Bir insanın, insan gibi insan olabilmesi için, öncelikle iyi bir anne babaya, iyi öğretmenlere ve de iyi bir çevreye sahip olması gerekir.

İnsan kimliğini almak ve kazanmak kolay bir şey değildir.

İyi bir çevre, iyi bir ortam ister.

Dürüstlük, doğruluk ister.

Vicdan, içtenlik ister.

Temiz bir yürek ister.

Yardımseverlik ister, Alçakgönüllülük ister.

Hoşgörü, vefa ister.

Kendini (haddini) bilmek ister.

Ve iyi bir eğitim ister.

Hepsinden önemlisi "İyi bir insan olmayı, kendisi için İyi insan dedirtmeyi, iliklerine kadar arzulamak ister"

Kolay değildir, bu özellikleri kazanmak ve de kazandırmak.

İnsan gibi insan olmak da: insan gibi insan yetiştirmek de kolay değildir.

Öncelikle iyi niyet ister.

Dürüstlük ister.

Beceri ister.

Sabır ister.

Toplum olarak yaşadığımız sıkıntıların temelinde bu etmenler yatıyor işte.

İnsan gibi insanlar yetiştiremiyoruz, çünkü bu konuda eğitimli değiliz.

İnsan gibi insanlar yetiştirmeyi beceremediğimiz için de hem kendimiz acılar yaşıyor, hem çevremize acılar yaşatıyoruz.

Düğme baştan iliklenmeye başladı, öyle de gidiyor.

Eğitimsiz bir toplumuz.

Dürüstlük değil, uyanıklık, alavere dalavere egemen oldu ülkemizde.

Arsızlar, hırsızlar, uğursuzlar egemen oldu.

Her zihniyet kendi çıkarı doğrultusunda hakkı, hukuku, adaleti belirler oldu.

Dürüstlük enayilik sayılır oldu.

İnsanlarımız, kişisel çıkarları için, hasbelkader gücü ele geçirmiş, gücün yanında olur oldu. Ayak üzerinde kırk yalan söyleyen yalancıya, "doğru" der, onun yanında yer alır, çıkarı gereği onu savunur, onu destekler oldu.

Sözün özü, bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.

Ancak iyi bir gidişat değil, bu gidişat.

Silkinip kendimize gelmek, bir yerden başlamak, başlatmak zorundayız.

Bunun için de öncelikle dürüst olmak zorundayız.

İnsan gibi insanlar olmak zorundayız.

İnsan gibi insanlar yetiştirmek zorundayız.

Çocuklarımıza dini ve ibadeti öğretmeden önce "ahlaklı olmayı, dürüst insan olmayı" öğretmek zorundayız.

Öğretmedik de ne oldu?

Namaz kılan hırsızlar yetiştirdik.

Oruç tutan sapıklar yetiştirdik.

Hacca giden, hacı olan ama, insanların gözünün içine baka baka yalan söyleyen alavere dalavereci yöneticiler, iş adamları yetiştirdik. 

Kurban kesen tefeciler yetiştirdik.

Şehadet getiren teröristler yetiştirdik.

İşte o nedenle de her konuda yerlerde sürünüyoruz.

"Bu saatten sonra kolay değil öyle dürüst bir nesil yetiştirmek." dediğinizi duyar gibiyim.

Kolay efendim, kolay.

Önümüzde bir Japonya örneği var.

Sizleri  bunaltmamak adına yazımı daha uzatıp, sizlere Japonları anlatmayacağım.

Siz, şöyle bir araştırın Japonları, Japon halkını.

Hakkında dedikodu çıkan bir Japon siyasetçisi, o dedikodunun ardından ne yapıyor?

Kendisinin hiçbir günahı olmadığı halde görev alanı içinde olan tatsız bir olaydan sonra bir Japon yöneticisi ne yapıyor?

Adı bir skandala bulaşan Japon işadamı ne yapıyor?

Bir araştırın, pek çok şeyin bilincine ve ayırdına varacaksınız.