"Bizi #SinanOgan ı desteklediğimiz için duygusallıkla eleştirenler, türlü hesaplar yaparak olmaz diyenler aslında bu yazıyı dikkatle okumalı ve Türk Milleti adına oluşturmak istediğimiz mukavemeti görmeli ve desteklemelidir... Çünkü akıl olacağı görür, propagandalara kapılmaz ve hayal görmez... Her iki ittifakı destekleyerek kolaycılığa kapılanları bu yazı vasıtasıyla bir kez daha uyarıyor ve Türk Milletini birleşmeye davet ediyorum..."

Türkiye, uzun süreden beri, ABD merkezli politikalar uyguluyor. Bu çerçevede ABD projesi olan ama yakın zamana kadar PKK/HDP talebi olarak ortaya konulan "federasyon" yani etnik bölünme dayatması bir süredir Hüda Par tarafından da savunuluyor. Cumhurbaşkanlığı için iddialı olan iki taraf da ABD'nin federasyon dayatmasını dillendiren iki yapının desteği üzerinde sörf yapıyor...

ABD, Türkiye'nin bağımsız bir Cumhuriyet olarak kurulmasını hiçbir zaman hazmedememiştir. Öyle ki konu, İstiklâl Savaşı'ndan sonra Adnan Menderes'in, 1960'dan sonra da İsmet İnönü'nün önüne getirilmiştir. Meseleyi İsmet Paşa'ya ABD adına taşıyan DPT uzmanı Turgut Özal'dır. İsmet Paşa, Güneydoğu için ABD'deki Tennese eyaletinde uygulanan özel bir kalkınma modelini öneren Turgut Özal'a, "Tuğ da verelim mi?" demiştir...

ABD, 1965'te yeni Başbakan seçilen Süleyman Demirel'e Türkiye'nin bir Türk-Kürt federasyonuna dönüşüp dönüşemeyeceğini resmen sormuştur. Demirel, konuyu Genelkurmay'ın gündemine getirmiş ve sert tepkiyle karşılaşmıştır. Daha sonra aynı konu Kenan Evren'in ve Turgut Özal'ın önüne de konulmuştur. Özal'ın "federasyonu tartışalım" sözünün arkasında bu Amerikan planı vardır. Dönemin Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Türkiye'nin Amerikan planları ile Kerkük ve Musul'a girmesini kabul etmemiş, baskı üzerine istifa etmiştir.

2000'li yıllarda Türkiye'nin önündeki plan aynı plandı! Büyük Osmanlı haritası çizilerek Türkiye'ye yine Kerkük-Musul hedefi gösterilmiştir.. Fakat küçük bir şartla! Türkiye'nin üniter yapısının bozulması gerekiyordu ki, Kuzey Irak'taki Kürt devleti Türkiye'ye katılsın! Zaman içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile birleşerek, eski Amerikan Büyükelçisi Pearson'ın söylediği gibi Erzurum'dan Bağdat'a kadar uzanan bölge tek bir ekonomik bölge haline gelsin! Ardından Barzani'nin İnternet sitesinde yazıldığı gibi, bu bölge tek bir siyasi bölge haline gelsin, Türkiye Kerkük-Musul'u kazanacağım derken Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu kaybetsin.

İşte tarihî fırsat dedikleri Amerikan planı buydu.

AKP iktidarının uyguladığı Ergenekon süreci ve paralel olarak "Çözüm Süreci" de ABD'nin federasyon dayatmasının önündeki engelleri kaldırmayı hedefliyordu.

Başaramadılar.

*

Şimdi Türkiye bu cendereden nasıl kurtulur? İktidar ve muhalefet, genel olarak küresel projelere uyumlu kadrolardan oluşturuldu. Milletin bütün direnç mekanizmaları birer birer yok ediliyor. Kahramanmaraş merkezli büyük depremlerden sonra Antakya büyük ölçüde boşaltıldı! İstanbul'un boşaltılması için de abartılmış deprem korkusu kullanılıyor. Temelinden yanlış olan pandemi ile insanlar tecrit ediliyordu. Şimdi şap salgını bahanesiyle hayvanlar da tecrit edildi. Oysa herkes bilmeli ki yeteri kadar protein almayanların zekâsı da gelişmez. Et fiyatlarındaki aşırı yükseliş, projeli olarak uygulansa ancak bu sonucu verirdi...

*

Türkiye'nin, 20'nci yüzyılın başında paylaşım antlaşmalarından kurtuluşu, öncelikle Çanakkale Savaşı'ndaki direnç sayesinde mümkün olabilmiştir. Çanakkale Savaşı, Rusya'da Çarlığın çöküşüne sebep olmuş, devrimi kolaylaştırmış, yeni yönetimin lideri Lenin, Türk topraklarının büyük güçler arasında paylaşılmasıyla ilgili anlaşmaları açıklamış, ordusunu Türkiye'den çekmiş ve İstiklal Savaşı'na destek vermiştir.

Bugün ABD ile Çin ve Rusya arasında Ukrayna üzerinden gelişen savaş, her an büyük bir dünya savaşına dönüşebilir. Dünya Savaşı çıkmasa bile yeni bir denge kurulabilir. Türkiye de İnönü'nün dediği gibi kurulacak yeni dünyada yerini alır... Bunun için Türk Milleti'nin Çanakkale'deki direnç ruhuna sahip olması şarttır.

*

Arslan Bulut

Yeniçağ Gazetesi

22 Mart 2022