İnsan olarak yaratılmışız, hangi coğrafya ve kimlerle birlikte hayat devam ederse etsin, hangi koşullara ve kurallara tabii olursak olalım, mücadele etmek, daha iyisi, daha doğru ve adaletli olanı, daha etik bir yaşama şekli her birimizin de, hepimizin de vazgeçilmezi olmalıdır ki mücadele etmek için enerjimiz daim olsun.

Olmuştur, olur, olacaklar arasında da vardır elbette, saçma salak, akıl dışı, denge dışı yaşayacaklarımız. Pes etmek de yaşamdan kaçmakta, pasif bir hayat sürmekte insan olmamıza aykırı, tezat bir durumdur. Mücadele etmek ise insanoğlunun vazgeçilmezi olmalı, olmalı ki yaşadığımız her günden keyif alalım, yaşayacağımız günlere dair keyifli, mutlu hayaller kurup, göremesek dahi beklenti çıtamızı yükseltip enerjimizin de yükselmesine sebep olalım. Enerjimiz yükseldiği zaman sadece kendi enerjimiz yükselmekle kalmaz, dalga dalga çevremize, birlikte hayatı paylaştığımız insanlara da hatta canlılara da enerji verir, pozitif yansımaları, aktarımları olur. Evet, yazdıklarımı olumlama diye kabul edilip “hadi sende” diye de düşünebilirsiniz! Düşünmeniz de bir beis yok, olası olumsuzlukları öngörme kapısı aralayıp, tedbir almanızı ve öngörü sahibi olmanızı sağlıyor ise harika olan, muazzam olan da budur.

Mental olarak insanın mücadele etmesi, bu düşüncelerle ve en uygun en akılcı en yapıcı şekliyle düşündüklerini hayata geçirmesi, yaşama dair katkılarını, yansımalarını öngörüp, analitik düşünmekten vazgeçmeden hayata sarılması, ideal bir yaşama hali değil mi? Hayat ve yaşadıklarımız için aklımızın dahi tam anlayamadığı, bilim dünyasının sunduklarıyla anlamaya çalıştığı bir muazzam denge ve döngü var. Var olan bu döngüyü tam anlamak, çözmek, ayrıştırıp her katmanı için tarifler ve açıklamalar oluşturmak, tam bir nihayete yaklaştığını hissederken süreçte ki değişiklikler ve farklılaşmaları görmek, insan olarak yetersiziz, çok eksik, çok kısa, yeteneksiz ve bilgisiziz. İnsanın bu aciz haline rağmen her an, her yıl, her asır yenilenmeler ve gelişmeler yaşanıyor, bu ancak ve ancak her insanın ayrı ayrı düşünme ve mücadele vermesi ve elde edip birleştirmekle hayatlarımıza yeni yöntemler, yeni metalar, araç, gereç, cihazların girmesiyle mümkün olabiliyor.

Temelinde insanlar için en ideal yaşamsal kurallar belirgin hale getirilmiş, küçük rötuşlarla ve süreçle alakalı, coğrafyayla alakalı değişiklikler de yapılabilir, yapılmalı. En ideal ve en muazzam yaşama halini yine insanın hayal gücü ve mücadele etmesiyle var edip hayatlarımız için en iyisini oluşturacağız. Aslanla ceylanın koşuşturması gibi yaşamsal bir döngüdür bu her insan için, vazgeçilemez, ertelenemez.

Beklenenlerle yaşananların tam örtüşmemesi, aralarında ki açının süreç içerisinde bazen daralıp bazen de açılması, yaşamak böyledir. Hayal kırıklığına da enerji düşümüne de gerek yok, mücadele vazgeçilmezimiz, insan olma kimliğimize perçinlenmiştir. Mücadele etmeyen, yenilenmeyen, yenilenirken gelişme gösteremeyen insan, insan olma halinden de uzaklaşır. Mücadele mental olarak da beden gücüyle de yaşamımızın en temel faaliyeti ve en öncelikli olanıdır.

Elde etmek, bir şeyi kazanmak, bir şeyi sahiplenmek, yaşamsal akışımız içerisinde ki döngü ve akış bu şekilde seyreder. İdeal olan, etik olan, etik kuralların dışına taşmadan, adaletli olmaktır. En temeli etik ve adaleti öncelikli alıp, simetriyi, zarafeti ve mücadele etmeyi bir an olsun bırakmadan yaşayabilmektir. Emek vermek mücadele etmekle devam eden hayatlarımızın değerli ve seviyeli daimiliği için kafamızda oluşturduğumuz doğru ve yanlışlar listesinin tüm maddeleri doğru olmalıdır. İnsan iki türlü mücadele eder hayatın içerisinde, hayatın sunduklarıyla ve kendisiyle. İnsanın kendisi ile daha iyi, daha doğru, daha ideale dair mücadelesi biterse hayatın sunduklarına dair mücadelesi de anlamsızlık kazanır. İnsanın kendisini yenilemesi ve geliştirmesi, kendi muhakemesinde daim sürecek sanık ve yargıç olması hali hayatlarımızın vazgeçilmezidir. Kendi içimizde ki bu muhakeme hali dolayısı ile her insanın kendi muhakemelerinden çıkan kararların, tüm yaşamlarımızın temel kaideler zinciri olması, insanlar silsilesinin ortak tercihidir. Farklı ülke insanları farklı inanç hallerine ve yönetim şekillerine tabii bir yaşam sürüyor olsalar da her insanın birey olarak mücadele etmesi ve daha iyi ve daha doğru, adil, insani bir arayışın içinde olması kaçınılmaz bir kazanımımızdır. İnsanı diğer tüm canlılardan ayıran özelliği akıl diyebiliriz elbette, tartışmasız doğrudur. İnsanın sahip olduğu akıl, bilinç, mantık yanına mücadele yetisini var edip katmazsa, yaşamak, yaşamaktan tat almak, yaşanacak günlere dair mutlu hayaller kurabilmek mümkün mü?

Mir Murat Demir