İSTANBUL AA-Barbaros Hayreddin Paşa Camisi, mimarisi kadar süslemeleri ve minyatür desenli çinileriyle de dikkati çekiyor.

Mimar Sinan'ın kalfalık eseri Süleymaniye Camisi'nden esinlenerek tasarlanan yapı, 12 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla ibadete açıldı.

Projesinde otopark, kitap kafe, 4-6 yaş anaokulu, dijital görsel sanatlar salonu ve çok amaçlı salonlar gibi pek çok bölümün yer aldığı camide, aynı anda 20 bin kişi namaz kılabiliyor.

Avluya bakan duvarında Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, Topkapı Sarayı ve gemi motifleriyle dikkati çeken "Hızır'ın Yolu" adlı minyatür desenli devasa çini çalışmasının ziyaretçileri karşıladığı caminin içerisinde de 10 adet özel tasarım minyatür pano yer alıyor.

"Önce Hızır Reis'in hayatını ve seferlerini okudum"

Minyatür sanatçısı Zehra Akdeniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, daha önce de Büyük Çamlıca Camisi için tasarımlar yaptığını, Barbaros Hayreddin Paşa Camisi'ndeki 11 minyatürün tasarımının da kendisine ait olduğunu söyledi.

"Hızır'ın Yolu" panosundaki minyatürün en gösterişli ve en çok vaktini alan tasarım olduğunu dile getiren Akdeniz, cami içindeki panoların ise daha çok ayet referansıyla dini konuların resmedildiği tasarımlar olduğunu ifade etti.

Barbaros Hayreddin Paşa'nın gerçek adının Hızır Reis olduğu bilgisini paylaşan sanatçı, şunları kaydetti:

"Hızır Reis'in hayatını anlatan bir tasarım yapmak istedim. Önce kendi kaleminden müellif Muradi'ye yazdırdığı hayatını, seferlerini okudum. Hatta iki kere okudum. Prof. Dr. İdris Bostan hocamızın da bilgilerinden faydalandım. Hızır Reis'in ve kardeşlerinin çok özel bir hayatı var, her gencin okumasını isterim. Ağabeyini kurtarmak için Rodos adasına çıkarak başlayan denizcilik hayatı, kaptanıderya olarak devam ediyor ve diğer kardeşlerini şehit veriyor."

Tasarıma Hızır Reis'in dünyaya geldiği Midilli Adası ile başladığını aktaran Akdeniz, "Gemilerin bu akış yönüyle aslında Hızır Reis'in hayatının akış yönünü sembolize etmek istedim." dedi.

"Ön planda Topkapı Sarayı'nın görünmesini istedim"

Devasa panoda Rodos Adası, Cezayir, Tunus, Cerbe Adası, Cebelitarık, Preveze ve Sarayburnu ve Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi de resmeden sanatçı şunları söyledi:

"Minyatür tasarımı yaparken tam olarak neyi anlatmak istiyorsak ona göre kompozisyonumuzu manipüle edebiliriz. Bu nedenle mesela Ayasofya Camiini de olması gerekenden daha büyük çizdim ve biraz daha flu. Ön planda Topkapı Sarayı'nın görünmesini istedim. Üzerinde yazan ayet ise Saff Suresi 13. ayet. Çünkü bu Barbaros'un kendi sancağında da yazılı olan yine fetihle ilişkilendirilen bir ayet. En altta da yine Fetih suresinin birinci ve üçüncü ayetleri yazılı. Onları camimizin diğer hatlarını da yazan Ferhat Kurlu hocamız yazdı. Çini panonun uygulamasını da Kütahya'daki bir sanatçı arkadaşım tek başına uyguladı, Rıdvan Aşar beyefendi. Onu da burada anmak isterim."

Hızır Reis ile ilgili kaynaklara baktığında ilgi çekici pek çok bilgiyle karşılaştığını aktaran minyatür sanatçısı, "Mesela Kur'an-ı Kerim varaklarını denizin üzerine serperek dua ettiklerinden bahsediyor. Hızır Reis seferlerinin bazılarında kendi ağzından anlatıyor. Rüyasında Hızır Aleyhisselam'ı ve bazı özel kişileri gördüğünden, onların kendisine taktik verdiklerinden de bahsediyor." ifadesini kullandı.

Preveze Deniz Muharebesi'nde Hızır Reis'in diğer kaptanların karşıt görüşüne rağmen saldırıya geçmekte kararlı davrandığını, Kur'an-ı Kerim varaklarını denizin üzerine serpiştirerek leventleriyle coşkulu bir dua yaptıktan sonra rüzgarın lehlerine döndüğünü anlatan Akdeniz, şöyle devam etti:

"Belki gelmiş geçmiş en güçlü deniz savaşlarından biri. Çünkü bir tarafta sadece Hızır Reis ve Osmanlı ordusu, diğer tarafta Andrea Doria ve Batı Hristiyan güçlerinin hepsi var. Yani bir iki ülke değil tamamı, Vatikan da dahil. Bütün Avrupa gibi düşünebiliriz ki o zaman denizcilikte İspanya ve Fransa aşırı güçlüler. Hızır Reis'in söylediği şekliyle Allah'ın ona hiçbir zaman esirgemediği inayeti ve başarısıyla çok kısa sürede tarumar ediyorlar karşılarındaki orduyu."

"Hızır Reis veya denizcilikle ilgili göndermeler kullanıldı"

Zehra Akdeniz, Barbaros Hayreddin Paşa Camisi'nin kubbesinden halı desenine kadar pek çok yerinde Hızır Reis veya denizcilikle ilgili göndermeler ve çeşitli ayrıntılar kullanıldığını, minyatür tasarımlarında da aynı temanın işlendiğini anlattı.

Tasarımlarının İstanbul'da 2 ayrı camide yer aldığını anımsatan Akdeniz, "Bir hattat veya müzehhib olduğunuzda eserlerinizin bir camide olması belki şaşırtıcı değil ama bir minyatür sanatçısının hele ki kadın bir minyatür sanatçısı olarak, inşallah yüzyıllarca ayakta kalacak eserlere imza atmış olabilmek benim için çok büyük bir mutluluk. Allah'a şükür ediyorum bunun için." değerlendirmesinde bulundu.

Minyatürün ikinci plana atılmış bir sanat gibi görülmesinin doğru olmadığı görüşü dile getiren sanatçı, "Biz biraz üvey evlat gibi arada kaldık ama hem camilerdeki tasarımlarımla hem de yenilikler katmaya çalışarak ilerlediğim sanatımda minyatür sanatını ileriye taşıdığımı düşünüyorum. Birçok öğrencim var. Minyatür sanatını sevdirmeye ve öğretmeye gayret ediyorum." diye konuştu.

"On aylık zorlu ve yorucu bir süreçti"

Çini ve tezhip sanatçısı Esra Yavuz, Büyük Çamlıca Camisi'de sanatçı arkadaşı Rasime Akar ile birlikte kurdukları Hemdem Çini Atölyesi'nde çalışmalarına devam ettiklerini söyledi.

Usta çini sanatçısı Mehmet Gürsoy sayesinde eserleri hazırlayan ekibe dahil olduklarını belirten Yavuz, "Hocam minyatür panoları bizim yapmamızı teklif etti, biz de memnuniyetle kabul ettik. Böyle güzel bir projede yer almak tabii ki bizim için de bir şereftir. On aylık zorlu ve yorucu bir süreçti ama sonucu güzel oldu." dedi.

Camideki 5 minyatür panonun uygulamasını yaptıklarını anlatan Yavuz, "Hanımlar mahfilindeki İstanbul ve Hilal pano, erkekler katındaki Medine ve Mekke panonun monokromu ve Mekke panonun renkli olanı bize ait." şeklinde konuştu.

Sanatçı, çinilerin uygulanmasında sır altı tekniğini kullandıklarını, desenler çıkarıldıktan sonra iğneleme tekniğiyle delindiğini, desenlerin kömürle objeye aktarılarak tahrirlendiğini, daha sonra da boyama işlemine geçildiğini anlattı.

Tasarımdaki renkleri birebir tutturmak için renk eskizlerinin yapıldığını aktaran Yavuz, "Daha sonra da fırınlama işlemi oldu. Üç günlük bir fırınlama süreci var. Önce objeler sırlanıyor, bir gün dinleniyor sırların kuruması için. Daha sonra fırına yükleniyor, 8 saat pişiyor. Daha sonra bir soğuma süreci var. Ondan sonra da eserlerimizi elimize alıyoruz." ifadesini kullandı.

Yavuz, manevi olarak yaptıkları işin tarifi mümkün olmayan bir mutluluk verdiğini vurgulayarak, "Caminin açılışında hocamız dua ederken, 'Buraya emeği geçen herkesin cümle geçmişine rahmet olsun.' dedi. O anda ortağımla göz göze geldik ve gözlerimiz yaşardı. Müthiş bir mutluluk manevi anlamda, çok büyük bir onur. Şükürler olsun Rabbimize." değerlendirmesini yaptı.

"Her fırın çıkışında gözlerimiz doluyordu"

Çini sanatçısı Rasime Akar ise eserlerin yapımında çok büyük emek harcandığını belirterek, "Bir kere ciddi bir projede çalışıyoruz, bir ibadet mekanının çinilerini yapıyoruz. Daha disiplinli ve organize çalışmayı gerektiren bir süreçti." dedi.

Atölyelerini açar açmaz böylesine büyük bir projede yer almaktan memnuniyet duyduklarını aktaran Akar, "Her fırın çıkışında, şöyle birbirimize bakıyoruz ve gözlerimiz doluyor. Yani bir doğuma şahit oluyoruz. O fırın çıkışlarında, ürünleri elimize aldığımız zaman bütün çektiklerimiz unutuluyor, uçuyor gidiyor. İnanılmaz derecede keyifli bir süreç gibi geliyor." ifadesini kullandı.

Barbaros Hayreddin Paşa Camisi'nde ilklerin uygulandığını belirten Akar, "Bu ilklerden biri mihraptı, çini mozaik tekniği kullanıldı. Bir başka ilk de monokrom çalışmalar denenmesiydi. Biz de bu monokrom çalışmalardan birkaç tanesini yaptık. Tek renkten birçok tona ulaşıp panoları vücuda getirdik." dedi.

Beykozlunun yeni gözdesi: Yalı Kütüphanesi Beykozlunun yeni gözdesi: Yalı Kütüphanesi

Akar, projede yer alarak bir hayalini gerçekleştirdiğini vurgulayarak, "Bir dikili taştı benim hayalim, yani bir eser bırakmaktı. Çocuklarıma bir miras bırakmak, anneme babama bir gurur yaşatmaktı. Ben bu anlamda burada bir hayalimi gerçekleştirdim vesile olan herkese minnettarım, teşekkür ederim." değerlendirmesini yaptı.

Mimarisiyle de dikkat çeken camide ilkler uygulandı

Klasik Osmanlı mimari özelliklerine sahip olan Barbaros Hayreddin Paşa Camisi, 18 bin 500 metrekarelik arsada, 7 bin metrekarelik alan üzerinde inşa edildi.

Hem sanatsal hem de mimari özellikleriyle ilklerin uygulandığı ve bölgedeki en büyük camilerden biri olarak önemli bir ihtiyaca cevap veren yapının inşasında modern inşaat teknikleri uygulandı.

Ana kubbesinin çapı 24, yüksekliği 44 metre olan caminin 4 minaresinden ikisi 79, ikisi de 92 metre uzunluğunda inşa edilirken, ana kubbe yazısını çevreleyen desenler gemi dümeni şeklinde yapıldı.

Ferhat Kurlu ve Mustafa Çelebi gibi usta sanatçıların hüsnühat yazıları, tezhip ve süslemelerinin yer aldığı caminin akustiğinde ise Mimar Sinan'ın buluşu kullanıldı.

Barbaros Hayreddin Paşa Camisi'nin "deniz" temalı mavi renkli halıları özel olarak Manisa'da yaptırılırken, 13 metre yüksekliğindeki mihrabın yüzeyine Bakara Suresi 149. ayet-i kerimesi yazıldı.

Allah'ın isimleri olan Esmaül Hüsna'ya atıfta bulunmak için "dalga" formundaki ana avizeye 99 fanus takılırken, bu sayede caminin kubbelerindeki süslemelerin daha görülür hale getirilmesi sağlandı.