
Ben yalın, sade yağmurdan sonra bile temiz kalan şehirleri seveeğim.
Takma kirpikleri olmayan, rimelleri akmayan, sade güzellikler ülkesinde olmak istiyorum.
Ben şehrimi sade olduğu için yapılan her yatırımı kendim yapmış olduğumu düşündüğüm için seviyorum.
Gökyüzünü delen göktelenlerde yaşamak istemiyorum,
Asansörde bile bir günaydını çok gören kokanalardansa anam gibi eli öpülesi canları kucaklamak istiyorum.
“Siz nasılsınız” yerine, “Nörüyon gadasını aldığım” diyen saf ruhları seviyorum.
Ağzının içinde sahte kelimeler ile kibarlık yapanları değilde, ağzı biraz hoyrat küfürlerlede dolu olsa da ben riyasız ruhlar sahibi duru insanları seviyorum.
Anladım ki İstanbul sana olan aşkım bitmiş, maalesef ki sana harcadığım zamana yazık.
Sen yoluna ben yoluma gideyim ey İstanbul.
Beni anlayacağını biliyorum ve umuyorum.
Sana adam mı yok, yine bulursun birilerini üğütürsün eleklerinde, parçalarına ayırmaktan imtina etmezsin.
Eyvallah bu son sözüm İstanbul, bundan sonra sadece iki dost olalım, bekleti içine girmemen için dostta olmayalım, belleklerimizde hoş bir sada olarak, hatıra kırıntıları olarak kalalım.
Duygularım cevalan etsede sana karşı, zaman zaman ben kendimi tutarım.
Sen sakın bana bir iştiyak duyma.
Bu iş bitti.
Sen yoluna ben yoluma…