"Yapay zekanın nasıl kullanıldığına veya nasıl tasarlandığına ilişkin açıklamalar, Gazze'de gördüğümüz gelişigüzel bombalamayı meşrulaştırmak için kullanılan bir inkar sistemi olduğunu gösteriyor"
Tech For Palestine kurucusu Paul Biggar, İsrail'in yapay zekaya dayalı hedef tespit sistemlerini Gazze'deki sivil katliamını perdelemek için kullandığını ve bu teknolojilerin gelecekte dünyaya yayılma tehlikesinin olduğunu belirtti.
Teknoloji alanında farklı iş kollarından 5 binden fazla kişininin dahil olduğu koalisyonunun kurucusu Biggar, İsrail'in Gazzeliler üzerinde kullandığı yapay zekaya dayalı hedef tespit teknolojisi "Lavender"i ve İsrailli sermayedarların bu teknolojiyi dünyaya pazarlama ihtimalini değerlendirdi.
Biggar, İsrail'in "Lavender" hedef tespit teknolojisini Batılı destekçilerine Gazze'ye yönelik saldırılarını belli kurallar ve sınırlar çerçevesinde yürüttüğünü göstermek için kullandığını kaydederek, "+972 dergisinin konuyla ilgili ilk raporu, hedefleme oluşturmak için yapay zekanın kullanıldığı bir sistemin tasarımını tartışıyordu. Birim 8200'den altı kişiyle doğrulama yaptılar. Konuşanlar, yapay zekanın, militan olduğu iddia edilen hedef listeleri oluşturmak için kullanıldığını söyledi. Ancak, onların yapay zekanın nasıl kullanıldığına veya nasıl tasarlandığına ilişkin açıklamaları, Gazze'de gördüğümüz gelişigüzel bombalamayı meşrulaştırmak için kullanılan bir inkar sistemi olduğunu gösteriyor." dedi.
İsrail'in Refah'ta veya son dönemde yürüttüğü diğer saldırılarda bu sistemin kullanılıp kullanılmadığı konusunda bir bilgi bulunmadığından bahseden Biggar, İsrail'in uluslararası hukuk noktasında artık "numara bile yapmaya" ihtiyaç duymadan saldırılarını yürüttüğünü ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) gibi kuruluşların kararlarını görmezden geldiğini söyledi.
Meta'nın verilerinden sağlanan bilgiler üzerinde ciddi bir koruma yok
Biggar, Lavender ve hedef tespiti için kullanılan diğer yapay zeka sistemlerinin WhatsApp ve Meta'ya bağlı diğer uygulama verilerinin kullanımı noktasında bir belirsizlik olduğuna işaret ederek, "Yani bu konuda bilgimiz yok ama kullanıldığına dair iddialarım var. Meta iddialara itiraz etti ve 'Bu konuda hiçbir şey bilmiyoruz.' dedi. Bence artık Meta için soru 'Bu bilgiyi siz sağlıyor musunuz?' değil, 'Bu bilgi kullanılıyor mu? Whatsapp kullanıcıları güvende mi? WhatsApp'ı güvenli hale getirmek için hangi değişikliklerin yapılması gerektiğini araştırıp belirleyebilir misiniz?' sorularıdır." diye konuştu.
"Yazılımın kullanıcılarının ölümüne neden olduğu" iddiasının bir sosyal medya şirketi için mümkün olan en güçlü iddia olduğunun altını çizen Biggar, Meta'nın kullanıcılarına "WhatsApp sizi öldürtmeyecek" demek için sürece dahil olan herkesi, her sistemi, her insanı, her süreci, her güvenlik açığını önceden tam olarak denetlemiş olmalarının gerektiğini vurguladı.
Biggar, Meta'nın dünyanın bir numaralı gözetleme teknolojisi niteliği taşıdığını ve bu bilgilerin reklam verenler, kolluk kuvvetleri ve araştırmacılar tarafından kullanıldığının uzun süredir bilindiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
"Özellikle Avrupa Birliği'nde (AB), WhatsApp'ı Instagram'dan ve Meta’nın geri kalanından ayırma konusunda tartışmalar oldu. Bu ileriye doğru harika bir adım olurdu. Güç çok fazla yoğunlaştığı için dezenformasyon da çok fazla yoğunlaşıyor. Meta'nın uygulamaya koyduğu çok sınırlı güvenlik önlemleri dışında, bu bilgiler üzerinde gerçekte hiçbir koruma yok. Politikacıların ve kampanyacılarının şunu söylemeleri gerekiyor: 'Bazı şirketlerin topladığı ve tamamen düzenlenmemiş sistemler aracılığıyla dağıttığı, sonunda soykırım yapan insanlara ulaşan bazı bilgiler aracılığıyla insanların öldürüldüğü bir durumu yaşayamayız.'"