Gelenekler bir milletin en önemli değeridir. Gelenekler geçmişle geleceğin en önemli bağlarından biridir. Son yıllarda gelişen teknoloji ve sosyal medyanın etkisiyle bunların büyük bir bölümü göz ardı edilmiştir. Sanki gelenekleri devam ettirmek tutuculuk veya gericilik gibi addedilir durum sokulmuştur.

Oysa onları yaşatmak gelecek nesillere devretmek sosyal hayatımızı renklendirir ve halkında hoşuna gider. İşte onlardan birisi de “savaş için değil, saygı için patlayan top” yani İftar Topu’dur.

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu Cehennem azabından kurtuluş, olan Ramazan-ı Şerifi ayı Osmanlı İmparatorluğu'nda büyük bir hürmetle karşılanırdı. Bakara suresi 185. ayet-i kerime ve Peygamberimizin Ramazan-ı Şerif hakkındaki hadisleri bu hürmetin temel sebepleridir. Şu an dünyanın pek çok yerinde devam edegelen Ramazan adetleri, Osmanlı zamanında zamanla geleneğe dönüşen1800'lerden beri bir gelenek olarak günümüze kadar gelen iftar topu geleneği nasıl başladı?

Her ne kadar günümüzde Ramazan ayında iftar topunun sesini artık çok duymasak da ezanın okunmasıyla beraber iftar topu atmak, hemen hemen her şehrimizde devam eden eski bir gelenektir. Savaşlarda kale duvarlarını yıkmak veya düşmana zarar vermek için kullanılan bir aletin sesinden faydalanarak, Ramazan ayında insanlara iftar vaktini haber vermek, için kullanılması, şaşırtıcı ve ilginç bir yöntem olarak karşımıza çıkar.

İftar topu geleneği ilk olarak 1835 yılında Mevlit Kandil’inde, Sultan II. Mahmut'un halka bu mübarek günü haber vermek için kullanılması ile başlar. Sultan II. Mahmut, kandil akşamından ertesi gün ikindi ezanına kadar her vakitte beş pare top attırır. Top atışlarıyla kandilin müjdelenmesi halkın öylesine hoşuna gider ki Ramazan'da da iftar vakitlerinde bu faaliyetin devam etmesini isterler ve zamanla iftar topu, Osmanlı'da bir gelenek haline gelir. II. Mahmut zamanında başlayan iftar topu geleneği, Anadolu Hisarı'ndan yapılan top atışıyla başlar.

İlk topun Anadolu Hisarı'ndan atılmasından sonra Rumeli Hisarı'nda da iftar topu atışları başlar. Zamanla yayılan iftar topu geleneği ile Yedikule surlarında da Ramazana saygının nişanesi olarak iftar topu atılmaya başlanır. Osmanlı topları, yıkılamayan surları yıkan, yenilmez denilen kaleleri yerle bir eden ileri teknolojiye sahiptir. Çok çeşitli sınıfları olan topların iftar topu olarak kullanılan cinsi, genellikle hafif toplar olur.

Kullanıldığı şehirden şehre, ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de iftar topları genellikle dağ topu, balyemez topu, cebel topları, sahra topları ve kamış toplarından müteşekkildir. II. Mahmut'un kandilde top attırmasıyla başlayan aslında bir müjde habercisi haline gelen top atışı geleneği, sadece Ramazan ayında iftarı haber vermeye yarayan bir gelenek olarak kalmaz, bir merasim unsuruna da dönüşür. Öyle ki şehzadelerin doğumu da 5 gün süren top atışları ile halka müjdelenir.

İftar topu bir gelenek haline gelerek Osmanlı'nın neredeyse her yerine yayılır. Ne yazık ki bir savaş aleti olan top silahını kullanmaya ehil olmayan kimselerin iftar vaktinde top atışını yapmaya çalışmasıyla bazı elim hadiseler de meydana gelir. Osmanlı Devleti, bu hadiselerde yaralanan kazazedelere ve vefat eden kimselere veya ailelerine ömür boyu maaş bağlar.

Hazin neticelerden dolayı ve tehlikelerin önüne geçmek amacıyla devlet top atışına dair belli birtakım kurallar ve kaideler getirir. Yapılan güvenlik düzenlemesine göre:

Muhtelif kazalardan sakınmak için top ilmini bilmeyen kimselerin top atmaması; tam top donanımına sahip olmayan kalelerde top atılması; mahzurlu ve tehlikeli olduğu, yeterli donanım ve yetkili kimsenin olmadığı yerlerde top atışı yerine, tüfek atılması veya havai fişek kullanılması kuraları getirilir.

Osmanlı ile bir geleneğe dönüşen iftar topu atmak zamanla pek çok İslam şehrine yayılır. Günümüzde hala Kudüs'te, Ürdün, Malezya ve Senegal'de de devam eden bu gelenek, güçlü bir şekilde yaşamaya devam eder. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde ise 1933'te kutlamalarda 101 pare top atışı yapılır.

Günümüzde tüm heyecanı ile devam eden iftar topu geleneği, ''Ateşleyici Yeterlilik Belgesi’ne” sahip kimseler tarafından şehirlerin kalelerinden atılmak suretiyle devam eder. Ülkemizde birkaç şehri ile birlikte, özellikle Kars'ta tüm halk tarafından benimsenen bu gelenek, çok güçlü bir şekilde sürer. “Savaş için değil saygı için patlayan top” yani “İftar Topu” geleneğimizin devamı dileğimizi, Sezai Karakoç’la sonlandıralım;

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;

Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün.

Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,

Bir nurlu neşe kapladı kerpiçten evleri.

Yârab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!